Yaş 35 yolun üçte biri bile değil

Ünlü şair Cahit Sıtkı, ‘Yaş otuz beş yolun yarısı eder’ demişti yıllar önce. Oysa, günümüzde otuz beş yaş, en fazla yolun üçte biri anlamına geliyor.

‘Yaşlı biri olmak’ sınırını 65 yaş olarak kabul eden anlayış şimdi sadece nüfus idarelerinin istatistikleri ile sınırlı kaldı.

YETMİŞLİ yıllarını sağlıklı ve formda karşılayan pek çok dostunuzun ve büyüğünüzün yeni iş yatırımlarına yönelmesine, hayatında yeni ve radikal düzenlemeler yapıp evlenme planları yapmasına sakın şaırmayın. Pek çok ‘genç yaşlı’ yeniden öğrenim çabalarına giriyor, üniversitelere yazılıp doktora, master, MBA çalışmalarına yöneliyor. Bazıları ise yeni bir dil öğrenme, farklı ve yeni bir meslek edinme, birikimlerini kitap haline dönüştürme ya da dağları, okyanusları yeniden keşfetme heyecanı ile tıka basa dolu.

‘Yaş otuz beş yolun yarısı eder’ diye başlayan o ölümsüz şiiri bize bağışlayan Cahit Sıtkı Tarancı, sadece 46 yıl yaşadı. Dante yaşlılığın en genç ellili yaşlarda başladığını düşünüyordu. 18. yüzyıl başlarında, Norveç’i gezen bir İngiliz seyyah, İngiltere’deki dostuna yazdığı mektupta, ‘Bu ülkedeki kadınların çoğu neredeyse ellili yaşlara kadar yaşıyor!’ diyebiliyordu. Beethoven’ın, Mozart’ın Büyük İskender’in yaşamlarının ne kadar kısa sürdüğünü biliyor musunuz?

YAŞLANMANINHIZI

Şimdi durum çok farklı. Modern tıptaki yeni buluşlar, genetik bilimdeki dev adımlar, biyoteknolojideki şaşırtıcı gelişmeler ve toplumsal refah düzeyindeki artış önümüzde yepyeni ufuklar oluşturuyor. Yaşlılığın ve yaşlanmanın anlamı hızla değişiyor. Yaşlılık ile mücadele sadece bedensel bir olgu olmaktan çıkıp ruhsal ve bedensel sağlıklı bir örgütlenme haline dönüşüyor.

İki ünlü cümleyi mümkünse hiç unutmayın ve hep hatırlayın! Bunlardan birincisi Alexsis Carel’e, diğeri Ephraim Kishon’a ait:

‘Amacınız hayatınıza yeni yıllar katmak değil, yıllarınıza yeni, farklı ve daha güzel hayatlar ilave etmekse doğru yoldasınız.’

‘Geride bıraktığınız yıllara bakınca değil, sizi bekleyen yıllara bakınca kendinizi yaşlı hissediyorsanız siz artık yaşlısınız.’

Hangi yaşta olursanız olun fark etmez! Modern tıbbın önünüzde kalan süreyi yani ortalama yaşam beklentinizi artıracağından hiç kuşkunuz olmasın. Eğer bu uzatma dakikalarına hazırlıksız çıkıp nefes nefese kalmadan, yorulup tıkanmadan, kısacası sağlık ve mutluluk içinde tamamlayabilmeyi düşünüyorsanız yaşlılığa iyi hazırlanın. Sahaya daha formda, zinde ve uzun bir kondisyonla çıkın! Sağlığınızı güçlendirip korumayı, kendinize iyi bakmayı, kısacası hayatınızı kaliteli ve farklı kılmayı bir öncelik haline getirin.


BİR ÖNERİ


DAHA iyi, daha keyifli ve daha uzun yaşanan... Yaşlandıkça bilgeleştiren ve dinginleştiren... Daha sevecen, hoşgörülü, iyimser, güvenli ve üretken... İlgi ve sevgi göstermeyi, takdir etmeyi daha çok bilen... Az eleştirip çok öven, dostluğa, yardımseverliğe öncelik veren... Beden, ruh, akıl örgüsü kusursuz işleyen... Daha iyi uyuyan, duyan, koklayan, gören, düşünen... Yürekten seven ve sevişen... Düzenli ve dengeli beslenip, egzersizi hayatının bir parçası haline getiren... Stresi az, keyfi bol, zinde ve formda bir hayat ise daha mutlu olur daha geç ve genç yaşlanırsınız.


ELLİ SONRASI KUŞAĞI


Ülkemizde de orta yaşlarının sonlarına yaklaşan insanlar için ‘ihtiyar’ sözcüğünün yerine ‘yaşlı’ sözcüğünün daha çok kullanılmaya başlanması sevindirici bir gelişmedir. Gelişmiş ülkeler ‘yaşlı’ sözcüğünü bile şimdi yavaş yavaş terk ediyor, orta yaşlarını tamamlayanlar için ‘Senyör-kıdemli’ veya ‘Master-usta’ sözcüklerini kullanıyorlar. Amerikalıların kullandığı yeni bir tanımlama bizim de favorimiz: ‘50 plus kuşağı.’ Amerikalı yaşlanma uzmanları ‘elli sonrası kuşağı’ deyimini yaşlı sözcüğünü kullanmaya tercih ediyorlar. Bu yeni tanımlamaların biraz zorlama, yapay veya abartılı olduğunu düşünürseniz de en azından farklılıklarını kabul etmelisiniz.

Yaşlılığın üst sınırının ne olduğu sorusunun yanıtı ise henüz hálá yok. Biz bu rakamın 120’lere kadar rahatça ulaşabileceğini söyleyerek epeyce gürültü kopardık. Bu rakama ulaşmanın ise insanların yaşlılık hastalıkları ile değil, yaşamanın doğal sürecini tamamlayabilecekleri halinde mümkün olabileceğini belirttik. Tartışmalar şimdi de yaşlanmanın alt sınırı üzerinde yoğunlaşıyor. ‘Ne zaman yaşlıyız?’ sorusuna yanıt aranıyor. Ortalama yaşam süresini 80’li 90’lı yaşlara taşımayı başaran ülkelerde yeni rakamlar çoktan belirlendi. 65-75 yaş grubu için ‘Genç Yaşlılar’, 75-85 yaş grubu için ‘Orta Yaşlılar’, 85 yaş sonrası grup için de ‘En Yaşlılar’ tanımı öneriliyor. Bu, en azından daha sevimli bir yaklaşım olmalı.

Sorun sadece yaşlanmanın başlangıç noktasını belirlemedeki güçlükle de sınırlı değildir. Yaşanılan ülkenin toprak ve iklim koşulları, ekonomik ve sosyal refah düzeyi gibi farklı etkenler de yaşlılığın başlama noktasını belirleyici faktörlerdir. Ellinci doğum günü kutlaması bir Japon için geride kalan sürenin ortalama 25 yıl olduğuna işaret ederken, bir Bengladeşli için sadece beş-altı yıl kaldığını anlatır.

Yaşlanmanın ne zaman başladığı sorusunun yanıtı gerçekten de karmaşıktır. Siz modern tıptaki gelişmelerin ve artan refahın daha fazla yaşama şansınızı ciddi bir şekilde artırdığına inanın ve yaşlanmakla ilişkili sağlık sorunlarını nasıl daha güçlü karşılayabileceğinizi öğrenmeye çalışın.
Yazarın Tüm Yazıları