Ranya 2.5 yaşında panzerle tanıştı

Ranya’nın babası Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir. O gün Diyarbakır’da protestolar sürerken, bir polis panzerinin üstüne çıkıp, halka seslenmeye çalışıyor. Panzer hareket edince, Baydemir çömeliyor. Ranya devam ediyor:
“Seni Metin tuttu.”
Metin, Baydemir’in koruması.
Ranya “ince bakış” anlamına geliyor, Kürtçe isim. Kız çocuğu. Kürtçe konuşuyor, babasına panzer sorusu sordukça, araya annesi giriyor:
“2.5 yaşındaki çocuk panzeri öğreniyor.”
Evde derin bir sessizlik.
Ranya’nın sorusu, annesinin gözlemi, Baydemir’in soru karşısında susmak zorunda kalması, gerçekte günümüzde yaşadığımız Kürt Sorunu ve devamının en özgün hali. Büyük laflara gerek yok.
YÜZDE 60 İŞSİZ
Baydemir, sivil itaatsizliğe devletin önce izin vermeyişiyle ilgili protestolar sırasında panzerin üstüne çıkıyor. Gerçi, devlet daha sonra yumuşuyor ama, olaylar da başlıyor. Baydemir:
“Sivil itaatsizlik ile birlikte şiddete son, şiddet asla olmayacak.”
Şiddet gerçekten son bulur gibi oluyor. Ne zaman ki, YSK bazı BDP adaylarını veto ediyor, bölgeyi yeniden şiddet kaplıyor. Siyasetin dışında, şiddetin beslendiği bir başka yer var.
Toplam nüfusun değil, çalışabilir nüfusun yüzde 60’ı işsiz. 14 bin aile gıda yardımı alıyor.
Onun için en küçük kıvılcımda bölge alev alev yanmaya elverişli. Benim anımsadığım, son yirmi yılda bölgeye ekonomik kalkınma amacıyla, 17 ayrı ekonomik paket açılıyor. Hepsi açıldığı yerde kalıyor.
Oysa, Diyarbakır ve bölgenin çeşitli yerlerinde turizme değer verilse, örneğin termal kent siteleri yaratılsa, bölgedeki tarihe dayanarak, inanç koridoru oluşturulabilse, işsizliğin bir bölümünü gidermek mümkün olabilir. Ama, şu ana kadar yok.
TEK ÇİVİ YOK
Baydemir’in iddiası var:
“AKP iktidarda olduğu sekiz yılda Diyarbakır’a tek çivi çakmadı.”
Buna karşılık, Fransızlar petrol arıyor, Almanlar alt yapıyı tamamlamaya çalışıyor.
Aslında bunların üstesinden gelmek mümkün. Hep sürüncemede kalmış ama, mümkün. Şiddet olmadığı zaman her şey mümkün. Bunun vazgeçilmez bir koşulu var.
Ranya’lar panzer sorusu sormayacak, 2.5 yaşında panzerle tanışmayacak.

Yargı bağımsızlığı mı

AMERİKAN WikiLeaks belgelerinde Başbakan iken Abdullah Gül’ün ABD’nin Ankara Büyükelçisi ile yaptığı bir görüşme aktarılıyor. Konu o sırada hapiste bulunan Leyla Zana ve arkadaşlarıyla ilgili. Büyükelçi Zana ve arkadaşlarının hapiste tutulmalarından duyulan rahatsızlığı aktardığında, Başbakan Gül:
“... Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kararını tersine çevirmesi
için ne
kadar çalıştığımıza inanamazsınız, ama mümkün olmadı. (...) Zana’lara ve avukatlarına gittik ve
dedik ki, Allah rızası için, lütfen hakimlere hakaret
etmeyi
bırakın da, sizi dışarı çıkartabilelim, ama ret ettiler.”
Her yeri geldiğinde, yargı bağımsızlığına ilişkin söylenenler ortada, işte örnek de ortada.

CHP merkezinde çocuk var

25 saniyelik film. Müthiş duygusal. CHP’nin propaganda filmlerinden biri. 23 Nisan Çocuk Bayramı’na denk getiriliyor, TV’lerde oynamaya başlamak üzere.
CHP’nin çocuk raporu. Toplumsal eşitsizliği gidermek üzere, CHP çocuğu merkeze alıyor. Çocuktan hareketle toplumda eşitsizlikleri çözmenin yöntemini gösteriyor. Her çocukla her aileye ulaşmaya çalışıyor. Bir siyasal parti çocukla ilgili ilk kez böyle bir rapor hazırlıyor.
CHP seçimler için çok sayıda rapor hazırlıyor. Aile sigortası, gençlik, Doğu Anadolu, kadın, ekonomi, sivil toplum, dış politika, eğitim, iklim değişikliği, spor raporları gibi. En iddialı raporlardan bir başkası demokrasi belgesi. Bunların bazıları açıklanmış durumda, diğerleri önümüzdeki günlerde tek tek açıklanacak.
CHP’ye yıllardır yöneltilen eleştirilerin başında, “CHP iktidara gelse ne yapacak, ne kendisi biliyor, ne halk, sadece her şeye karşı çıkıyor” sözü var.
CHP şimdi bu tabuyu kırıyor. Karşılaştığımız her sorunla ilgili çözüm reçeteleri sunuyor. İktidara gelirse, hangi sorunu, nasıl çözeceğini anlatıyor.
Raporların hazırlığı eylülde başlıyor. İşin başında CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata var.