Ulusoy'un hakareti

Bazı siyasiler değiştiklerini söylüyor ama Haluk Ulusoy, hiç değişmediğini sık sık belgeliyor. MHK’nin yerine hakem tayinlerini ve FIFA listesini belirliyor. Yunus Yıldırım’ı şutluyor, FIFA kokartı elinden alınan Cem Papila da hakemliği bırakıyor.

KİŞİLİKSİZ insanlar ülkesi olma yolunda hızla ilerliyoruz. Bunun neticelerini yurt içinde de yurtdışında da görüyoruz.
Biraz düz duranların da zaten başı dertten kurtulmuyor. Bol bol mahkemeye çıkıyorsunuz ve size telkinde bulunuyorlar. Söyledikleri cümle de hep aynı... Akıllı ol...

Çünkü onlar Türkiye’de akıllı ola ola, bırakın yurt içini, yurt dışında da ne rezil duruma düştüğümüzü cümle alem görüyor.

Size Ermeni olayından, PKK olayından bahsetmeyeceğim. Size biraz hakemlerden bahsedeceğim. Hakemliğe başladığım birinci günde dedim ki, "Bu işi en üst düzey yaparsam, yapacağım. Yapamazsam bırakacağım. Her ne olursa olsun bıraktıktan sonra MHK’de görev almayacağım ve gözlemcilik yapmayacağım. Belki ileride Futbol Federasyonu’nda görev alabilirim" diye yola çıktım. Hala da aynı yolda gidiyorum.

Şimdi dönelim Türk futbolunun kilit noktası olan yerine, yani hakemlere... Verdikleri ve vermedikleri kararlarla ligde, şampiyonluğu ve düşmeyi belirleyecek insanlara.

Bugün Türk futbolunda kaos var ise, baş sorumlusu hakemlerdir.

Şüphe ile bakarım

FIFA kokartı takıyorsunuz, daha önünüzde görev alacağınız yıllar var. Şu veya bu sebepten dolayı sizin FIFA kokartınızı elinizden alıyorlar. Ama siz hakemlik yapmaya devam ediyorsunuz. Ben böyle insanlara şüphe ile bakarım. Soruyorum size; FIFA kokartı taşımak demek, kuvvet komutanı olmak demek. Askeri şura toplanıyor. Size diyor ki, "Senin orgenerallik rütbeni alıyorum, albay yapıyorum. Ama askerliğe devam edip etmeme tercihini de sana bırakıyorum." Ben Türkiye’de hiçbir kuvvet komutanının bunu kabul edip istifa etmemesini düşünemem, düşünmüyorum da.

Bu benzetmenin FIFA hakemleriyle ne farkı var. Düşünün Kuddusi Müftüoğlu 3 lisan bilen bir hakem. Öyle veya böyle FIFA kokartı elinden alınmış. Ama o devam etmiş. Bu sefer Haluk Ulusoy gelmiş, Kuddusi yeni listede ama bu kez Cem Papila yok. Peki Papila Avrupa’da kademe yükselecek mi? Evet... Önünde hakemlik yapacak yıllar var mı? Evet... Çok doğru bir kararla Papila hakemliği bırakıyor. Aferin...

6 ayda lisan öğretirsin

Yunus Yıldırım lisan bilmediği için liste harici. Peki Yıldırım hakem olarak iyi mi? Bence iyilerin içindeki birkaç isimden biri. FIFA hakemliği için bence öncelikli şart nedir? İyi hakem olmasıdır. Sen iyi hakem olarak gördüğün kişiye özel hoca tutarsın en fazla 6 ayda lazım olan lisanı öğretirsin. Bu da Futbol Federasyonu’nun birinci görevidir. Hatta ve hatta İngiltere’ye gönderirsin, 2-3 ay da orada eğitirsin. Yıllarca yurt dışı, yurt içi seyehatlarda padişahlar gibi yaşandı. İyi bir hakemine 3 kuruş para harcamışsın çok mu? Sen kalkıyorsun Yunus Yıldırım’ı şutluyorsun.

Devam ediyorum... Mesela Bülent Yavuz. mesala Metin Tokat. Birisi MHK Başkanı iken, diğeri üst düzey hakemdi. Ne yaptılar? "Erman ile Ahmet hakemleri satar" diye genç hakemleri bağırttırdılar. Bu ikisi, "Hakem hakemlik yapar, hakemlikten sonra da basına geçmez. Hakemlik camiasında görev yapar" dediler. Peki bu iki isim şimdi neredeler? İkisi de gazetelerinde yazıyor, buldukları televizyonda konuşuyorlar.

Devam ediyorum... Mustafa Çulcu MHK Başkanı oldu ve, "Bir ceketim var alır giderim. Bütün kararları ben veririm" dedi. Yani bu ’hakem tayinlerini de FIFA listesini de ben yaparım’ demekti. Sonunda FIFA listesini Haluk Ulusoy belirledi.

İnkar mı ediyorlar?

Ey Türk halkı? Ey Türk futbol ailesi. Hakemliğe başlarken, yemin edilir. Soruyorum size, bu yemini eden hakemlere yukarıdaki isimlere bundan sonra sizler güvenebilir misiniz? Ettiği yeminleri inkar etmiyorlar mı? Ben yukarıdaki isimlerin hiçbirisine inanmıyorum ve güvenmiyorum. Haluk Ulusoy’a zaten bir şey söylemiyorum. Çünkü onun neler yaptıkları ve neler yapamadığı ortada.

Ama bir şüphem var. Bu yemin törenleri yapılırken, kameraya alınmalı. Yapılan yer kürsü ise kürsü şeffaf olmalı. Yok, toplu olarak bir masada yapılıyorsa, masanın ayaklarının altı açık olmalı ki, yemini eden şahıslardan acaba ayaklarını havaya kaldıran var mı? Açık şekilde görülmeli.

