“Nurcu” camiaya yakın bir isimdi...<br><br>İzmir’de ikamet ederdi... (Ara not: Bir de İzmir’e ‘gâvur İzmir’ derler... Fethullah Hocamız Kestanepazarı Camii’nde vaiz değil miydi? 12 Eylül’de İzmir’de saklanmadı mı? En çok dershane İzmir’de açılmadı mı? Tövbe... Tövbe...)
Geçtiğimiz yıllarda rahmet-i rahmana kavuştu...
En tanınmış eseri: Oğlum Osman idi...
Bu romanın başarısına yaslanarak yeni bir kitap yazdı: Kızım Ayşe... (Demek ki neymiş? Medyatik yaklaşım inanca aykırı değilmiş.)
Sefil bir hayattan nurlu sabahlara uyananları anlatıyordu bu iki roman... Yani hidayet hikâyesiydi...
Devam edelim:
Başka kitaplar da yazdı. Mesela “Kutsal Çile”. Mesela bizim mahallede herkesin kitaplığında yerini bulmuş bir kitap: “Bir Annenin Feryadı”.
Yanlış hatırlamıyorsam Rahmetli Raif Cilasun’un bir de “Rüya Tabiri” kitabı vardı, ismi neydi unuttum.
Ama Raif Cilasun’u benim gözümde özel kılan kitabı, “Teksas’ta İslam’ın Gücü” adlı eseridir.
Taa Nokta dergisi yıllarında Engin Ardıç, bu kitapla ufaktan kafasını bulmuştu.
Hatta Ardıç’ın bir kitabının ismi bile olmuştur bu kitap: “İslam Teksas’ta ve Daha Neler”.
Kitabın önsözünde Rauf Cilasun şöyle der:
“1860 yılında Amerikan Reisicumhuru Abraham Lincoln’ün konuğu olarak Teksas’ta Kızılderililere komşu bir vadiye yerleştirilen bir Ödemiş Efesi’nin kahramanlıklarını hikâye ediyorum”.
Devam ediyor:
“Kovboyların yanında Türk ve İslam oluşumunun meziyetleri, terbiye ve göreneklerinin gönüller dolduran ve milli hislerimizi okşayan tertemiz duygularının Hıristiyan Amerikan halkında yarattığı aşağılık kompleksi içinde çırpınışları ve taassup kinlerinin kabaran kudurganlıklarının nasıl eritildiğini...”
Önsözden sonra roman başlar:
Ödemişli Efe’nin tertemiz ahlakına hayran olup İslam’a koşan Kızılderili kabileleri, Efe’nin oğlunun âşık olduğu Amerikalı dilber Eleni, Yedi Bela Çetesi, Simit ve Frank adlı iki kovboy, Amerikan iç savaşında Ödemişli’nin Abraham’a destek çıkmak amacıyla Kuzeyliler’den yana olması falan...
Nasıl hayal gücü ama?
Şimdi söyleyin bakalım...
Dan Brown da kim oluyormuş!
Allah kimseyi bizimkilerin diline düşürmesinEvvel yok idi, işbu yöntem yeni çıktı...
Her kim ki Tayyip Erdoğan’a ya da hükümetine karşı bir çıkıntılık yapar...

Hemen bizim cenahın yazar-çizerleri, herhangi bir yerden emir falan almaya gerek duymaksızın harekete geçerler...
Lümpeni “O İsrail uşağıydı” der.
Mürekkep yalamışı “Falancanın adamıydı” der.
İnsaflısı “Ama o da değerlere aykırı düştü” der...
Yani bin türlü kulp bulunur.
Nabi Şensoy, Washington Büyükelçiliği gibi diplomatların bir gün daha görevde kalmak için çaba sarf edecekleri bir makamı elinin tersiyle itip, hükümeti biraz zor durumda bıraktı ya...
Yasa yine işledi:
Bizimkiler hemen harekete geçtiler...
Böylece...
İstifa edip onuruyla köşesine çekilen bir diplomat, bizimkilerden dayak yemeye başladı.
Hem de ne dayak!
Mesela Fehmi Koru, Nabi Şensoy’u “Mesut Yılmaz’ın adamı” ilan etti...
Başbakan’ın uçağıyla Washington’a giden Vakit yazarı Serdar Arseven ise, Nabi Şensoy’dan kopkoyu CHP’li bir portre çıkardı.
Arseven’e göre Şensoy’un gözü Onur Öymen’in yerindeymiş...
Peki ya gerçek ne?
Nabi Şensoy’u iyi tanıyanlarla konuştum.
