Profesör olmak bile aldatılmaya engel değil

Köşenizin her geçen gün artan okuyucu kitlesi ve bu kitlenin sosyo-kültürel özellikleri dikkat çekici. Kariyer kadınlarıyla ilgili yazılarınızı yakından takip ediyorum. ‘Erkek kendine değer vermeyen kadını sevmez’ diyor okurunuz. Bu konu hiç de öyle zannedildiği kadar basit değil.

Tıpkı benim yaşadıklarımın olmadığı gibi...

Eşimle sevişerek evlendik. O işadamlığını, ben de çalışma saatleri esnek diye üniversitede kariyer yapmayı tercih ettim. İkimiz de Türkiye’nin en saygın üniversitesini bitirmiştik. ‘Senin çok para kazanmana gerek yok, memur olman daha iyi’ demişti.

Bir iki yıl sonra iğnelemeler, alaylar başladı. ’Kazandığın para makyajına bile yetmez’ gibi aşağılayıcı sözler sarf ediyordu. Kendisi iş hayatında başını almış gidiyordu. Evler, arabalar ve tabii ki yıllar sonra ortaya çıkan metresler.

Ona öyle güveniyordum ki, iş gezilerini sorgulamıyordum. Geceler boyu evde çocuklarımla yapayalnız yolunu bekliyordum. Geç gelişlerine hep bahaneler bulup inandırıyordu.

Bir süre sonra maskesi de düşüverdi. Kendisini bana ve çevresine güçlü göstermek için büyük miktarda borçlanmış, metresleriyle birlikte har vurup harman savurmuştu. Sonunda tüm mal varlığımızı kaybettik. Bu arada borçları olduğunu hep saklıyordu.

Beni, ailemi soyup soğana çevirdikten sonra bir başka kadına kaçtı. Şimdi ise iki gözü iki çeşme ağlıyor, ‘Ben artık kadınları çözdüm, hepsi para peşinde. Sana dönmek istiyorum’ diyor. Ama artık ona sadece acıyorum. Aynı çatı altında yaşayamayacağımı kesinlikle biliyorum.

Söyleyin lütfen, siz olsanız böyle bir erkeği affeder misiniz? Onu delice sevdim, rahat, huzurlu bir çalışma ortamı sağladım. Kaprislerine, komplekslerine, hoşgörüyle karşılık verdim.

Sorun bence ailelerde ve erkeklerin yanlış eğitilmelerinde. ‘Erkek yapsa da affedilmeli’ görüşünü savunan yanlış görüşlerde.

Lütfen bu tür mektuplara köşenizde yerverip, onlara çanak tutmayın. Onları yüreklendirmeyin. Bence köşeniz insanların kimselere anlatamayacakları sorunlarına ayrılan ‘Sırdaş, dert ortağı’ köşesi olmayı sürdürmeli.

Başarılar hep sizinle olsun.

RUMUZ: PROFESÖR

Saygıdeğer okurum, bu konuda hep kadın görüşlerine yervermiştim. Adaletli olayım da, bir de erkek görüşüne yer vereyim dedim. Çünkü genellikle erkeklerden, hep kadınlardan yana olduğumla ilgili sitemler alıyorum. Sanırım bu yazı yanlış anlaşıldı. Asla kadını küçümsemek ya da aldatan erkeğe hak vermek gibi bir düşüncem yok.

Sadece sıklıkla karşılaştığım sorunlardan birini dile getirmek istedim: Kadın mesleğinde ilerleyip, yükselince, eşinden daha iyi bir pozisyondaysa eğer, işinde ve çevresinde daha hatırı sayılır bir mevki elde etmişse, eşini küçük görme eğilimine kapılabiliyor. Bunu ona hissettirecek gibi davranıyor.

‘Çalışıyorum, kazanıyorum, kariyerim var. Artık sana ihtiyacım yok, eskisi kadar ilgilenemem’ havasına giriveriyor.

Erkek kendisine yüksekten bakan kadına katlanamıyor, eziklik duyuyor. Hemen teselliyi bir başka kadının kollarında arıyor. Bu arada erkeklerin genellikle başka kadının kollarına uçmak için bahane aradıklarını da görmüyor değilim. Başarılı işadamı da, ilk fırsatta karısını aldatıyor. Beş parasız, eve ekmek götüremeyen, hatta karısının kazancını yiyen erkek de!

Erkek küçük bir çocuk gibidir. Sürekli pohpohlanmak, sevilmek, okşanmak (ruhen ve bedenen) ister. Buna karşılık, gerçekçi olmak gerekirse, kadın kariyer sahibi bile olsa, yine de erkeği tarafından sevilmek, arzulanmak ister.

Eşinize asla hak vermiyorum, o dersini almış olsa da. Siz de yalnızsınız şu anda. Yine de kompleksleri olduğunu siz de kabul ediyorsunuz. Tabii siz elinizden geleni yapmışsınız, o da başka.

Erkeklere gelince, yalnız yetiştirilişleri mi yanlış? Televizyonlara çıkıp, ‘Erkektir aldatır’ ya da ‘Aldatmayan erkek aptaldır’ şeklinde açıklamalar yapanlara ne demeli?

Bence yaradılıştan itibaren, genleri, hücreleri, tüm dokuları onları yanlış yönetiyor. Aldatmak onlar için, sıradan normal bir alışkanlık! Ne yazık ki, bu herkes tarafından destek görüyor. Bütün sorun da burada başlıyor.

Konut kiralamak neden bu kadar zor

Sevgili Güzin Abla. 19 yaşında sorumluluk sahibi bir genç kız olduğumu düşünüyorum. Oturduğumuz evden çıkmak zorundayız. Ancak ev tutamıyoruz. Önce memur kefil isteniyor, sonra inanılmaz rakamlar karşılığı euro, dolar depozito ve milyarlık senetler. Evi emlak komisyoncusundan kiralamışsanız; bir kira karşılığı da ona ödenecek. Buna birilerinin kısıtlama getirmesi gerekmiyor mu? Ya da kısıtlama var da uyulmuyor mu?

RUMUZ: BURCU


Sevgili kızım, her yerden duyduğum, tüm yasaların kiracılardan yana olduğu. Ancak uygulamada bu böyle olmuyor galiba. Yine de bazı insaflı ev sahipleri var. En iyisi sanırım, eş dost yardımıyla ev kiralamak. Hürriyet Küçük ilanlardan da kiralık bulmak mümkün. Kontrat için tanıdık bir avukata danışmakta yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları