Tahran ve Şam PKK’yla, Ankara TSK’yla savaşıyor!

PKK aylardır saldırıyor, dağ bayır, kır kent, varoş şehir merkezi demiyor roket atar gibi ağır silahları da kullanarak, yollara mayın döşeyerek, geçitlere pusu kurarak vuruyor, can alıyor. Buna karşılık ordumuz önlem almakta, darbe vurmakta geç kalıyor, ağır kalıyor ve şehitlerimizin, gazilerimizin sayısı PKK’nın can kaybından daha fazla oluyor.

Haberin Devamı

Askeri zeminde son sıralarda görünüm gerçekten budur. Rakamlar yalan söylemez:

Son 2 ayda 34 şehidimiz var.

Bu koşullarda bunun son bulacağı yok. En son ‘demokratik açılım’ denen yarı örtülü teslimiyet tasarısı açıldığından beri daha bir yıl bile olmadı tam 118 güvenlik elemanımız şehit düştü.

Olay basit bir ‘terör’ olayı değildir. ‘Demokratik hak ve özgürlükler’ için bir kalkışma değildir. Başından sonuna ve tamamen bir ‘Kürtçülük’ olayıdır, şimdilik Irak’ın kuzeyi ile Türkiye’nin güneydoğusunda uzanan topraklarla sınırlı tutulan bir Pan-Kürtçülük olayıdır. Nihai hedef bu topraklar üzerinde bir ‘bağımsız Kürdistan devleti’ kurmaktır.

TC Anayasası’na Kürt kimliğini ‘etnik bir unsur’ olarak, hiç değilse en azından ‘kültürel’, o da olmazsa ‘dilsel’ zeminde ‘Türk’ kimliği yanında ve ayrı olarak, adlı adınca (Kürt, Kürtçe, Kürt dili) geçirmek, sokmak, kayıt etmek bu yolda stratejik öneme sahip bir ilk adım olacaktır. Terör başta ‘bu’ ve bazı diğer taktik ödünler (yerel yönetimlere neredeyse eyalet yetkisi tanımak; PKK ve KCK tutuklularına genel af; elebaşına en azından ‘ev hapsi’; vs) kopartmak için bir şantaj etkeni olarak kullanılmaktadır.

TSK, bilindiği gibi şu sıralarda İran ordusuyla birlikte ve eşgüdüm içinde PKK ve PJAK’a karşı başarılı operasyonlar yapmaktadır. Keza Suriye ordusu kendi sınırları içinde PKK ile mücadele halindedir ve TSK ile paslaşmaktadır, eşgüdümlü hareket etmektedir. Her iki cephede de TSK başarıyla savaşmaktadır.
Peki ya Türkiye’de ‘durum’ ne? Ankara yani siyasal erk hani asker sivil iktidara uymalıdır derken sözü edilen ‘sivil iktidar’ ne yapıyor? TSK ile (yandaş yargı, yandaş medya ve bir kısım emniyet aracılığıyla) boğuşmaktan başka bir şey yaptığı var mı?

Var. İsrail ile sözde savaşıyor yine araya sivilleri koyarak!

‘Bu koşullarda’ başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere TSK’yı PKK ile savaşta yetersiz, başarısız kalıyor diye suçlamak haksızlık ve daha ötesi yanlıştır.

Siyasal önderlik olmadan hiçbir ordu başarılı olamaz. Ulusal Kurtuluş Savaşımız’da da öyle değil miydi? Ulusal bir Meclis’imiz siyasal önder değil miydi? Mustafa Kemal sivil önder değil miydi?

Peki bugün Ankara PKK ile mücadelede Tahran ve Şam kadar TSK’ya destek veriyor mu? Soru budur. Bugünkü duruma son vermeden terör bitmez. Yanıt da budur!
Nazım GÜVENÇ  

Haberin Devamı

3. köprü 2 katlı olsun

Haberin Devamı

Boğazİçİ Köprüsü’ne neden San Francisco’daki Okland Bay köprüsü örneğinde olduğu gibi ikinci bir kat yapılması düşünülmüyor? Böylece 6 gidiş ve 6 geliş kulvarına sahip olacak Boğaziçi köprüsünün iki katı sayesinde, metrobüsle geçişi ile zorunlu olarak 2 gidiş ve 2 gelişe indirgenen Boğaziçi Köprüsü ve çevre yollarındaki trafik akımı da büyük ölçüde ferahlamış olacaktır. Ne dersiniz?       
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

Biliyor musunuz

İSRAİL’de hesaplarına ve alacaklarına mallarına el konulan Yıldızlar Holding’in patronu Ahmet Reyis Yılmaz’ın, MHP’nin son kongresinde Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye karşı aday adaylığına niyetlendiğini, ancak başarısız olunca da ‘Milliyetçi ve Muhafazakar Parti’yi kurduğunu...

