Dış politikada büyük dönemeç: İran!

DÜN yazdım. ABD Dışişleri Komisyonu’nun aldığı “Ermeni soykırımı” ile ilgili tavsiye kararı ardından yaşananlar dış politikamızın cafcaflı sözler dışında hiçbir değişime uğramadığını gözler önüne açıkça serdi.

Haberin Devamı

Batı’dan, Ermeni meselesinde veya herhangi bir şekilde salvo yediğimizde önce nasıl esip-gürlediğimizi, ardından da Bayan Clinton uyarınca, nasıl sesimizi kısıp “aklı selimin gerektirdiğini” yaptığımızı bir kez daha gözler önüne serdik.

Dış politikada değişen bir şey yok. Eski tas eski hamam!

Batı önce esip-gürleyeceğimizi, ardından da kuyruğumuzu kısıp yerli yerimize oturacağımızı yılların tecrübesi ile zaten biliyordu.

Ancak bu sefer bir kazancımız oldu. i) Komşularla sıfır sorun hedefinin, ii) oynak eksenli dış politika söyleminin, iii) ABD’den bağımsız tavır alma lafzının nasıl koca bir akademik tahayyül olduğu gözümüzün içine batırılarak hepimize öğretildi.

Ama esas rüyadan uyanma salvosu henüz yolda!

* * *

İran’a nükleer inadı nedeniyle uygulanacak yaptırımlar eli kulağında!

Yaptırımlara BM Güvenlik Konseyi’nde Çin’in de “hayır” demeyeceği açıkça ortaya çıktı. Biz ya, Rusya -onun da son ana dek ne yapacağı belli olmaz- ile birlikte birkaç “aykırı” ülke yanında “çekimser” kalacağız, ya da imama uyup, divana duracağız.

Ben bugünkü yazımda herhangi bir tahminde bulunmadan bir senaryo yazacağım.

* * *

TC Başbakanı tarafından defalarca ilan edildiği üzere, bizim resmi görüşümüze göre; İran’ın nükler araştırma girişimleri kendi ihtiyaçlarına yönelik ve barış niyetli. Kaldı ki, bölgede nükleer çalışmalarından kaygı duyulması gereken bir ülke varsa o da İsrail!

Bu görüş, i) komşularla sıfır sorun hedefine, ii) Batı ile aynı fikirde olmak zorunda olmayan Türkiye’nin oynak merkezli dış politika söylemine, iii) seçilmiş bir güç olarak hükümetin ABD’den bağımsız tavır alma lafzına tamamen uygun.

Eğer İran’a herhangi bir yaptırım söz konusu olursa, Türkiye’nin söyleminde tutarlı olmak için, buna “hayır” demesi lazım.

İşte sorun burada!

Türkiye İran’a karşı başını ABD’nin çektiği bir yaptırım karşısında yedi düvele ilan ettiği “bağımsız” politikasını uygulayabilecek mi? 

* * *

Uygulamasına herhangi bir fiziki engel yok.

Herkes takar çantasını kendi koluna herkes gider kendi yoluna!

Hükümet çantasını koluna takıp, kendi yoluna gider mi?

Bilemem!

Ama “Eskilerin yolu eski ve denenmiş yoldur, yoldan ayrılan kuzuyu kurt kapar, bakmayın siz bizim dayılanmalarımıza” denirse, Türkiye Cumhuriyeti bundan böyle değil yedi düvele, Süleyman Demirel’in Fırat kıyısındaki sağır çobanına bile “Komşularla sıfır sorun hedefine dayanan, ABD ve diğer güçlerden bağımsız icra edilen, oynak eksenli dış politika uyguluyoruz” masalını yutturamaz.

* * *

Bakalım, muhafazakâr seçmen hükümeti İran’ın yanında durmaya ikna edebilecek mi?

Yoksa, “İran’a yaptırımlar meselesi”  bir milletin topluca “one minute” rüyasından uyanması için son durak mı olacak?

Yazarın Tüm Yazıları