Yargıç korkutmak

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Yargıyı etkilemenin çeşitli yolları üzerinde uzun boylu durmak herhalde gereksiz. Daha dün, Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun ‘‘Tam bağımsız ve yargıçları tam güvenceli bir yargımız var mıdır? Hayır, yoktur’’ diyerek, sistemdeki boşlukları ve eksikleri herkesin önünde ve en çarpıcı biçimde vurgulamış oldu.

Siyasal baskılardan mafya tehditlerine kadar her şey bu boşlukların ve eksiklerin açık bıraktığı deliklerden sızarak yargıçları etkilemeye çalışır.

Baştan çıkarıcı teklifler ve yabancı ülkelerin gezi çağrıları da cabası.

Bu koşullarda Türkiye'de yargıç olmak, ıssız Anadolu kasabalarında çile çekmenin çok ötesinde, can ve vicdan pazarında yerine getirilen kahramanlık mesleklerinden biridir.

Yargıç korkutmanın bilinen yöntemleri arasına son yıllarda bir yenisi katılmıştır. Çok ince, çok ‘‘onurlandırıcı’’, hatta ‘‘vatanperverane’’ gözüken bir yöntem: ‘‘Türk ekonomisini kurtarma sorumluluğu!’’.

Ekonomiyi batırmak için her şeyi yapacaksınız; yanlış kararlar, yanlış politikalar, vergi yasası çıkarıp dönmeler, çalıp çırpmalara, talanlara, peşkeşlere göz yummalar, mafyalı ihaleler; sonra da yargıçlara dönüp hukuku katlettirerek ülkeyi kurtaracaksınız.

Cinayetin, cinayete azmettirişin en pisi.

Güneş Taner, Sabah'tan Fatih Çekirge'yle şöyle konuşuyor: ‘‘Özelleştirmeden elde edilen gelirle iç borçlanmayı tasfiye ederek dış borçlanmayı artıracağız. Şimdi dış borçlanmada sıkıntı var; bu yüzden özelleştirmeyi hızla tamamlamak gerekiyor... Farkındalar mı, değiller mi bilemiyorum ama, bugün Danıştay, Türkiye'nin kaderini elinde tutuyor!’’

Çekirge, Taner'in sözlerindeki belirlemeyi, ‘‘yürüyüşü engelleyen gizli elin adresi’’ diye nitelendirdikten sonra başka adresler de vererek, ‘‘Enflasyonla mücadele, artık yalnızca Hazine'nin ya da ilgili devlet bakanının değil, Danıştay'ın da, boya fabrikasının da, Fenerbahçe ya da Galatasaray futbol takımının da meselesidir’’ diyor.

Hazine'yi ve ilgili devlet bakanını anlamak kolay.

Boya fabrikasıyla, ‘‘Özel sektör boyuna fiyat artırmasın!’’ demek istenmiş olabilir. Futbol kulüplerine de, ‘‘Çok gol atarak maçları cazip kılıp tribün fiyatlarını yükseltmeyin!’’ mesajı verilmektedir herhalde!

Ama, niçin Danıştay? ‘‘Durumlar hukuka uymuyorsa, hukuku durumlara uydurun’’ demek için mi?

Ekonomik bataktan çıkışın can simidi olarak, doğrudürüst vergilendirme yerine haraç mezat satışa sarıldıkları artık iyice anlaşılan ve üstelik hukuka uygun bir özelleştirme politikası geliştirememiş olan politikacıların yargıya çullanışları anlaşılmayacak şey değil.

Şaşırtıcı olan, beceriksiz politikacıyla vicdanlı yargıç arasında kader birliği yaratma kampanyasına medyanın da katılması. Gün geçmiyor ki, sanki enerji darboğazı, yargıçları sıkboğaz ederek aşılırmış gibi, yüksek mahkemeleri baskı altına almaya yönelik başlık atılmasın, yazı yazılıp konuşma yapılmasın.

Bağımsız yargıçlara işlettirilmek istenen hukuk cinayetlerinin azmettiricileri arasında çapsız siyaset adamlarının bulunması normaldir de, en az yargıçlar kadar bağımsız kalması gereken kamuoyu oluşturucularının böyle bir suç ortaklığına soyunması asla affedilemez.













Yazarın Tüm Yazıları