Yalçın Bayer: Pancar-motorin ihalesinin yarım öyküsü






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

‘‘GARİP İhaleye İmtiyaz’’ (8.2.2001) başlıklı yazımız üzerine Sanayi ve Ticaret Bakanı A. Kenan Tanrıkulu duyarlılık göstererek, bir açıklama yaptı. Olayın resmi işlemi konusunda ayrıntılı bilgi verdi.

İlgili protokol gereğince Nahçıvan'dan şekerpancarı ithal edilerek Ağrı Şeker Fabrikası'nda işlendiğini, taşıma ihalesinin Resmi Gazete'de ve bir gazetede ilan edildiğini belirterek, ihale gününü şöyle anlatıyor:

‘‘İhale günü emniyet kuvvetleri fabrika sahasında gerekli tedbirleri almış ve sadece teklif verecek firmaların yetkilileri fabrikaya alınmıştır. Sözü edilen ölüm olayı, fabrika dışında ve şehirde meydana gelmiştir. Olayda vefat eden şahıs bu ihaleye girmek için fabrika nezdinde bir girişimde bulunmamıştır. Aynı gün saat 14.00'te yapılan ihalede Nahçıvan'dan gelecek pancar için (tahmini 50 bin ton) 3 firma teklifte bulunmuşlardır. İhaleye katılan firmalar 1. tekliflerinde (ton/TL) Kösedağ İnşaat, San. Ticaret Ltd. Şti. 10.000.000, Aras Tur. Tic. A.Ş. 11.500.000 ve Sürkit Gıda San. ve Dış Tic. Ltd. Şti 11.500.000 fiyat teklifinde bulunmuşlardır. Bundan sonra ihalenin iptali söz konusu olmamış, ancak Ağrı Şeker Fabrikası İhale Komisyonu'nca fiyatlar yüksek olduğundan 2. tek alınması kararlaştırılmıştır. Bundan Kösedağ 10.000.000, Aras ve Sürkit 0 (sıfır) teklifinde bulunmuşlardır.

Ağrı Şeker Fabrikası 2. teklif mektuplarını isterken, motorin tahsil edilmemesi durumundaki tekliflerini de talep etmiştir. Her iki halde de verilen fiyat ilgili müteahhitlerce sıfır olarak belirlenmiştir. Ancak Sürkit firması Türk Şeker A.Ş. nezdinde daha önce yapılan ihalelerde taahhüdünü yerine getirmediğinden dolayı diskalifiye edilerek, ihalenin Ağrı Şeker Fabrikası'nca nakliye teklifinde bulunan Aras Tur'a verilmesi onaya açık olmak üzere kararlaştırılmıştır.

1994'te başlayan bu uygulamada; 1999'e kadar nakledilen pancarın çok az olması sebebiyle nakliye Türkşeker imkánlarıyla yapılmıştır. 1999 ve 2000 yıllarında ise Türk Şeker A.Ş. ve Nahçıvan arasında imzalanan protokol hükümleri ile pancar nakliyesi ve mazot ilişkili hale getirilmiştir.’’

VALİLİK DİNLENMEDİ

Bakan daha sonra Iğdır Valiliği'nin, sınır ticareti kapsamında tahsis edilen motorinin bu amaç için kullanılamayacağını bildirmesi üzerine, getirilen 50 bin ton pancarın işlenerek, 4.500 ton kristal şekerin Nahçıvan'a taşınması amacıyla Bakanlar Kurulu'nun 28.9.2000'de -gizli- kararıyla ihaleyi kazanan şirketin araçlarına 21.2.2001'e kadar kullanmak kaydıyla 10 bin ton motorin tahsis edildiğini anlatıyor.

Bakana göre, Dış Ticaret Müsteşarlığı de karara dayanarak Aras Tur'un araçlarına verilecek motorin miktarını, pancar ve şekerin tamamının taşınması koşuluyla yeterli miktar olan 1.760 ton olarak belirlemiş, uygulama usul ve esasları 19.10.2000'de Valiliğe bildirilmiş. Pancar nakliyesi 16.12.2000'e; şeker nakliyesi de 2.2. 2001'e kadar tamamlanmış.

Bütün bunlar güzel de, tüm mal varlığını motorin taşımak için aldığı araca yatırıp, üç ayda bir defa motorin getirebilen Iğdır esnafına yazık değil mi? Bakanlar Kurulu kararıyla MHP'li bir aileye tanınan 'imtiyaz' niye?... Ortada kaç milyon dolarlık bir rant döndüğü hiç hesaplanmaz mı? Kamuoyu bu olayın gerisindeki siyasetçileri de öğrenmek istiyor.

Allah sonumuzu hayırlı etsin!

TÜRKİYE'deki olayları hayret, ibret, esefle takip ediyorum. Siyasete bir fiil 10 senesini -5'i TBMM'de- vermiş ve şimdi ülkesini çok seven tarafsız bir yurttaş olarak tam manasıyla isyan halindeyim. Bir zamanlar Atatürkçülüğüne, dürüstlüğüne, politik kariyerine hayran olduğum ve kendisini çok yakından tanımak fırsatına eriştiğim Sayın Ecevit'i tanıyamaz hale geldim.

