Sayın Mumcu yakıştı mı?

MART ayından bu yana çeşitli tarihlerde yaptığımız yazılı başvurulardan sonra, 23 Ağustos 2003 tarihinde, himayelerinizde Aspendos Tiyatro'da gerçekleştirmek istediğimiz Türk-Alman Dostluk Gecesi'nden, çalışma arkadaşlarınızın ilgisiz tutumu nedeniyle vazgeçmek zorunda kaldığımızı üzülerek tarafınıza bildirmek istiyoruz.

Konstantin Wecker, Bruno Jonas, Klaus Kreuzeder, Django Asuel gibi Almanya'nın saygın sanatçılarından oluşan grup ile deprem sonrasında büyük bir hasar gören Pülümür Yatılı Bölge Okulu'nu onarmak ve çocuklarımızı yeniden okullarına kavuşturmak istemiştik.

Alman sanatçılarımız aracılığıyla o tarihlerde Antalya'da tatilde bulunan Almanları geceye çekmeyi planlıyorduk. Böylece elde edeceğimiz geliri sizin aracılığınız ile Pülümür Yatılı Bölge Okulu'na aktarmayı arzuluyorduk.

Türk Alman Dostluk Federasyonu (DTF) Almanya'da faaliyet gösteren Türk Alman Dostluk Dernekleri'nin çatı örgütlenmesidir. Üyelerinin % 70'i Alman vatandaşlarından oluşmaktadır. Yıllardır Almanya'da gerçekleştirdiğimiz etkinlikler aracılığıyla iki ülke arasında dostluk köprüleri kurmak için çaba sarf etmekteyiz.

Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Jophannes Rau, Başbakan, Dışişleri ve Kültür Bakanı dahil olmak üzere yazdığımız mektup ve randevu taleplerimize en geç bir hafta içerisinde yanıt almaktayız.

Ne var ki, 22.03.2003 tarihinden bu yana yapılan yazışmalar ve Fetullah Gündüz'e (Danışman) bizzat ulaşarak, Mustafa İsen (Müsteşar), Nadir Avcı (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü) ve İlhan Kaymaz (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı) beylere en az yirmi defa telefonla ulaşmak istememize rağmen, çok yoğun (!) işleri ve toplantıları nedeniyle hiçbir zaman ulaşamadık. Hep özel kalem olarak ifade edilen ve hiçbir yetkisi olmayan hanımefendilerle görüştük. Sonuç malum.

Yukarıda adlarını belirttiğimiz sanatçılar, çocuklarımızın okullarına kavuşmaları için daha önceden planladıkları izinlerini bu güzel proje için iptal ettiler.

Şimdi bu sanatçı dostlarımıza ve basına diyeceğiz ki, Sayın Bakan'dan‘onay’ bir türlü çıkmadığı için bu projeden vazgeçiyoruz. Ne diyeceklerini sizler düşünün.

Ülkemize ve insanımıza hizmet etmek istedik. Sayenizde ellerimiz kollarımız bağlandı; umudumuz kırıldı. Çocuklarımız okullarına bu yıl belki kavuşamayacaklar. Ancak biz yılmayacağız, tüm engellemelere rağmen bu parayı bulup okulumuzu onaracağız.

Bunun için 11 Şubat 2004 tarihinde yine aynı sanatçılarımızın desteğiyle Münih'in en görkemli salonu olan Philharmoni'de, Pülümür Yatılı Bölge Okulu'nun onarımı için bu etkinliğimizi gerçekleştireceğiz.

Bizi hayal kırıklığına uğratmış olmanıza rağmen, sizi ve çalışma arkadaşlarınızı 11 Şubat 2004 tarihinde Münih'te ağırlamaktan onur duyarız.

Ali KILIÇ- Türk Alman Dostluk Federasyonu Genel Başkanı

Ümit Utku'yu arar hale geldik


‘‘BEN bir KTHY çalışanıyım. İsmimi vermek istemiyorum. Burada yaşanan kepazelikler karşısında yazdıklarınıza katılıyoruz. ‘KTHY hemen özelleştirilmelidir' diyorsunuz. Çok doğrudur. Nasıl olsa KTHY, Türkiye veKKTC'nin arpalığı, o zaman gerçekten siyasetçilerin elinden alınarak rant kapısı olmaktan kurtarılmalıdır.

