Sekiz yıla Avrupa ilgisi

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Önceki sabah telefondaki ses, bir İtalyan gazeteci arkadaşıma aitti ve ‘‘Bugün Ankara'da İslamcılar büyük bir gösteri yapacakmış, bizim gazete için sekiz yılla ilgili bir yazı yazabilir misin?'' diye soruyordu.

İtalya için, Akdeniz'deki radikal İslamcı akımların bu durumu ve özellikle de Türkiye'deki gelişmeler özel bir anlam taşıyordu.

İtalyan gazeteci arkadaşımın teklifini kabul edip, Il Manifesto gazetesi için Türkiye'deki son gelişmeleri ele alan bir yazı yazdım.

Başlığını ‘‘Radikallerin boş mücadelesi'' koydum.

Ve dedim ki, ‘‘Yeşil bayrakların taşındığı, şeriat sloganlarının atıldığı gösteriler Türkiye'nin gelişme çizgisini terisine çeviremez. Bu mücadele boş bir mücadeledir. Çünkü dini siyasete alet eden çevrelerin eğitimle ilgili taleplerinin özünde gericilik vardır. Türkiye ise yeni bir yüzyıla geçiş sürecinin en önemli reformu olan, eğitim sisteminin daha üst bir seviyeye ulaştırılmasının adımını atıyor. Sekiz yılla başlayan süreç derinleşecek ve bu ciddi bir eğitim reformunun başlangıcı olacaktır.''

Politikacılara güvensizliğim ve sistemle ilgili şüphelerime rağmen yabancı bir gazeteye yazarken içimden gelen sese kulak verdim.

* * *

YILMAZ Hükümeti'nin hazırladığı ‘‘Eğitimde 2000 projesi'' eğitim tartışmalarını Türkiye'de 1973'lerden beri konuşulan fakat siyasi kaygılar nedeniyle bir türlü hayata geçirilemeyen ‘‘Sekiz yıl'' çerçevesinin dışına taşıma zamanının geldiğini gösteriyor. Objektif koşullar bunu zorluyor.

Çünkü çağdışı kalma tehlikesi, irtica tehlikesinden çok daha ciddi bir tehlike olarak yeni nesillerin karşısına dikiliyor.

Tatilde okuma fırsatını bulduğum ‘‘Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Politikası ve Tübitak'ın Misyonu'' adlı çalışma Türkiye'nin hangi dönemeçte bulunduğunu ve çağı yakalamak için perspektifinin ne olması gerektiğini irdeliyor.

Çalışmanın ilk bölümünde ‘‘Küresel Süreçler ve Türkiye'nin Durumu'' başlığı altında dünyada ve Türkiye'de durum inceleniyor.

Bu bölümde teknoloji devrimini gerçekleştiren, teknolojiyi sadece uygulamakla kalmayıp, üreten ve ürettiğini hayata geçirebilen ülkelerin gelişmişlik çerçevesine oturduğu ve yeni yüzyılın birinci ligini bu ülkelerin oluşturacağı saptaması yapılıyor.

Sanayi devrimi sürecini tamamlamamış olan Türkiye'nin gelişmişler arasına katılabilmesi için çok önemli iki aşamayı birlikte yapması gerektiğine işaret ediliyor.

Hem sanayi devrimi sürecini tamamlamak, hem de teknoloji devrimini gerçekleştirmek.

Prof. Tosun Terzioğlu, başkanı olduğu Tübitak'ın misyonunu anlatırken, ‘‘2000'li yıllarda nasıl bir Türkiye?'' sorusunun cevabını şu sözlerle veriyor:

‘‘Bilim ve teknoloji ile barışık; Bilim ve teknoloji üretmede yetkinleşmiş; Bilim ve teknolojiyi hızla ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürme-inovasyon-becerisini kazanmış; Dünya bilim ve teknolojisine, insanlığın bu ortak mirasına katkıda bulunan ülkeler arasında saygınlığa sahip bir Türkiye.''

* * *

İŞTE yeni eğitim reformu, bu hedefi toplumsal proje halinde getirecek bir bilinç ortamı yarattığında, genç nesillere yeni yüzyılın global rekabet otobanında yarışabilme fırsatı doğacak.

Teknoloji üreten ve bununla insanlığın ortak mirasına katkıda bulunan bir ülkede demokrasi ve insan hakları içi boş kalıplar olmaktan kurtularak toplumsal kültür haline gelecek.

O zaman ne Avrupa Türkiye'nin nereye gittiğini ‘‘Sekiz yıl'' çerçevesinde anlamaya çalışacak;

Ne yeşil bayraklı şeriat özlemcileri gelişme çizgisini tehdit edebilecek;

Ne de polis gazeteci dövecek...

Yazarın Tüm Yazıları