Saydamlıktan neden korkuyoruz?

BİZDE kamu yetkisi kendisine tanınmış insanların ortak bir özelliği var. Onlardan bir şey sorarsanız veya bir açıklama isterseniz hemen tepki gösterirler.

Önce, "Sen kim oluyorsun da bana bunları soruyorsun?" derler veya demeye getirirler.

Sonra, "Ben en az senin kadar namusluyum"la devam edilir.

Baktık dün basın toplantısı yapan Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın da aynı üslupla konuşmuş. Sayın Başkan, "Seçim işlemlerine gölge düşürülmesini asla kabul etmiyorum. Elinde belge olan varsa gelsin, biz de ona göre araştıralım. Ama öyle farazilerle bu iddialar ortaya atılmasın. Seçim adil, dürüst ve tarafsız bir şekilde yapılmıştır" demiş.

Oysa ortada ne Yüksek Seçim Kurulu’nu, "seçimlerde hile yapmakla" suçlayan var ne de "ilan edilen seçim sonuçları gerçeğe aykırıdır" diyen... Denen çok basit:

Biz dahil bazı yazarlar diyor ki, "Yüksek Seçim Kurulu’nun son seçimde kullandığı SEÇSİS isimli yazılım programı 43 milyon seçmenin isimlerini tek tek içerecek kadar geniş bir kapasiteye sahip olduğuna ve isteyen seçmene, ’oy kullanacağın sandığın numarası şu, adresi de şudur’ gibi ayrıntılı bilgi verebildiğine göre, seçim sonuçlarını aynı sisteme koymaktan ve bunu sandık bazında internette yayımlamaktan niçin kaçınıyorsunuz?"

Duyulan şu... Bu konuda Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği bir "idari karar" varmış.

İdari kararlar gökten zembille inmiyor ya... Yanlışsa değiştirilir. Doğrusu uygulanır.

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın, "Haklısınız! Ortada bir suçlama, bir hile iddiası olmadan da bizim tüm seçim sonuçlarını -sandık sandık- açıklamamız, tüm kuşkuları ortadan kaldırır. O nedenle şu tarihten itibaren sonuçları Yüksek Seçim Kurulu’nun web sitesinde yayımlayacağız" demiyor. Onun yerine iletişim sisteminin çok iyi, orada çalışanların çok bilgili olduğunu, siyasi parti temsilcilerinin işlemleri izlediğini, yani zaten olması gerekenleri söylüyor.

Kimse "öyle olmadı" demiyor ki!

Tekrar ediyoruz. Çorum’un bilmem ne mahallesindeki şu sayılı sandıkta oy kullanan ve o gün sayım bittikten sonra ilan edilen sonuçların, Yüksek Seçim Kurulu tarafından yayımlananlarla uyumlu olup olmadığını merak eden seçmeni tatmin edecek kadar açık yani saydam olmaktan söz ediliyor.

Sayın Aydın bu kadar basit, bu kadar masum, üstelik demokratik talebi neden anlamak istemiyor?

Başkan Muammer Aydın bu dediğimize engel teşkil eden herhangi bir teknik, idari veya hukuki bir gerekçe ileri sürmediğine/süremediğine göre, sonuçları yayımlamamanın sebebi ne olabilir?

Yoksa Başkan’ın da kuşkulu olduğu birtakım hususlar, aşamalar var da onu kamuoyu ile paylaşmaktan mı çekiniyor?

Eğer seçim sonuçlarıyla ilgili işlemlerde bir yanlışlık, hile yahut başka bir bozukluk olsa, siyasi partiler şimdiye kadar çoktaan ayağa kalkarlarmış.

Siyasi partiler ya "uyuyor"sa... Nitekim 1977 seçimlerinde nasıl uyuduklarının örneğini birkaç gün önce bu sütunda bir kere daha yazdık.

Demokrasinin vesayet rejimi olmadığını birbirimize kaç bininci defa söyleyeceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları