Pangalos mu, Dangalos mu?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Dışişleri Bakanlığı görevi dünyanın her yerinde ‘‘en hassas’’ işlerden biri sayılır. Oraya ağzından çıkan her kelimenin hesabını verebilecek adamlar getirilir. Çünkü, en masum görünüşlü beyanları bile uzun vadede çok önemli gelişmelere yol açabilir.

Ama dünya galiba o konuda da değişti. Artık Dışişleri Bakanı yapmak için bazı Başbakanlar yukarıda söylediğimiz türden insan aramıyorlar.

Külhanbeyi tavırlı, ağzı bozuk kişiler, ihtimal bu koltuğu daha iyi doldurur diye düşünüyorlar. Örneğin Yunanistan Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos gibi bir dangalağı tutup Dışişleri Bakanı yapıyorlar.

Teodoros Pangalos, bildiğiniz gibi son günlerde Türkiye'ye ve Türkiye'yi yönetenlere ağza alınmayacak sözlerle hakaret etti:

New York'ta bulunan Dışişleri Bakanımız İsmail Cem ile aralarında geçen görüşmeden sonra -ki Cem bunun dostane bir atmosferde geçtiğini ifade etmişti- tuttu bir özel TV kanalına Türkler'in ‘‘katil, ırz düşmanı, hırsız’’ olduğunu söyledi. Böyleleriyle kendisinin görüşme yapmasının söz konusu olmadığını da ilave etti.

Doğrusu kendimize bakıyoruz. Kendimize derken, tabii tüm ulusumuzdan söz ediyoruz. Pangalos'a bu sözleri söyletecek acaba ne yaptık diye düşünüyoruz. Eğer birilerine ‘‘katil, hırsız, ırz düşmanı’’ demek gerekiyorsa, 1955'ten 1960'a ve 1963'ten 1974'e kadar, yani Kıbrıs'taki Türkler'in kendi ellerinde rehine olduğu dönemde, oradaki Rumlar'ın bu suçların her türlüsünü işlediğini anımsıyor ve bu sıfatları Pangalos'un Kıbrıs'taki sevgili kardeşlerine yakıştırıyoruz.

Yok eğer ‘‘Onlar Kıbrıs Rumları'dır. Bizimle ilgileri yoktur’’ gibisinden bir itirazları söz konusu ise anımsatalım ki, boylarının ölçüsünü almak üzere 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıktıkları günden 9 Eylül 1922'de yine İzmir'den denize döküldükleri güne kadar Anadolu'da Yunan askerlerinin yediği haltları tarafsız bir kaynaktan okusunlar.

Eğer onu bulamazlarsa o tarihte Türkiye'ye gönderilen uluslararası heyetlerin, Anadolu'daki Yunan mezalimi hakkında hazırlayıp dünya kamuoyuna sundukları raporları okusunlar. Hamile kadınları, önce ırzına geçip sonra karnındaki çocukla birlikte süngüleyerek nasıl öldürdüklerini o raporlardan öğrensinler. Türkler'in ismini sonra ağızlarına alsınlar.

-------------------

Not: Merhum Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun kızı Sevin Zorlu, 19 Eylül 1997 tarihli yazıma bir açıklama gönderdi. Aynen aktarıyorum:

‘‘Rahmetli babam F.Rüştü Zorlu'nun ölümünden sonra da ‘Haksız İktisap'lar için devam eden mahkemede bütün malvarlığı ve evde bulunan ziynet eşyaları, gümüş ve değerli tabloların tümü belge ve şahitlerle ispat edilmiştir. Ayrıca mahkeme, babamın o zamanın parası ile 1 milyon 700 bin TL. harcama yaptığı iddialarına, babaannemin babama 1 milyon 900 bin TL. para verdiğine ilişkin makbuzlar da mahkemeye ibraz edilmiştir.

Dolayısıyla yazınızda geçen ve kendisini zan altında bırakan düşünceyi kabul etmediğimi ve bunların düzeltilmesini saygılarımla rica ederim. Sevin Zorlu’’

Yazarın Tüm Yazıları