Sıradışı bir sapıklık: 6 yaşındaki kız çocuğun evlendirilmesi

İslami bir çevrenin içine doğdum. Hayatım İslami cemaatlerin içinde geçti.

Haberin Devamı

İsmailağa’dan İskenderpaşa’ya hepsini gördüm, tanıdım. İyice marjinal kalanlar hariç tarikatları biliyorum. Nurcuların bütün kollarını tanıyorum. Radikallere bile aşinayım.

*

Fakat ben bu çevrelerin hiçbirinde...

6 yaşındaki bir kız çocuğun yetişkin bir adamla evlendirildiğine hiç mi hiç tanık olmadım. Böyle bir sapıklığın izine tozuna bile rastlamadım. Bu tür bir sapıklığın söylentisini bile duymadım.

*

İsmailağa’ya yakın vakfın başkanı olan bir adamın 6 yaşındaki kız çocuğunu 29 yaşındaki bir adamla evlendirdiğini öğrendiğim andan itibaren...

Sürekli, “Böyle bir olay nasıl olabilmiş? Bu nasıl vakıf? Bu adam nasıl İslami çevrelerin içinde barınabilmiş?” diye hayretler içindeyim.

*

Ben 18 yaşın altındaki evliliklere “Olmaz böyle şey” derken... Bu tür evlilikleri çocuk evliliği diye reddederken... 6 yaşındaki bir bebeği evlendirmişler.

Haberin Devamı

Olacak şey değil. Kanım dondu resmen.

*

Savcılığın hazırladığı iddianameyi gördüm.

Ses kayıtlarını okudum. İddiaları inceledim.

İnsanlığımdan utandım.

Tam bir pedofili vakası bu.

Korkunç bir olay.

“Yansın bu dünya” dedirtecek kadar korkunç.

*

Bu konuya devletin el atması lazım. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, derhal bu olayla ilgili tutum almalı. Duyduğuma göre Bakanlık avukatı, müşteki sıfatıyla duruşmalara katılacakmış.

*

Bu olayın dine, diyanete vereceği zararın önüne geçilmesinin yolu şuralardan geçiyor:

*

İslami vakıflar ve dernekler, bu olay karşısında sesini yükseltmelidir.

Diyanet, bu sapıklıkla hesaplaşmalıdır.

Din adamları, bu konuda net bir tavır koymalıdır.

Altı yaşındaki bir kız çocuğun evlendirilmeye kalkışılmasının dinle alakası olmadığı vurgulanmalı, bu sapıklıkla yüce İslam’ın bağdaşmayacağının altı çizilmeli.

*

Kendilerine “Müslümanım” diyenlerin, bu korkunç iddiaları mideleri bulanmadan okumaları, dinlemeleri mümkün değildir.

Tutumlar da buna uygun olmalı.

YUNAN BAKAN’A AKAR’DAN CEVAP: DİYALOGSUZ OLMAZ

DÜN bizim Yorgo Kırbaki, Atina’dan şöyle bir haber geçti:

*

“Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panayiotopoulos, Milli Savunma Bakanı Akar’ın ‘Eşinle Ankara’ya gel ya da ben Yunanistan’a geleyim. Oturup konuşalım ve daha iyi bir ortam yaratalım’ dediğini belirtti. Panayiotopoulos, ‘Ben kendisine böylesi tehditlerin savrulduğu bir ortamda bu ziyaretlerin çok faydalı olacağını zannetmediğimi söyledim’ dedi.”

*

Haberin Devamı

Haber buydu.

Sıradışı bir sapıklık: 6 yaşındaki kız çocuğun evlendirilmesi

Yunan Bakan, ilk kez Bakan Akar’ın “eşli ziyaret daveti”ni doğruluyor, bu teklife sıcak yaklaşmadığını da açıkça söylüyordu.

*

Bakan Hulusi Akar’a bu açıklamayı sordum.

Akar’ın yaptığı açıklama şöyle oldu:

*

- DİYALOG DA DİYALOG: Biz sorunların hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesinden yanayız. Diyalog, tek başına sorunları çözmek demek değildir. Fakat sorunları diyalogsuz çözmek de mümkün değildir. İstişari görüşmeler, güven arttırıcı önlemler ve NATO’daki ayrıştırma usulleri kapsamındaki görüşmeleri önemsiyoruz ve devam etmesi için elimizden geleni yapıyoruz.

*

- GELMEDİLER: Güven artırıcı önlemler toplantılarının ikisi Atina’da, biri Ankara’da yapıldı. Ankara’da yapılması gereken dördüncü toplantı için Yunan heyetini iki yıldır Ankara’ya bekliyoruz. Ama gelmediler.

*

Haberin Devamı

- DAVETİN ÖNEMİ: Ben Yunan mevkidaşımı her görüşmemizde Türkiye’ye davet ediyorum. Çünkü Bakanlar arasındaki iyi ilişkiler, sorunların çözümüne yönelik atmosferin oluşmasına katkı sağlar. Ancak muhatabım her seferinde çeşitli gerekçelerle daveti / ziyareti erteliyor. Durum bu. Yunan mevkidaşıma son yapılan NATO toplantısında da sorunların ayaküstü görüşülerek çözülemeyeceğini ifade ettim. Daveti yineledim.