Sayın Başbakan son zamanlarda -ne olduysa- devletin başı Sayın Cumhurbaşkanı, şanlı Türk ordusunun başı Sayın Genelkurmay Başkanı ve yargının başlarından olan Sayın Başsavcı ile neredeyse savaş halindedir. Hilafet ve tarikatlar konularında 1924-25 yıllarında çıkarılan kanunların üzerinden takriben 75 yıl geçmesine rağmen, bugün dahi bu konularda toplumun ikiye bölünecek durumlara düşürülmesi geçmişte ve bugün iktidar olan ve ülkeyi yöneten bütün siyasilerin büyük kusur ve kabahatlerinin olduğunu açıkça göstermektedir.

Sayın Ecevit'in bu tutum ve davranışları bizleri nereye götürecek ve ülkemize ne fayda sağlayacak, bunu anlamak ve mantıkla çözmek mümkün değildir. Allah sonumuzu hayırlı etsin.

Melike Tugay HASEFE-19. dönem ANAP Milletvekili-İSTANBUL

Anıtkabir'e artık nasıl gideceksiniz

CUMHURBAŞKANI'ndan dönen hükümetin hazırladığı 'Coşan Kararı'na karşı sayısız tepki geliyor. Bunlardan en anlamlı görüş İstanbul'dan Başar Ergün'den: ‘‘Bu kararnameyi hazırlayan, imzalayan herkesin Anıtkabir'e gittiği zaman durup bir düşünmesi gerekir. Kararnamenin geri çevrilmesi karşısında ‘‘Daha önce böyle kararnameler imzalanıyordu, bu da imzalansa ne olur’’ boyutuna olayı taşımak demagojidir. Bu kararnameyi savunanlar ya Atatürk'ün adını ya da tarikatların adını ağızlarına almasınlar, ikisi yan yana gelemez. Bu kararnameyle beraber N. Hikmet Ran'ın da vatandaşlığa alınmasının gündeme getirilmesi sol görüşlü insanlara bir sus payıdır. Názım Hikmet'i değil vatandaşlığa almak adını tesislere, caddelere verseniz, Názım Usta'yı sevenlerin gönlünü alamazsınız.’’

2 milyon $'lık akaryakıt dün havaya uçtu

İSTANBUL'da dünkü otoyol-köprü kilitlenmesi sonucu yaşadığımız rezaletin sorumluları acaba kimlerdir? Bu 'kollektif suç'un bedelidir. Karayolları 17. Bölge Müdür Vekili Asım Öztürk, geçenlerde trafikteki vahim gelişmeyi anlatmıştı. Rüzgár ekilince fırtına biçiliyor.

İstanbul trafiğine hergün 500 araç giriyor. İlk kez ithal sayısı yerli araç üretimi geçti; 4.8 milyar dolar dışarıya döviz ödedik.

Çevre yolları %160 kapasite ile çalışıyor. Yolların araç kapasitesi günlük 120 bin; ancak 195 bin araç taşıyor. İstanbul'daki trafik tıkanıklığından hergün 1 milyon dolarlık akaryakıt israf ediliyor. (Belki de dünkü israf 2 milyon $ olmuştur) Açıkcası yollarımızda boş yere yakıyoruz. Yılda 365 milyon $ neler yapılmaz ki...

İstanbul'da 1000 kişiye 140 araç düşüyor. Örnek aldığımız batıdaki gibi 1000 kişiye 200-250 araç düşseydi ne yapardık! Bütün yollar otopark olurdu.

Yeterli yol ağımız yok. Karayolları ancak yol genişletme, kavşak düzenleme ve onarımların ötesinde bir şey yapamıyor.

Göçle başlayan plansız ve çarpık kentleşmenin ve beceriksizliğin sonucu bu... Ne yazık ki bu inanılmaz tabloya kimse çözüm üretemiyor.

(Not: Karayolları Genel Müdürlüğü'nde pazartesi üç ihale varmış. Ankara'dan bazı kulaklara bir şeyler fısıldanıyor. Ne dersiniz, deprem nedeniyle bozulan TEM'in İstanbul ve Kocaeli'deki onarım işlerini Onur İnşaat, Kocaeli bölümünü de Bülbüloğlu İnşaat alacakmış. Bu işler en aşağı 10 trilyonluk işlermiş. Yarın öğreneceğiz kimlerin kazandığını...)

İSKİ tasarrufu düşünmüyor mu?

İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu, barajlarımız yaklaşık %70 dolu diyor. Hiç güvenmesin. Şu günden itibaren büyük bir tasarruf kampanyası başlatılması lazım. Hatta geleceğimizi düşünmek için şimdiden belirli zamanlarda su kısıntısına gitmek gerekmez mi? Tarımda verimin %40 düşük olacağı şimdiden öngörülüyor. Yağmur yok, kar yok. O dolu dediğiniz barajlar bu sıcak havalarda buhar olur giderse sakın şaşırmayın.

Sorular

İNTERNET okuyucuları soruyor: Yeni Nakşi şeyhi olarak duyurulan, 38 yaşındaki Nurettin Coşan askerliğini yaptı mı? Baba Esad Coşan, Türkiye'deki ticari ilişkilerinde batak bıraktı mı?

MESAJ

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi, metro ve tramvay ücretlerini 300'den % 33'lük bir zamla 400 bin liraya yükseltti. Bu zamlar aslında bir yıl içinde % 100'ü bulmuştur. Yetkililer, devletin yıllık % 30'luk zammına karşı bu zammın gerekçelerini açıklamak zorundadır.

Adnan SONGÜLER-İSTANBUL

Yazarın Tüm Yazıları