Yabancılar kur yerine IMF’yle anlaşmayı soruyor

KURLARDAKİ hızlı yükseliş, küresel krizin etkileri konusunda oluşan tedirginliğin iyice artmasına neden oldu.

Neredeyse, sokakta karşılaşan herkes önce birbirine, "bu kurlar nereye kadar gidecek, daha da artar mı, düşer mi?" diye soruyor.

Bir de yüklü döviz borcu olan reel sektör şirketlerinin patronlarını, döviz kredisi kullanmış tüketicileri ve bankacıları düşünsenize...

İçerde kurlardaki artış sadece içeride değil dışarıda da gözlerin Türkiye’ye çevrilmesine neden oldu. Ancak dışarıdakiler "kur nereye gider?" diye sormuyor, dışardan gelen telefonlarda karşılaştığımız soru "IMF’le anlaşma konusunda ne olacak?" biçiminde oluyor.

Özetle, IMF’le kaynağa dayalı yeni bir anlaşma yapılmadığı takdirde, yabancıların beklediği, daha doğrusu Türkiye ile iş yapan yabancıların beklediği, kurların daha da artması...

Peki, IMF ile anlaşma konusunda ne olacak? Hükümet bu anlaşmayı yapacak mı?

Şahsen, hálá ne yapılacağı konusunda net bir görüşüm oluşmuş değil. Hükümette böyle bir görüş oluşturuldu mu, onu da bilemiyorum.

Doğrudan ekonomiyle ilgili olmayan bakanlarla, Başbakan’a yakın kişilerle konuştuğunuzda, IMF ile anlaşmaya karşı bir direnç olduğunu görüyorsunuz. AKP’deki bu kesim IMF ile anlaşma yapmayıp, muslukları iyice açarak krizin etkilerinin hafifletilmesini istiyor. Yani Kabinedeki bu bakanlar yatırımların hızlandırılmasını, harcamaların artırılmasını, içtalebin körüklenmesini, vergilerin düşürülmesini, Merkez Bankası’nın mutlaka faizleri düşürmesini, böylece reel sektörde hissedilecek kriz etkilerinin en aza indirilebileceğini söylüyor.

Tabi ki bu görüşün oluşmasında Mart’ta yapılacak yerel seçimlere ilişkin kaygılar bulunuyor ve bu seçimde mümkün olduğunca yüksek oy almak için her şeyin yapılmasını istiyorlar.

Buna karşılık, kesin bir şey söylemese de Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in IMF ile anlaşmaya sıcak baktığını biliyoruz. Kritik bakanlardan olan IMF ile ilişkileri götüren Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ne istiyor diye sorulduğunda ise, benim yanıtım açık değil.

ŞİMŞEK: IMF’DEN BU PARAYI ALAMAYIZ

Şimşek
’in toplantılarda söylediklerinin çelişkili olduğunu biliyoruz. Geldiği iktisat geleneğine göre IMF ile anlaşmayı desteklemesi lazım ama belki de "Başbakan’ı ikna edemeyecği için" Şimşek, sürekli olarak IMF ile anlaşmanın kötülüklerinden sözediyor.

Bu hafta başında yapılan toplantıda ise bir yandan "anlaşma için çalışmalar sürüyor" derken, öte yandan vergilerin indirilmesini isteyen özel sektör temsilcilerine "Hem vergileri indirelim diyorsunuz, hem IMF ile anlaşma yapalım diyorsunuz. İkisi birbiriyle çelişir olmaz" dediğini öğrendik. Ayrıca özel sektör temsilcilerinin "20-25 milyar dolarlık bir kaynak sağlanmasını" istediklerinde ise IMF’in zaten tüm dünyada dağıtacağı kaynağın 120 milyar dolar olduğunu, herkesin bu paraya talip olduğunu, ayrıca Türkiye’nin limitlerini aşmış olduğunu, özetle anlaşma yapılsa da bu paranın alınamayacağını söylediğini öğrendik.

Elbette söylediklerinde haklılık payı var. Ancak öğrendiğimiz kadarıyla özel sektör de vergilerin indirilmesini isterken, mali disiplinden vazgeçilmesini istemiyor. Buna karşılık cari harcamaların, yatırım harcamalarının bir süre için kısılması gerektiğini yani dengenin böyle korunması gerektiğini söylüyor. Buna IMF razı olur mu derseniz, bence sağlam bir yeni denge kurduğunuz zaman, böyle bir dönemde IMF’yi ikna etmek o kadar zor olmayacaktır.

Ama belki de Şimşek, kendisinin bir Kemal Derviş olamadığını bildiği için, yani IMF’yi ikna konusunda yetersiz kalabileceğini gördüğü için, böyle bir yolu şimdiden kesmek istiyor.

Peki IMF’yle geç mi kaldık derseniz, evet geç kaldık. Ama bugünlerde karar verilmezse çok ama çok geç kalmış olacağız...

Piyasanın Hükümeti daha doğrusu Başbakan Erdoğan’ı IMF’le anlaşma konusunda zorladığını daha önce söylemiştik, kurlarla bu baskı iyice arttı. Bakalım ne olacak?
Yazarın Tüm Yazıları