*

- RÜYADALAR: Türkiye hiçbir ülke için tehdit değildir. Tehditlere pabuç bırakacak bir ülke de değildir. Yunanistan’ın bazı siyasileri ve bazı askeri şahısları adeta uyku halindeler, rüyadalar. Artık uyanmalılar. Gerçekleri görüp ona göre davranmalılar.

*

Haberin Devamı

- AKILDIŞILIĞA RAĞMEN: Bütün akıldışı, hukuk dışı açıklamalarına rağmen yaptığımız tüm çağrılarda sorunların diyalogla çözülebileceğinin altını çizdik. Bizim 20 sorunumuz mu var? Hiç olmazsa bunun 3’ünün, 5’inin heyetler arası görüşmelerde giderilebileceğini, giderilemese bile kontrol altında tutulabileceğini, bölgeye ve NATO’daki ittifaka zarar vermeyecek bir şekilde yönetilebileceğini vurguladık.

*

- TEHDİT DEĞİL: Hakkımızı çiğnetmeyiz demek, tehdit değildir. Diyalog demek, zafiyet değildir. Başkalarının tahriklerine kapılmayın. Ayaklarınız yere bassın.

KARS KAZI DEĞİL MUŞ KAZI

İSTANBUL’da ikamet ediyorum. Bavula iki mont, bir kot atarak anında toparlanıp yola çıkabilen tiplerden değilim. Seyahat zorlu bir iş benim için yani. Ayrıca işim de başımdan aşkın oluyor genelde. Bu nedenle Anadolu’yu pek dolaşamıyorum. Ama İstanbul’a gelip de benimle görüşmek isteyen belediye başkanlarımızla bir araya gelmekten mutluluk duyuyorum.

Sıradışı bir sapıklık: 6 yaşındaki kız çocuğun evlendirilmesi

*

Haberin Devamı

Muş Belediye Başkanı Feyat Asya ile de bu kapsamda buluştuk. Azıcık muhabbetten sonra anladığım şu: Muş, biraz da Güneydoğu’nun Yozgat’ı gibi. Geri planda kalmış, hakkı yenmiş, kendini tanıtamamış.

*

Başkan Asya’nın şu cümleleri, bu açıdan dikkat çekici: “İddia ediyorum: Gastronomi alanında Türkiye’nin en iyi yemekleri Muş’ta yapılır. Karslılar alınmasın ama Türkiye’nin kazı bizden gidiyor. Buradan kazı alıyorlar, Kars’a götürüyorlar. Sonra da oluyor ‘Kars kazı’.”

Muş’un şahane peynirleri var. Bir süredir Muş peynirlerine dadandım, oradan biliyorum. Fakat “Muş peyniri” diye bir olgu yok.

*

Altı ay karlar altındaymış Muş. Karla mücadele, belediye bütçesinden bayağı bir pay ayırmayı gerektiriyormuş. İflah olmaz bir kar sever olarak Başkan Asya’ya “Çok şanslısınız” dedim. Ne demek istediğimi tam olarak anladığını sanmıyorum.

*

Bir belediye başkanını en fazla zorlayacak şey altyapı çalışmalarıdır. Riski göze almış Başkan. Ve Muş’un altyapı sorunlarını çözmüş. “Şimdi sırada sosyal belediyecilik var” diyor.

ANNELERLE SPORU KONUŞMA PROJESİ

GENÇLİK ve Spor Bakanlığı, yepyeni ve süper özgün bir girişim başlatmış. Girişimin başlığı şu:

*

“Annelerle Sporu Konuşuyoruz.”

*

Bu girişimin şöyle bir kalkış noktası var:

Sıradışı bir sapıklık: 6 yaşındaki kız çocuğun evlendirilmesi

- Her başarılı sporcunun üstünde mutlaka bir anne eli var.

- Olimpik başarı isteyen Türkiye, bunu olimpik bilince sahip annelerle yapabilir.

- Sporu, sporun ruhunu bilen bir anne, başarılı bir sporcu yetiştirebilir.

*

İşte buradan hareket eden Bakanlık, hem annelerde bir farkındalık oluşturmak hem de anneleri Bakanlığın sunduğu fırsatlardan haberdar etmek için şehir ziyaretlerinde annelerle buluşuyor.

*

Annelere ne anlatılıyor bu buluşmalarda?

Sporu bir yaşam kültürü haline getirecek imkânlar anlatılıyor, çocukların erken yaşta sporla tanışmasının öneminden söz edip bu yolda rehberlik ediliyor, çocukların yeteneklerinin bilimsel yöntemlerle saptanmasının önemi vurgulanıyor ve “yetenek taraması” adı verilen projeden söz ediliyor.

*

Bir hayli de yol alınmış bu alanda. Yetkililere sordum, “Annelerin ilgisi nasıl?” diye. “İnanılmaz. Çok yüksek bir bilinçle karşılaşıyoruz. Anneler olaya kendilerini adamış durumdalar” cevabını verdiler.

Yazarın Tüm Yazıları