Ama farketmez. Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vatanı ve milleti için yemin edenlerden bazılarının geçmişte ne icraatlar yaptıklarını ibretle şahit olduk. Milletvekilinin bu halde olup, sonra "Değiştim" dediği bir ülkede bu hakemler de "Biz de değiştik" diyeceklerdir.

Haluk Ulusoy değişmedi

Haluk Ulusoy eskiden Futbol Federasyonu Başkanı olurken, Alaattin Çakıcı’ya kurban kesip verdiği söylenirdi. Hatta bu konuda Ergun Gürsoy’un aracı olup, Eyüp Sultan’daki koyun adedinin azaltıldığı söylenirdi. Aynı Ulusoy’un televizyon patronları için ağıza alınmayacak küfürler ettiğini de hepimiz biliyoruz. Aynı Ulusoy’un bir haber yüzünden o gazeteciyi eleştirirken, eleştiri sınırları dışına çıkıp hakaret ettiğini yine görüyoruz. Bazı siyasiler değiştiklerini söylüyorlar ama Haluk Ulusoy hiç değişmediğini sık sık belgeliyor.

NOT: Yıllardır tutarsız ve zik zak çizen, altı başı oynayan bu hakemlerin çaldığı düdüklerle ne maçlar belirlendi. Aslında yukarıdaki yazıyı yazmak gereksizdi. Ama ne yapalım, bazı şeyleri okuyucunun gözüne sokmak lazım. Çünkü bu hacıyatmazlar hep vardı. Neden hakem camiasına güvenilmiyor? Şimdi anladınız herhalde.

Terim ve diyet

MACARLARI 1-0 yendik. Çok kötü bir takımla oynadık. Şimdi onlardan bir kademe daha iyi olan Moldova ile oynayacağız. Biz kendi takımımızı iyi çıkarır, düzgün oynatabilirsek, futbolcularımız da iyi mücadele ederse, onları da yeneriz. Daha doğrusu yenmemiz lazım. Ama hepimizde bir tedirginlik var.

Neden? Çünkü Milli Takım’ın görüntüsü iyi değil.

İyi oynamıyoruz. Hakan Şükür iyiyse oynamalı. Ama iyi değilse oynamamalı. Çünkü iyi değilken oynadı mı, diyorlar ki, Fatih Terim, Ersun Yanal’ın yerine Hakan Şükür yüzünden geldi. Hakan sorunu olmasaydı, belki de Ersun Yanal gitmeyecekti. Bunun için de Terim diyet ödüyor. Hakan iyi değilken, yedek kulübesinde Ümit Karan var. Karan olmazsa, sakatlığı geçen Halil Altıntop var. Altıntop Alman liginde başarıyla oynuyor. Ama Milli Takım’da yok. Yani acaba Milli Takım’da da mı adalet doğru dağıtılmıyor.


Ceylan çorbası

BUDAPEŞTE’de üç gün kaldım. Bence Avrupa’nın en güzel şehirlerinden birisi. Bir tarafa bakıyorsunuz Paris. Diğer tarafa dönüyorsunuz İstanbul.

Biliyorsunuz, Macar çorbaları meşhurdur. Orada yaşayan bir arkadaşım beni ceylan çorbası içmem için şehir merkezinden 40 kilometre uzağa götürdü. Gittiğimiz yerde yalnız ceylan çorbası içmekle kalmadık, şahane geyik eti de yedik.

Dağlarda o kadar çok geyik ve ceylan varmış ki, Macar hükümeti bazen av sürelerini 1-2 ay uzatıyormuş. Çünkü bu keratalar çok üredikçe yiyecek sıkıntısı çekip, ormanlardan yerleşim merkezlerine girerek, ekili arazilere zarar veriyormuş. Ama tabii bu hayvanları avlamak için sadece izin almanız gerekmiyormuş. Hayvan başına okkalı bir para ödemeniz gerekir. Silahı sadece hayvana değil, aslında kendi paranıza sıkıyorsunuz.


Tavır koyacak yürek olmalı

MİLLİ Takım Frankfurt’ta... Pazartesi günü 13.30’da teknik heyet ve futbolcular basın mensuplarıyla buluşacak. Bu önceden belirlenmiş.

Ancak saat 13.30 olmuş.. Yazılı ve görsel basın hazır. Takriben 37 kişi gelmiş. Ama ne futbolculardan, ne teknik heyetten gelen giden yok.

1 saat 15 dakika sonra sinirlenen basın mensupları toplantıyı boykot kararı alarak, hep beraber terketmek istiyorlar. Toplantı yapılan noktadan yürümeye başlıyorlar. O sırada bir basın mensubu arkadaşımız (Ömer Güvenç) Fatih Terim’i cep telefonundan buluyor. Bunun üzerine basın mensupları da ikilemde kalıyorlar (gidelim mi kalalım mı diye). Sırf haber yapma uğruna geri dönüyorlar...

Türkiye’de ve dışarda buna benzer bazı olaylar yaşanıyor veya basın mensuplarına hakaret eden futbolcular, teknik adamlar ve kulüp başkanları da oluyor. Bugüne kadar hem hakaretten, hem de küçük düşürülmekten tavır koyan basın mensuplarına hiç rastlamadım. Hep beraber bu odayı terkedin. Bakın bakalım sonunda ne olacak. O kulüp başkanları, teknik direktörler ve futbolcular sizin ayağınıza kadar gelecek mi, gelmeyecek mi? Ama sizde o yürek nerede...
Yazarın Tüm Yazıları