Anlattıkları şunlardı:
“Nabi Şensoy, Turgut Özal’a yakınlığıyla bilinirdi... Özal’ın sırdaşıydı...” dediler.
“Risk almaktan kaçınır... İyi bir memurdur... Bir talimatı yerine getirmemesi kişiliğine ve görev anlayışına aykırıdır” dediler.
“Siyasetle ilgilenmez” dediler.
“Diplomatlar siyasi renklerini aşağı yukarı ortaya koyarlar. Ama Nabi Şensoy’un siyasi yaklaşımı bilinmez, anlayamazsın... Siyaset yapmaz...” dediler.
Abdullah Gül’ün gazeteci tercihi daha demokratçaBaşbakan Tayyip Erdoğan’ın gezilerinde...
Zaman, Sabah, Yeni Şafak, Star ve Vakit değişmez konuk oluyor.
Diğerleri ise hep misafir sanatçı...
Oysa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu konuda daha dikkatli.
Son gezilerine şöyle bir baktım:
· SLOVAKYA: Hürriyet’ten Sedat Ergin... Zaman’dan Mustafa Ünal... Bugün’den Adem Yavuz ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin.
· ÜRDÜN: Haber kanalları alınmış: NTV (Mazeret nedeniyle katılamamış), CNN Türk, TGRT Haber, TV 24, Habertürk ve TRT.
· ARNAVUTLUK: Sabah, Akşam, Milliyet, Vatan, Yeni Şafak...
Demek ki istenince daha dengeli olunabiliyormuş.
Şefkat tokadıSaid-i Nursi kullanmıştır ilkin...
Ardından Gülen cemaati sahiplendi...
Şefkat tokadı şudur:
Diyelim ki cemaatin içinde erimiş durumdasınız.
Fakat nasıl olmuşsa artık, bir gün gelmiş lanetli şeytana uyup bir kural ihlali yapmışsınız... İşte bu durumda...
Başınıza gelen bir bela, bir terslik cemaat tarafından “Allah’ın uyarısı” olarak algılanır. Allah, sevdiği kuluna, kendine gelmesi için bir tokat atmıştır.
Bu tokada “şefkat tokadı” denir...
Bazen büyükler de Allah adına bu tür tokatlardan atarlar...
Amaç: Yoldan çıkmayı engellemektir... Son not: Nurcu literatürüne vâkıf olmak için bu tanımı bilmek şarttır.
İslami kesimde Modalar DemodelerDEMODE Obama’nın “laiklik” demesi...
MODA Obama’nın “Selamünaleyküm” demesi...
DEMODE İmam-hatiplerin önünü açmak...
MODA İmam-hatipleri genel lise yapmak...
DEMODE Fehmi Koru’nun Hürriyet’e geçmesi...
MODA Ertuğrul Özkök’ün Yeni Şafak’a geçmesi...
DEMODE Akif Beki’nin sözcü olarak yaptığı iş...
MODA Akif Beki’nin gazeteci olarak yaptığı aynı iş...
DEMODE Fasıl’da İclal Aydın...
MODA Fasıl’da İpek Tuzcuoğlu...
DEMODE Bu işler partiyle olmaz...
MODA Tayyip Erdoğan dünya lideridir...
Tekinsiz bir alan: Eşcinsellik
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, “Eşcinsellik bir hastalıktır” deyince kıyamet koptu…<br><br>Merkez medya, Bakan Kavaf’a yönelik eleştirilerle doldu taştı…
Sağcı Vakit gazetesi Bakan’a tam destek verdi.
Radikal İslami derneklerden bazıları da eşcinsellik karşıtı sert bildiriler yayınladılar.
Mahallenin diğer yayın organları ise meseleye dalmamayı tercih ettiler.
Fakat bir isim vardı ki, yaptığı açıklamalarla fark yarattı.
Ankara İlahiyat’ın feminist İslamcılarından Hidayet Tuksal, CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de eşcinsellik meselesini değerlendirirken, gelebilecek tepkilere aldırış etmiyordu.
Tuksal, bakış açısını şöyle belirledi:
* İslam eşcinselliğe iyi bakmaz. Bu konuda ayetler var.
* Ben bir Müslüman olarak eşcinselliği tasvip etmem.
* Ama eşcinsellere “hasta” muamelesinin yapılmasını da tasvip etmiyorum.
* Eğer bazı insanlar, kendilerini eşcinsel olarak görüyorlarsa bana onların tercihlerine saygı duymak düşer.
Kimler geldi kimler geçti?