Bugün yaşadıklarımız, gördüklerimiz, bu şirketle ilgili pekçok yolsuzluğu ve usulsüzlüğü devletin kayıtlarına girmiş olan filmci Ümit Utku'yu bile aratır duruma geldi. Bunun öyküsü uzundur ama Utku döneminde bu kadar beceriksizlik yoktu; her şey bir şekilde saman altından gürültüsüz yürüyordu. Ama o da, Demirel'in, Türkeş'in, Asil Nadir'in ve Topal Ömer'in adlarının sık sık kullanıldığı bir süreç... KTHY'nin geçmişte dokuz uçağı vardı; bugün beşe düştü; onun da ancak ikisi çalışabiliyor. Biri onarımda, diğer ikisi de arızalı...

Yaz ortasında THY ve Onur Air'den uçak kiralamak zorunda kalınıyor ki, maliyetleri bir düşünün... Tarifeler düzensiz; yolcular perişan; vesselam KTHY'den herkes şikáyetçi... KTHY'nin bir düzeni vardı; işleri oturmuştu. Ama AKP geldikten sonra elini bir soktu; her şey karmakarışık duruma geldi.

Nisan ayından beri üç adam getirdiler, kendilerinin kişisel durumları olay oldu... Ne yazık ki, kurum içinden adam yetiştirilmiyor, ‘arpalığa' daha doğrusu siyasetçiye hizmet edecek yandaş aranıyor. Her partinin de düzgün ‘havacı-uçakçı' adamı yok ki...

İşlerden anlayan adam yok; beceriksizliklerden dolayı bugün başsız kalan bir kuruluş KTHY... Biz KTHY çalışanları siyasetçilerin elinde böyle oyuncak olursak, sizin acilen özelleştirilmesini önerdiğiniz bu kurum özelleştirilmeden batacak... Asıl tehlike bu... Sonra herkes kına yakar.’’

Biliyor musunuz?


TÜRKİYE Denizcilik İşletmeleri'nin elindeki son Ankara gemisinin, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın geçmişte müdürlük yaptığı şirkete kiralanmasıyla denizlerimizde çalışan tek gemimiz kalmazken; Yunanistan'ın Ege'de irili ufaklı 260 gemi ve feribotunun bayrak salladığını...

Biliyor musunuz?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Yukarıdan ambara istediğin kadar çuval boşalt; eğer fare ambarı alttan delmişse gayretin nafiledir.’’

(Mevlana)

MESAJ


- ADAPAZARI Müze Müdürü olan eşime Dr.Siyami Ersek Hastanesi'nde kalp pili takılması için 20 gündür bekliyoruz. Mayıs ayına kadar bu cihaza ihtiyaç duyulduğunda rahatça bulunabiliyordu. Ancak çıkarılan yeni yasa sonrası kalp pilini satan ithalatçı firma devletten parasını tahsil edemediği veya çok azını alabildiği için artık pili vermiyor. Devlet yanlış yapıp tasarrufa sağlıktan başladı. Kalp pili takılması için hastaneden heyet raporuyla karar çıkıyor. Cihaz takılmazsa hasta fazla dayanamaz. Çaresiziz; lütfen bize bir yol gösterin.

Günay DİLBAZ-İSTANBUL
Yalıkavak'ta yasal olmayan bir akaryakıt satış istasyonu inşaatı tamamen hayal mahsulü bir imar planı tadilatıyla 9.4.2003'te Yalıkavak Belediyesi'nin verdiği ruhsatla çalışmaya başlamıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın ‘‘Belediye mücavir alanları içinde iki akaryakıt satış istasyonu arasındaki mesafenin 2 km olması şarttır’’ tebliğine de uymayan bu inşaat Muğla Valiliği ve Bodrum Kaymakamlığı'nın uyarı, Yalıkavak Belediyesi'nin sözde durdurma yazılarına rağmen bitmek üzeredir. Neden bu duruma göz yumuluyor?

Necati Mehmet

TOKYAY-BODRUM
Yazarın Tüm Yazıları