Secret kitap oldu!

Olay haline gelen film "Secret"ı izleyemeyenler hiç üzülmesin, çünkü kitabı çıktı Mia Yayınevi’nden. Bu arada niyet edip sahip olduğunuz şeyleri bana yazmaya devam edin lütfen.

Secret, yani "Sır" ile ilgili yazdığım yazıdan sonra pek çok mail aldım. Kendi hikayelerinizi yazmış, evrende var olan "sır"rı, yani düşüncelerinizin nasıl gerçeğe dönüştüğünü anlatmışsınız. Daha çok "Sır" hikayesi bekliyor ve o mail’leri önümüzdeki hafta yayımlayacağımı söylemek istiyorum öncelikle...

"Secret" ile ilgili yazımdan sonra Mia Yayınevi’nden Birol Gündoğdu arayarak bana bir müjde verdi size iletmem için. "The Secret" kitabını Türkçeye çevirmişler ve bu çarşamba kitabevlerine veriyorlarmış. Bu harika bir haberdi, çünkü filmi Türkiye’de bulmak pek kolay değil. Ama bu özel kitaba herkes ulaşabilecek. Dünyanın her yerinde aynı biçim, tasarım ve yazı karakteriyle basılan bu kitaba "Sır" değil, "The Secret" diyorum, çünkü yazarı Rhonda Byrne bunun bir marka olduğunu söylemiş ve dünyanın her yerinde böyle basılmasını istemiş. Zaten bence isminin ne olduğu değil, bize faydasının ne olduğu önemli! Hayattaki amaçlarınıza ulaşmak için bu kitabı kullanabilirsiniz. Ben, bu kitapla ilgili yeni bir "Ferrari’sini Satan Bilge" durumuyla karşı karşıya kalacağımızı düşünüyorum doğrusu! Yani herkes bu kitabı alacak.

Ama lütfen kitabın içinde ne dediğini anlayın. Kütüphanenizi süsleyen bir biblo gibi durmasın The Secret! Evet, çok şık bir kitap, ama içindekiler o kadar değerli ki uygulanmazsa çok yazık olur. Lafı çok uzatmadan 4 Nisan Çarşamba günü ilk iş olarak kitabevlerine uğrayıp The Secret’a sahip olun, hayatınız değişsin diyorum. Bu arada fiyatı 13 YTL olacak... Bilginize.

Kafam karıştı, cevap bekliyorum

Çekim Yasası ile ilgili ocak ayında bir kitap almış ve bunu Çekirge’de yazmıştım. Nil Gün tarafından yazılan "Hayatın Büyük Sırrı-Çekim Yasası" adlı kitaptan bahsediyorum. Fakat bu yazıdan sonra bana Avukat Pınar Yüksel tarafından bir e-posta gönderildi. Şöyle diyordu:

"Zeynep Hanım, bugünkü yazınızda Nil Gün’ün Çekim Yasası adlı kitabına yer vermişsiniz. Bilmeniz gerekir ki, Nil Gün Hanım, bu kitabını ve Çekim Yasasını aynen "The Secret" isimli filmden almış, daha doğrusu çalmış. Üstelik, kitabında yaptığı intihali iyice güçlendirerek, filmden hiç bahsetmemekte, sanki tüm bunları kendisi yazmış gibi hareket etmektedir. Sizin de köşenizde kitaba bu şekilde yer vermeniz, bu kabul edilemez davranışı desteklemektedir. Lütfen "The Secret" filmini izleyin, ne demek istediğimi o kadar net anlayacaksınız ki! Ve lütfen yine köşenizde bu yanlışlığı afişe edin ve Nil Gün Hanım’a hak ettiği eleştiriyi yine kamuoyu önünde yapın!"

Oldukça ağır ithamı olan bir yazıydı. Hakikaten o günlerde "The Secret" filmini izlememiştim. Ve Nil Gün’ün "Çekim Yasası" kitabı sanki hep bildiğim ama açıklayamadığım şeylere bir cevap olmuştu. Ama bu e-posta da kafamı karıştırmıştı. Nil Gün Hanım’a ulaştım, buluşmak istedi, ancak onun Amerika seyahati benim işlerimin yoğunluğu nedeniyle o zaman buluşamadık. Her şey akışında ilerledi.

Ancak D&R’ın internet sitesinde de Çekim Yasası adlı kitapla ilgili böyle eleştiriler okudum. Her iki kitabı da okumuş, "The Secret" filmini izlemiş olarak hakikaten inanılmaz benzerlik taşıdığını, hatta aynı olduğunu söyleyebilirim. Şimdi bir kez daha buradan kendisine sormak istiyorum: Acaba bu bir tesadüf mü sevgili Nil Gün?

İlahi CMYLMZ!

Cuma akşamı Cem Yılmaz’ın saat 21.00’de Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki gösterisine yetişebilmek için telaşla çıktım Hürriyet’ten. Arkadaşlarımızla orada buluşacaktık. Bir sürü aksilik oldu, Gösteri Merkezi’ne saat tam 21.00’de gittiğimizdeyse fark ettik ki biletler yok! Ben Bostancı’daydım, ancak biletler Hürriyet binasında hálá çalışıyorlardı sanırım! Durumu anlattığımda gişe görevlisi Nevin Hanım yardımcı oldu sağ olsun. Ama bir Cem Yılmaz gösterisinde başa gelebilecek en fena şey oldu ve "geç kaldık"!

Gösteri Merkezi’ne girdiğimizde 4. sıraya yerleştik. Ve tabii yakalandık! Tam onu çabuk atlattık diye düşünürken Cem Yılmaz ölüm, Hindistan anıları, spiritüellik gibi konulardan bahsetmeye başladı. Sonra sözü reenkarnasyona getirdi. Aslında hepsine mantıklı açıklamalar getiriyordu, ama epey dalga da geçiyordu. Bu konularla ilgilendiği ve bilgisi olduğu çok açıktı, yoksa bu espriler çıkamazdı. Reenkarnasyonla ilgili genel yaklaşımı söyledikten sonra (herkes bir önceki hayatında ya kral ya kraliçedir ya!) salona dönüp beni seçmez mi! "Sen reenkarnasyona inanıyor musun?" diye!

- Ben mi?

- Evet, evet, beyaz tişörtlü sen.

- Evet, inanıyorum.

- Pes, bütün bu anlattıklarıma rağmen hálá mı inanıyorsun?

- Evet.

- Peki kimmişsin?

- Kanada’da yaşayan bir erkek.

- Hmmm... Bu son gelişin mi dünyaya? Dur bakalım bundan sonra ne olarak geleceksin?

(Siyah deri koltuğuna gidip bilgisayarda araştırma yapıyormuş gibi hareketler yaptıktan sonra, şöyle dedi...)

- Maymun!

Bütün salon yıkıldı tabii ki gülmekten. Şahane bir gösteriydi. Tam 3,5 saat sahnede kaldı Cem Yılmaz! Teşekkürler!

İmza: Şimdilik Çekirge, pek yakında maymun!
Yazarın Tüm Yazıları