KEMAL UNAKITAN
O şimdi küskün… O şimdi kendisine haksızlık yapıldığını düşünüyor… Düşünsenize: Maliye Bakanlığı görevinden alındığı günden beri bir kez olsun ortalıkta görünmedi. O günden beri Başbakan Erdoğan’la bir kez bile görüşmediği ortaya çıkarsa hiç ama hiç şaşırmam.
TURHAN ÇÖMEZ
Sen tut Erdoğan’ın en sıkıntılı günlerinde “özel kalem müdürlüğü” gibi bir görevi üstlen… Tam ikbal döneminde ise Erdoğan’la ters düş… Ben hatıra yazmasını bekliyorum. Kitabın adı da hazır: “Özel Kalem Müdürlüğü’nden Kırmızı Bülten’le Aranmaya…”
MEHMET GAZİOĞLU
En kısa mesafe koşucusu… AK Parti’de kurucu oldu, 15 gün sonra arıza çıkardı… Sanırım Erdoğan, “Allah’tan işin en başında kopmuş da kurtulmuşuz” diye Allah’a
dua ediyordur.
ABDÜLLATİF ŞENER
Müjdelenenlerden idi… Sıralama şöyleydi: Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener… Hareketin en başında “Bir gün gelecek Şener hareketten kopacak” deselerdi kimse inanmazdı…
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
AK Parti’nin kuruluş ve yükseliş dönemlerinin bir numaralı ismiydi. ”İnsan haklarına saygılı, demokrasi sevdalısı Bursalı bir avukat” olarak temayüz etmişti. Parti içi demokrasi diye diye partiden uzaklaştı… Şimdi nerededir, ne yapar, bilinmez.
ALİ ÇOŞKUN
O hareketin “Ali Abisi” idi… Biraz uyum problemi yaşadı, biraz genç ekibin hızına yetişemedi ve sonunda dışarıda kaldı. Bozuldu tabii dışarıda kaldığına… Hem de aleyhte demeç verecek kadar… Şimdi emeklilik günlerini yaşıyor…
Aşk-ı Memnu’ya alternatifler
* OĞLUM OSMAN Yoz bir hayattan Kabe yollarına… Düşünsenize: Bir kısmı Suudi Arabistan’da çekilen bir süper yapım… Uzamaya müsait... Bence yapımcılar kaçırmamalı…
* YANIK BUĞDAYLAR Kırsal dizilere alternatif olabilir… Köy var… Köyün ağası var… Köyün dindarı var… Köyde aşk var…
* HUZUR SOKAĞI “Aşk-ı Memnu”daki gibi dejenere olmasa da, bu romanda da sündürmeye epey müsait bir aşk hikayesi var… Gençlik zamanlarında hoppa bir kız olan Feyza ile dindar üniversiteli Bilal’in yıllara yayılan aşkı. Samanyolu’nda yayınlansa sanırım patlar…
* MİNYELİ ABDULLAH “Filmi yapıldı” diyeceksiniz. Ne fark eder ki? Aşkı Memnu’nun da, Hanımın Çitfliği’nin de bırakın filmini dizileri yapılmıştı daha önce… Sonuçta iyi bir senaryo ekibinin elinde “zulüm gören dindar” hikayesi yeniden ve dizi olarak anlatılmış olur.
Bilmeyenler için ‘cemaat’ jargonu
* TAVİZ: Verilmediği takdirde cemaatin büyümeyeceğine inanılır.
* YUMURTALI PATATES: Zengin cemaatçiler “maklube”, fakir cemaatçiler “yumurtalı patates” yer.
* HİZMETTEN: Cemaate para veren esnafın isimlerin başına getirilir. “Hizmetten falanca…” gibi…
* MÜSBET: Cemaate hayli yakın bireylere verilen sıfat.
* ABONE: Zaman aboneliğinin kısa ifadesi…
* EHLİ DÜNYA: Dünya nimetlerine dadanan kişi…
İslami kesimde Modalar Demodeler
DEMODE Nazlı Ilıcak
MODA Meral Akşener
DEMODE İslamcı solcu Ertuğrul Günay
MODA Muhafazakar demokrat Günay
DEMODE Türbanlı Seda Sayan
MODA Kara çarşaflı Seda Sayan
DEMODE F tipi örgütlenme
MODA F klavye
DEMODE Fehmi Koru’nun fasıl daveti
MODA Ilıcak ailesinin “Twitter” daveti
DEMODE Dede Tayyip Erdoğan
MODA Dede Abdullah Gül