Siyasete de kaydım

Popüler kültürle uğraşıyorsanız, yani şarkı söyleyerek, modellik, oyunculuk yaparak ya da ne bileyim reklamlarda oynayarak, kısacası ‘vitrinde kalarak’ hayatınızı kazanıyorsanız eğer, halkla ilişkiler yapmanız gerekir.

Bu da medyada daha çok gözükmek, gündeme gelmek, aslında hayatınızı bir parça rol yaparak geçirmek anlamına gelir. Hiçbir şey eskisi gibi değildir artık. Hep ‘olması gerektiğini düşündüğünüz gibi olmak’ zorundasınızdır. ‘Şöyle’ davranmanın halka ‘şirin’ gözükmeyeceğini, ‘şöyle’ davranarak halkın sizi sevmeyeceğini düşünüyorsanız, ‘şöyle’ davranmak yerine, ‘böyle’ davranır, üzerinize size kimin biçtiğini unuttuğunuz o elbiseyi giyersiniz.

Pek de yakışmazsa o elbise size -ki çoğu zaman ‘ödünç kıyafet’ kötü durur insanın üzerinde- çok rüküş olursunuz. Rüküşlük, çoğu zaman hemen herkesin ‘bu ne menem şey böyle?’ diye kafasını çevirip baktığı, hatta karnını tuta tuta güldüğü bir şeyken üstelik, siz rüküşlüğü tercih etmişsinizdir.



* * *

Çoğu zaman daha ‘popüler olma’, daha çok orada burada gözüküp ‘iş kapma’, ‘yer kapma’ hevesi, rüküşlükten çok daha komik durumlara düşürür insanı. Katlanılmaz bile olabilirsiniz. Bir bakmışsınız maymuna dönmüşsünüz! Bu ‘medya maymunu’ olanlar, kendi isteğiyle bu yolu tercih edenler...

‘Medya maymunu’ olmayı insanların kendilerinin seçtiğini düşünüyorum. Bir de maymun olmaya direnenler var ki, bu insanlar bir anlık ‘ün’ uğruna bu yola farkına varmadan sürükleniyorlar. Burada da ‘maymun’ olmaktan çok ‘kurban’ olma hali var...

Ben bu insanları ‘popüler kültür kurbanları’ olarak görüyorum. Mesela son zamanlarda bu kurbanlar arasında en çok gözüme batanı ‘Benimle Evlenir misin’ evindeki Dilek.

Son günlerin ‘gözde popüler kültür kurbanları’ndan Dilek, her canlı yayında Ferhat ve kendini sıkmasına rağmen bir türlü gözünden iki damla yaş akıtıp, halkın duygularını sömürmeyi başaramayan, ıkınıp sıkınıp da ağlayamayan, ‘duygu özürlü’ annesi Meral Hanım tarafından, çaktırmadan ‘namus’ meselesi yapılan Ata ile yakınlığı sebebiyle linç ediliyor. Yerden yere vuruluyor ki, benim kişisel gözlemim, bu kız hakikaten de iyi bir kız ama bir kez ün hevesinin kurbanı olmuş işte....



* * *


Perşembe gecesi bazı ana haber bültenlerinde yayınlanan Menemen’deki şehit asteğmen Kubilay’ın ölüm yıldönümü sebebiyle düzenlenen anma yürüyüşünün görüntülerini izlediniz mi?

CHP Genel Başkan Adayı, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, benim en son ilkokulda yaptığım gibi, CHP Genel Merkezi tarafından gönderildiği söylenen CHP’li vekillerin özenle yerleştiği kortejin en ön saflarındaki yerini, bir omuz darbesiyle ele geçirdi. Ne için? Kameralara kortejin en önünde daha fazla artistik görüntü verip, ‘Ey Türk halkı, teee İstanbul-Şişli’lerden kalktım, Menemen’lere kadar geldim, sırf bu şehidin anma yürüyüşünde kortejin en önünde görüleyim’ hevesi için...

Yerini kaptırmamak için direnen, tekme tokat kavga eden CHP’li uygar, ilerici vekillerin de Sarıgül’den en ufak bir farkı olmadığı gibi, şehit edilen asteğmen Kubilay’ı anma yürüyüşüne ‘kaba kuvvet’ ve şiddeti taşıdılar. Hepimiz de gördük, izledik. Merak ediyorum, koskoca Ana Muhalefet Parti’sinin Genel Başkanlığı’na aday olan bu kişi, daha sonra kendini seyredip, gördüklerini beğendi mi?

Laf siyasete gelmişken, Suriye ziyareti sırasında yanlışlıkla, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak takdim edilen Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzündeki, ‘Ohhh diline sağlık Allah söyletti’ gülümsemesini gördünüz mü?

Bakın bir süreliğine bıraktım ‘popüler kültür mantarlığı’nı, siyasete merak salayım dedim. Ama yokmuş birbirlerinden farkları...
Yazarın Tüm Yazıları