Polise insanı öğretmek...

DEVLETİMİZ yolsuzluk olaylarının üstüne gidiyor ya... Hani Susurluk'tan beri hepimiz ila maşallah meşhur Di Pietro kesildik.

Bir yandan namusumuzdan geçilmiyor, öte yandan nereden buldun sorusunun sorulmasına karşı çıkıyoruz.

İhracatçıları temsil eden ağızdan ‘‘sahte faturaya dayalı ihracatın meşru olduğunu’’ öğreniyor... Ve dışarıdan dilenerek aldığımız 4 milyar doları verecek batakçı arıyoruz.

Böyle bir çelişkiler ortamında polisimiz ne yapar?

Cumartesi günü Yeni Şafak Gazetesi'ne ne yaptıysa pazar gecesi de aynı şeyi Emlak Bankası yöneticisi sıfatını taşımış 25 kişiye yapar. Yani birinde yargıçtan arama kararı almadan gider gazete basar. Kanun adına kanun çiğner. Ötekinde de gece yarısı ev basıp insanları karga tulumba karakola sürükler.

Gece evini bastığı kişiler ‘‘Cürüm işlemeyi adet haline getirmiş’’ türden insanlar olsa dersiniz ki ‘‘Elbet evlerini gece basacak’’ Oysa başta Türkiye'nin tanınmış ekonomi hocalarından biri olan Prof. Dr. Erdoğan Alkin olmak üzere bunlar genelde saygın görülmüş kişiler.

Erdoğan Alkin'i gece yarısı yatağından kaldırıp götüren polis -veya o polise bu emri veren yetkili- eğer, Alkin hocayı bir telefon çağrısıyla istediği karakola getireceğini idrak edemiyorsa, o yetki kendisine neden veriliyor?

Hayır...

Orada Alkin hoca yok. Yeni Şafak Gazetesi baskınında da ‘‘polise gelen ihbara göre, haklarında gıyabi tutuklama kararı olan iki kişiyi yakalama’’ kararlılığı yani görevi tam yapma isteği değil, gözdağı verme kararlılığı akıyor. Yoksa polis arama yetkisi bulunmadan bir kapıyı nasıl çalabilir?

Kabul edelim ki polisimiz böyledir. Serkeşliğiyle nam yapmış mafya bozuntularına özel muamele yapar. Kelepçe bile takmaz, koluna girip götürür. Ama eline bir aydın, bir politikacı, bir yazar, bir zengin, bir şair, bir bilim adamı düşmeyegörsün, derhal kelepçeyi vurur ve o hızla basının önüne çıkarır. Yoksa bir Dinç Bilgin'in, bir Cavit Çağlar'ın bir Nail Keçili'nin -polis yolları açsa bile- kaçmayacağını polis bilmez mi?

Anımsarsanız, ‘‘milletvekilliği’’ o sırada tartışma konusu olan Merve Kavakçı'nın evine bir gece baskın yapan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılarından Nuh Mete Yüksel de aynı zihniyeti temsil ediyordu.

Bu sütunu izleyenler ‘‘ayrılıkçı’’ faaliyetleri yüzünden dokunulmazlıkları kaldırılıp sonunda mahkûm edilen Kürt kökenli milletvekillerini, Meclis'ten ayrılacakları sırada itip kakan polislere gösterdiğimiz infiali sanırız anımsarlar.

Yıllardır merak ederiz... Bu polisleri yetiştiren okullardaki hocalar mı bilmiyor insana ‘‘insanca davranma’’nın anlamını, yo ksa amirleri mi?
Yazarın Tüm Yazıları