BÜYÜKŞEHİR’in CHP’li üyesi Doğan Tekel’in, ‘Darülaceze’ye bağışlanan giysilerin pazarda satılmasının ortaya çıkması üzerine’ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a halkın Darülaceze’ye artık güven duymadığnı belirterek “Bu hırsızlık olayı neden örtbas edildi? Darülaceze’nin sorumlu müdür ve daire başkanlarının neden görevden almadınız? Bu yolsuzluğu araştıracak bir komisyon kurmayı düşünüyor musunuz?” diye sorduğunu...

CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek’in il yönetimini oluşturmak üzere sendika ve STÖ temsilcileriyle görüştüğünü...

Haberin Devamı

Büyükşehir'den örnek karar

SİLİVRİ Belediyesi geçen AKP döneminde, Ortaköy beldesinde bir beton santralının kurulmasına göz yumdu. Belde sakinlerinden 33 kişi, konut ve park alanında gürültü ve tozdan çekilmez hale gelen santralın ruhsatının iptali için 4. İdare Mahkemesi’ne başvurarak davayı kazandı. Dosya bu dönem ‘yasal’ kılıfına uydurulmak üzere Büyükşehir Meclisi’ne gönderildi. CHP’li Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın karşı çıkmasına rağmen CHP ve AKP gruplarının ayrı ayrı oybirliği ile aldığı kararlarla dosya Büyükşehir’den geçti. belde sakinleri yeniden plana itiraz ettiler. Büyükşehir Belediyesi de örneği pek görülmedik bir şekilde bu kez planı iptal etti. Silivri Belediyesi’nin bu santralı ortadan kaldırmaya gücü yetecek mi, bakalım.

Haberin Devamı

Okuduk okutamıyoruz

İKİNCİ yabancı dil öğretmen adayları Hatice Kara ve Özden Aygün “Bizler Almanca, Fransızca, Rusça eğitim almış ikinci yabancı dil öğretmenliği mezunlarıyız. Binlerceyiz. Okuduk, okutamıyoruz!” diyor.

Peki sorunları ne derseniz onu da anlatıyorlar:

“Bir dil bilen; bir değil, artık bin insandır. Yoksa bin insan çocuklarımız olsun istenmiyor mu? Yoksa kör cehaletin ağından kurtulamamış “itaatkar kullar” çoğalsın mı isteniyor? Bilmek seçmektir!

1997 yılında, sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçilmesiyle birlikte yabancı dil dersinin başlangıcı, ilköğretim 4. ve 5. sınıfa indirilmiştir. Ayrıca en az iki yabancı dil uygulamasına da başlanmıştır. Bunlar; çağı anlamak, çağı yakalamak ve çağa ayak uydurmak içindi.

Süreç durduruldu. Süreç, tersine çevrilmek isteniyor!

Türkiye, dil öğretiminde Avrupa’nın çok gerisindedir. Bunun temel nedeni; ikinci yabancı dil öğretebilecek kadroların yokluğundan değil, kamu okullarında ikinci yabancı dil eğitiminin yaygınlaşmasının istenmemesidir.

İlköğretimin birinci kademesinden itibaren çocuklara sunulan diller, mutlaka çeşitlendirilmelidir. AB ülkelerinde olduğu gibi ikinci yabancı dil öğretimi, ilköğretim dördüncü sınıftan itibaren zorunlu hale getirilmelidir. Dil, sonradan öğrenilmez.

Dil ‘enerjimizi doğru ve yaratıcı olarak kullanmamızı sağlar.’ Biz bunun için eğitildik. Dilimiz var elimiz yok, ikisi var yerimiz yok!

Okuduk, okutamıyoruz!”

Haberin Devamı

MESAJ PANOSU

ADD 11. Olağan Genel Kurulu seçiminde, Tansel Çölaşan’ın Genel Başkanlığı’ndaki Yönetim Kurulu üyeliklerine seçilenler şunlar: Ömer Tanık, Nazmi Şarvan, Muzaffer Eryılmaz, Ümit Zileli, Sina Akşin Elif Çuhadar, A. Nejla Özdemir, Celal Akpınarlı, Fethi Karaduman, Erdoğan Karakuş, H. Emre Altınışık, Cihan Sancak, Kazım Arslan, Erol Sarıal, Vahit Ak, Hüsya İren Üresin, Mahmut Çelik, Aslıhan Çelebi, Derya Kocabay, Saim Sezen, Ümit Ülgen, Fevzi Çoşkun, Reşat Demirci ve S. Bora Mutlu.

Yazarın Tüm Yazıları