Paylaş
Bir gün büyük bir sürpriz yaşıyor. Bu keşif turlarından biri için Turgutlu’da. Burada Toskana’daki en meşhur Chianti şaraplarının yapıldığı üzüm cinsi Sangiovese karşısına çıkıyor.
O güne kadar Türkiye’de bu üzümün varlığından bile kimse haberdar olmadığı için tatlı bir şaşkınlık yaşıyor.
Chianti’ye yolu düşenler bilir; o bölgenin mutfağı, yaşam ritminin yavaşlığı, güçlü kalabalık aileler ve her daim dostlarla çevrili olmak...
Sangiovese üzümü bu dokunun karakterini içinde barındırıyor.
Daniel bu üzümü Turgutlu’da bulunca, hazine keşfetmiş gibi oluyor.
Kayra hemen bu üzümlerden 2 bin 300 şişe Sangiovese şarabı üretip Vintage serisine katıyor.
Gelin görün ki, Daniel bir sonraki gidişinde bağı yerinde bulamıyor. Türkiye’de Sangiovese üzümünün yetiştiği yegane bağın sahibi, aniden zeytin işine girmeye karar vermiş ve kimseye haber vermeden, sessiz sedasız üzümleri söküp yerine zeytin ağaçları dikmiş!
ÖZEL ODANIN MÖNÜSÜ ÜÇ AYDA HAZIRLANMIŞ
MEY ıçki CEO’su Galip Yorgancıoğlu bunları anlatırken gözlerinden hayal kırıklığı ve hüsran okunuyor.
Ben şaşırmıyorum, bizim sınırlar içinde bu tip hikayeler kulağımıza az çalınmıyor.
O bunları anlatırken 10 kişilik bir grup, Mimolett’in içinde yeni açılan özel bir camekan odadayız. Burası Kayra Vintage Dining Room.
Büyük ahşap sandalyelerle çevrili masa Christofle yemek takımlarıyla donatılmış; mobilyalar ve avize 1940’larda Connecticut stilinde üretilmiş ve ABD’deki M-Voice’dan alınıp Türkiye’ye getirilmiş.
Sadece bu odayla ilgilenen bir servis elemanı var, ne sorarsanız sorun cevabı hazır. Hazır ne kelime, makineli tüfek gibi, bütün şarap ve sofistike yemek kitaplarını hatmetmiş bir hali var.
Önümüzdeki mönü Daniel O’Donnell ve restoranın şefi Murat Bozok’un üç aylık ortak çalışması, bütün mesele en üst düzey yemek-şarap uyumunu yakalamak.
Foie Gras’dan hiç haz etmeyen biri olarak bu kez bu yemeği iki lokmada yutuşum tabağımdaki Foie Gras’nın lezzetinden mi, Kayra Madeira Öküzgözü Boğazkere’yle yakaladığı uyumdan mı, anlayamıyorum.
KURU FASULYENİN SOFİSTİKESİ DE OLUR
Murat Bozok, dünyanın en ünlü şeflerinden Gordon Ramsey’in yanında çalışırken şefin “Bir Türk yemeği yap” ısrarı üzerine hazırladığı suşi görünümlü kuru fasulyeden söz ediyor.
Sarma şeklinde bir pastırma düşünün, içinde pirinç ve kuru fasulye taneleri ve ortasında tabii ki soğanın cücüğü...
Bozok, yakında Mimolett’in mönüsüne bu tabağı katacağını söylüyor.
Ve kim bilir, eğer Mimolett peşinde olduğu Michelin yıldızını kaparsa, dünyada ilk kez bu statüde bir restoranda kuru fasulye servis ediliyor olacak.
Bekleyip göreceğiz.
Benim aklım hâlâ Sangiovese bağını söken adamda.
Mönüde bu şarap karidesli risotto’yla eşleştirilmiş. “Sangiovese’nin geriye kalan 2 bin 299 şişesi bitince risotto’yu neyle eşleştireceksiniz?” diye soruyoruz.
Bozok “O zaman risotto mönüden kalkacak” diyecek kadar iddialı.
Dün gece şarapla ilgili neler öğrendim?
ıyi üzüm, iyi şarabın yüzde 90’ı. ışlem sadece yüzde 10’u. Yani üzümde iş yoksa, ne kadar iyi işlemden geçerse geçsin fos.
Üzüm insan gibidir. Gündüz sıcağı, gece serin havayı sever. Sıcakta suyunu kaybeder.
Türkiye’de yeni kaliteli üzüm yetişen bölgeler Denizli, Turgutlu ve Urla.
Tadım önce göz, sonra burun, sonra damakla yapılır. Bu yetenek Allah vergisi değil, eğitimle kazanılıyor. Ve doruk noktası, bir şarabı tattığınızda üzümlerin dünyanın hangi bölgesinden geldiğini tak diye söyleyebilmek, bunu yapabilenler var.
Avrupa’da insanların yüzde 50-55’i yazın rose içer. Türkiye’de insanların yüzde 70’i yazın hâlâ değil beyaz, kırmızı şarap içiyor, rose yeni yeni yerleşiyor.
Anadolu, içki trendlerini ıstanbul’dan bir yıl sonra yakalıyor.
Vintage etiketli şarap “çok eski” anlamına gelmiyor. 10 yıl sonra kalabilme potansiyeline sahip şaraplara vintage deniyor.
Paylaş