Takvim yetmez

GEÇTİĞİMİZ Cuma günü, yani 1 Ekim’de kutlanan Dünya Yaşlılar Günü nedeniyle, gazetemizi belki de en dikkatli okuyan kesim olan yaşlı okurlarımıza bir sayfa hediye etmek istedik.

Ve bir sayfamızı onlara ayırdık.
Tahminimce yaşlı okurlarımız mutlu oldular, yaşlandığını bir türlü kabul etmek istemeyen genç delikanlılar belki de buruldular.
1 Ekim’de öğrendim ki, o gün aynı zamanda Dünya Kıyı Günü imiş..
‘Tesadüf’ dedim..
Ama dün Anadolu Ajansı’nın yakın tarihte geçtiği haberleri tarayınca, biraz şaşırdım..
2 Ekim, Dünya Kuş Gözlem Günü
4 Ekim, Dünya Hayvan Haklarını Koruma Günü
4 Ekim, Dünya Mimarlık Günü
5 Ekim, Dünya Öğretmenler Günü
5 Ekim, Dünya Çocuk Günü
7 Ekim, Dünya Saygın İş Günü
8 Ekim, Dünya Yumurta Günü
14 Ekim, Dünya Nefes Ölçüm Günü..
Dünyanın bir güne yüklediği anlam, neredeyse çifter çifter..
Bütün bir yıl boyunca ‘dünya’nın başka ne günleri var, araştırmadım. Ama eminim liste böyle uzayıp gidiyordur..
Dikkatimi çeken başka bir nokta da, hemen her ‘dünya günü’ ile ilgili demeç vermeye hazır en az bir sivil toplum kuruluşu olmasıydı..
Sonra gelişmiş ülkelerdeki örnekleri inceledim biraz..
Gördüm ki, bütün dünyanın kutladığı bu özel günler, güçlü sivil toplum örgütlenmesine sahip ülkelerde bir anlam kazanıyor.
Hem Türkiye’de, hem Ankara’da tarihe geçecek kadar önemli hizmetlere imza atan sivil toplum kuruluşları var..
Ama ne yazık ki ben bu örgütlerden önemli bir bölümünün, sadece takvim yaprağındaki üç beş günün gölgesine sığınmaktan başka bir şey yapmadığını düşünüyorum.
Tam anlamıyla, dernek mezarlığı..
Ölçütümü sorarsanız, proje ve öngörüleri ile sosyal hayatta yarattıkları pozitif değişim bile tek başına yeter..
Kulüp ile dernek arasında bir yerlerde sıkışıp kalan ve kendilerine sivil toplum örgütü diyen bütün oluşumların, şapkalarını önlerine koyup düşünmeleri gerekiyor..
Ne ürettiler, ne değiştirdiler..?
Tabi takvim yeterse..

Enerji tasarrufunun en iyi örneği insan bedeni

‘EN küçüğü’ ilk kez gözlemleyen Nobel Ödülü sahibi bilim insanı Prof. Dr. Heinrich Rohrer, dünya çapında hızla ilerleyen ve yeni buluşlara imkan veren nanoteknolojiye en mükemmel örneğin ‘doğa’ olduğunu belirterek, “İnsan vücut sistemi, doğadaki enerjiyi en tasarruflu kullanan sistemdir” dedi.
Rohrer, “Nano” sözcüğünün Yunanca’da “Cüce” anlamına geldiğini belirten Rohrer, “Küçük güçlüdür, büyüğü kontrol eder. Nano teknolojiye en iyi örnek doğadır. İnsan vücut sistemi doğadaki enerjiyi en tasarruflu kullanan sistemdir” dedi.
Yazarın Tüm Yazıları