Yalçın Bayer: 23 Nisan'ı anlamak

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Küçükken ailem bana 'Kırmızı başlıklı kız'ı, 'Kurbağa prensi'ni anlatırdı. 5-6 yaşıma geldiğimde bunların yanına Atatürk ile ilgili hikáyeler de eklenmeye başladı. Ne kadar haklıymış ailem... Ata'yı anlayabilmek, Türk olmanın gururuna varabilmek ne kadar önemliymiş...

Şu an 5. sınıf öğrencisiyim; 23 Nisan denince aklıma büyük sevinçler geliyor. Birden TV'ye gözüm dalıyor, haberlerde Kosova'yı seyrediyorum. Bunca açlık, sefalet, savaş, soykırım; hepsi var... Kurtuluş Savaşı'nda yıllar önce yaşadığımızı, onlar 2000'e bir kala yaşıyorlar, üzülüyorum...

Türk milleti olarak Atamız başımızda, 23 Nisan'da Meclis'i kurduk. Bizi 2000'li yıllara taşıyacak olan seçimlerin hemen ardından diyorum ki; barış ve mutluluk bizim hakkımız... Atatürk'ün 23 Nisan 1920'de attığı temellerin üzerine kurulan cumhuriyetimizin kıymetini bilelim. Tadını çıkaralım. Ay yıldızlı bayrağımız göklerde dalgalandıkça özgürlüğümüz dünyaca bilinmeli.

Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayramı bugün dünya çocuklarıyla paylaşıyoruz. Ve Türk olmaktan, dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk çocuk bayramı sahibi olmaktan gurur duyuyorum.

Ne mutlu Türküm diyene...

Şencan Merve ÖZTUNA

Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu-ANKARA

'Seçmen, hırsızlığı

tescil edecek

oyu vermiyor'

CHP'nin 1980 öncesi Milli Eğitim Bakanları'ndan ve TBMM Başkanı Hikmet Çetin'in siyasi başdanışmanı Hayrettin Uysal'la konuşuyoruz:

- CHP'nin sorunu neydi?

- Salt başkan sorunu değildi tabii... Başın (lider), gövdenin (organlar) ve tabanın (örgüt) birbirine uyumu yoktu. Kimlik sorunu vardı. Güven sorunu vardı. Risk alınmıyordu. Adama 'Sen hırsızsın' diyoruz, ama halk hırsızlığı tescil edecek oyu vermiyor. Demek ki, halk başka şey düşünüyor; onu yakalayamıyoruz. Önseçim, merkez yoklaması yapıyorsun. Ama doğru adayı bulamıyorsun, halka ters geliyor.

- Kurultay öncesinde birçok aday ortaya çıkıyor.

- Evet ama herkesi kucaklayacak, tek bir aday üzerinde karar kılacak bir noktaya hiç gelinmiyor. Herkes 'ben' diyor. Bir başka hizip yer alacaksa, bu yolla parti ayağa kaldırılamaz.

- Kurultay...

- Kurultayda tepeden tırnağa kadar büyük bir özveri ile çalışacak, hiç kimseyi itmeyecek, dışlamayacak, herkes birbirini kucaklayacak bir kadrolaşma hareketinin, kavgasız bir ortamda elbirliğiyle ortaya çıkarılması lazım.

- Aynı delegelerle kurultay yapmak...

- Yeni delege seçilse ne değişecek? Ancak mevcut delegenin bu aşamada, partiyi kurtarmak için bilinçli düşüneceğini ümit ediyorum.

Dicle Rektörü'nün

açıklaması

DİCLE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özaydın'ın, ‘‘Bu kantin militan yuvası’’ (9.4.1999) başlıklı yazıdan üzüntü duyduklarını belirterek gönderdiği açıklamayı özetle veriyoruz:

‘‘11 Fakülte, 5 Yüksekokul, 13 Meslek Yüksekokulu, 3 Enstitü ve 9 Uygulama ve Araştırma Merkezi, 14 bini aşan öğrencisi, 3 bini aşan personeli ile bölge üniversitesi konumundaki ve Türkiye'deki sayılı üniversiteler arasında yer alma çabasındaki üniversitemiz, aynı zamanda OHAL, Bölge Valiliği kapsamında yer almasına rağmen, 1992'den bu yana mülki erkanı, rektörlük ve üniversitemize bağlı diğer birim yöneticileri ve çalışanlarının büyük gayretleri sonucunda hiçbir önemli menfi olaya tanık olunmayan ve huzurun en yüksek derecede olduğu bilimsel bir kamu kurumu olma başarısını göstermiş bulunmaktadır.

Bahse konu kantinin -Eğitim Fakültesi'nin- yer aldığı fakültenin tek giriş noktası bulunmakta ve bu konuda ilin emniyet makamlarının görevlendirdiği emniyet ve güvenlik mensupları ile yine üniversitemiz koruma ve güvenlik biriminde çıkış kontrolü yapıldığından, huzuru bozabilecek ve illegal çalışmalar yürütecek türde insanların fakülte içine sızmaları önlenmektedir. Bu yazı herkesi derinden üzmüş bulunmaktadır. Dicle Üniversitesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde; laik, sosyal, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin kalesi durumundadır. Kurulduğundan bugüne ve gelecekte de hiç kimsenin bu kaleden tek bir taş dahi koparamayacağı kamuoyunca bilinmektedir. Dicle Üniversitesi, Atatürk ilke ve inkılaplarının kılavuzluğunda, çağdaş bilimi yakalamayı kendisine hedef olarak seçmiştir. Sancılı bir bölge olmasına rağmen bizler dahil tüm resmi görevliler (...) huzur bozucu, yıkıcı faaliyetlere ve teröre müsaade etmeyen bir gayret içerisindeyiz. (...) Sözünü ettiğiniz tüm illegal örgütlerin Diyarbakır ve yöresinde göstermeye çalıştıkları faaliyetleri, üniversitemizde de gösterme çabası başarılı olamamıştır.’’



Yazarın Tüm Yazıları