Şimşek’in IMF sözcüsüne cevabı

Dün G-20 Zirvesi bakanlar toplantısı için Londra’ya gitmeden önce İstanbul’da havaalanına yakın bir otelde Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile tam 2.5 saatlik bir sohbet gerçekleştirdik.

Haberin Devamı

Bir grup gazeteci arkadaşla birlikte 14.30’da başlayan sohbetimiz tam Türkiye IMF ilişkilerine gelmişken BlackBerry telefonuma ajanslardan IMF sözcüsü David Hawley’in açıklaması düştü.

Hawley açıklamasında özetle olası bir stand-by anlaşması yönünde Türkiye'ye yeni bir yenileştirilmiş öneriler paketi sunduklarını ve IMF heyetinin Ankara’yı ziyaret etmesi için Türkiye'den davet beklediklerini söylüyordu.


Doğal olarak piyasalar bu haberi "Türkiye IMF’le tekrar masaya oturuyor anlaşma yakın" şeklinde okudu.


Nitekim bu olumlu hava dövizde akşama doğru ciddi bir gerilemeye sebep oldu.


Oysa aynı saatlerde Şimşek bize uzun uzun Türkiye IMF müzakerelerinin Nisan 2008’den bugüne neredeyse ay ay nerelerde neden tıkandığını anlatıyordu.


Özellikle IMF’in önkoşul olarak sunduğu iki konun altını çizdi.

Haberin Devamı

1- Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özerkleştirilmesi

2- Çapraz Vergi Denetimi (Siz bunu "nereden buldun yasası" diye de okuyabilirsiniz)


Şimşek
geri kalan birçok konuda orta yol bulduklarını ama en son ocak ayında yapılan müzakerelerde karşılarına çıkarılan bu iki konuda IMF’den esneme beklediklerini, eğer esneme olursa IMF’yi Türkiye’ye yeniden davet edeceklerini söyledi.


Açıkçası ben Şimşek’in bu anlattıklarından IMF anlaşmasının seçim sonrasında da zor gözüktüğü sonucunu çıkardım.


Hatta bir ara bakana "Siz direk böyle bir şey söylememiş olsanız da sözlerinizden ben Türkiye’nin IMF’le yeni bir anlaşma yapmama ihtimali yapma ihtimalinden daha güçlü sonucunu çıkarıyorum" dedim.


Şimşek "Ne olur sözlerimden olumlu ya da olumsuz kesin bir sonuç çıkarmayın ben size tüm samimiyetimle nerelerde tıkanma yaşandığını aktardım ve anlaşmanın hem bizim hem de IMF açısından koşullarını anlattım. Sonuçta bu iş çift taraflı. Ne IMF heyeti tek başına karar verici ne de ben. Biz müzakereleri yürütürüz karşılıklı onlar icra kuruluna sunar biz hükümet olarak değerlendirme yaparız ve son noktayı Başbakanımız koyar" dedi.


Allah’tan o sırada IMF’in açıklaması geldi.

Haberin Devamı


Hemen Şimşek’e "Ama IMF sözcüsü sizden daha olumlu bir açıklama yapmış. Yenileştirilmiş bir öneriler paketi sunduklarını, sizden davet beklediklerini söylemiş. Bu açıklama sizin esneklik beklediğiniz iki konuda IMF’nin yumuşadığı anlamına mı geliyor?" dedim.


Mesaj gelmeden önce Şimşek, Gelir İdaresi’nin özerkleştirilmesi yerine hükümetin önerisi olan "tek çatı altında toplama ve güçlendirme" formülüne IMF’nin yeşil ışık yaktığını yani bu konuda bir esnemenin olduğunu zaten anlatmıştı.


Dolayısıyla "az önce anlattığım gibi birinci konuda esneme var fakat çapraz vergi denetimi konusunda henüz IMF’den beklediğimiz esnek yaklaşımı göremedik" dedi.


Piyasaların olumlu havasını bozmak istemem ama Şimşek ikinci konuda teknik çalışmaların devam edeceğini ancak beklentiler karşılandıktan sonra IMF’yi davet edeceklerini söyledi. Ayrıca IMF’nin Nisan 2008’den sonra Türkiye’ye her gelişte yeni hesaplamalar yaptığını ve bu doğrultuda tedbir paketleri istediğini dolayısıyla tekrar davet ettiklerinde nasıl bir gelir-harcama ve tedbir paketi üzerinde uzlaşılacağının da henüz belli olmadığın hatırlattı. "Ocak ayında yaptığımız görüşmelerde bu konularda orta bir yol bulmuştuk. Biz her halükarda hükümet olarak 2009 bütçesi için tedbir paketimizi hazırladık. Şimdi o mutabık kaldığımız noktadan devam edip etmeyeceğimizi göreceğiz" dedi.

Haberin Devamı


Açıkçası benim edindiğim izlenim IMF görüşme sürecinde bakan Şimşek’in dili epey yanmış. Bu yüzden IMF sözcüsünün "davet bekliyoruz" açıklamasına rağmen yoğurdu üfleyerek yiyor. Şimşek çapraz vergi denetiminin hem zamanlamasına hem de modellemesine itiraz ediyor. Krizin en yoğun hissedildiği şu günlerde "nerden buldun?" anlamına gelebilecek bu konunun "gündeme gelmesini bile sermaye hareketliliği açısından tehlikeli buluyorum" dedi.


Peki, IMF’nin çapraz vergi denetiminden kastı ne?


Şimşek iyi anlaşılması için şu örneği verdi. "Düşünün böyle bir kriz ortamında BMW’si ve yazlık villası olan birine ‘sen asgari ücretten gelirli gözüküyorsun, gel bakalım bu varlıkların kaynağı ne?’ diye sormamız ve çifte denetim yapmamız isteniyor."

Haberin Devamı


"Ne var bunda kötü mü?"
diyenler oluyor, Şimşek izah ediyor: "Biz verginin tabana yayılması ve kayıt dışılığın azalmasını IMF’den daha çok istiyoruz. Fakat birincisi bu kriz ortamında böyle bir adım atmamız doğru olmaz. İkincisi bu sorunla mücadele ederken yeni sorunlara yol açmamak gerekir."


Yani "IMF bu konuda sizden 'hemen 2009’da adım atmanızı istemiyoruz daha uzun vadeli bir bakış açısıyla bu konuyu çözün’ derse gerekli esneklik gösterilmiş olur mu?" diyorum, Şimşek "prensip olarak karşı değiliz" diyerek bu konuda da orta bir yolun bulunabileceği sinyalini veriyor.


Sonuç olarak IMF anlaşmasında her şey bitmiş değil.


Hatta hâlâ masaya bile oturma noktasına gelinmiş değil.

Haberin Devamı


G-20 zirvesinde bakan Şimşek ve başbakan Erdoğan IMF’nin Türkiye’ye karşı esnemesi için biraz daha kulis ve baskı yapacağa benziyor.

Yazarın Tüm Yazıları