Pakize Suda: Gündelikçi kadınlar


Pakize SUDA
Haberin Devamı

SİBEL Kalaycıoğlu ve Helga Rittersberger'in, temizlikçi kadınların ve onların işverenlerinin anlattıklarından oluşturdukları kitap geçti elime. Karıştırırken benim kadınlarım geldi aklıma. Hakikaten kitaba konu olmaya değecek insanlar.

Aslında her insan ilginçtir, ama gündelikçi kadınlar biraz daha ileride galiba bu konuda.

Çocuk gibiler. Akıllarına geleni süzgeçten geçirmek gibi bir ádetleri yok. Aynı zamanda çok da bilmişler; bazen filozofça laflar ediyorlar.

Ne bileyim işte, var bir tuhaf halleri.

* * *

Bakın geçen gün benimki ne yaptı?

Hani renkli boğaz pastilleri var. Sarı, yeşil, mavi... İhtiyaç hissettim, elimi kutuya attım. A, pastillerden biri ötekilerden küçük. Üstelik yerinde eğreti duruyor. Yani açılmış, küçültülmüş, tekrar yerine konmuş. Nasıl küçültüldüğüyse malum. Emilerek.

Kardeşim yapmaz, e ben de yapmadım. Geriye bir tek kişi kalıyor.

Evet, şeker zannetmiş, atmış ağzına, iki üç defa döndürdükten sonra acı gelmiş, çıkarıp yerine koymuş.

O kadar iyi niyetli ki aklı sıra bizi zarara sokmayacak. Onun için atmıyor, saklıyor.

* * *

‘‘Fırını çekip arkasını siliyorsun değil mi?’’ dedim geçenlerde, cevap olarak ‘‘Silmiyorum abla, nasıl olsa yine kirleniyor’’ dedi.

Bu mantıkla başka neleri yapmıyor evde bilmiyorum artık.

Her sabah kapıdan şikáyetle giriyor. Hava durumundan şikáyetle:

‘‘Bir sıcak ki abla...’’

‘‘Bir soğuk ki abla...’’

Daha hiç aksatmadı. Aksatmadığı bir şey daha var. Kırıp dökmek. Her akşam arkasından hasar tespiti yapıyoruz. İki bardak, bir tabak, bir tütün tablası...

Bir de gizli kırıklar var. Kırılmamış süsü verilerek ayakta durması sağlanmış, ancak ele alındığı anda ikiye ayrılıveren...

* * *

Bir iyi tarafıysa yakında hayırlara vesile olacak olması. Sayesinde bir deterjan firmasına hissedar olacağım. Zira bakkaldan kutuyla satın almakla başa çıkamaz hale gelmiş bulunuyoruz.

Buna rağmen neden hálá pırıl pırıl olmadığımız ise bir muamma.

Deterjana olan aşkının bir bölümünü bezlere ve suya da bölüştürebilse... Ama mümkün değil. Kendisine bir bez ediniyor; kapı, yer, cam, sehpa hep aynı bezle... Aralarındaki sadakat bütün çiftlerin başına. Kullansın diye aldığım bezleri eve götürüp, birbirine eklemek suretiyle o meşhur yamalı yatak örtülerine dönüştürdüğü kanaatindeyim.

Suya gelince... Ne zaman baskın yapsam kovanın dibinde iki parmak gri bir birikintiyle karşılaşıyorum. ‘‘Tam yeni su alacaktım, sen geldin abla’’ diyor. Bir kere de şu su değiştirme işinin arifesine değil de ertesine denk gelsem... Bir türlü tutturamadım.

* * *

Çorap çekmecesinden çıkan tişörtlerden, henüz okunmamış o günün gazetelerinin ‘‘yayıntı ortadan kalksın diye’’ kapının önüne konmasından söz etmek istemiyorum.

Bazen karşıma alıp ‘‘Bak Aynur...’’ diye başlayan konuşmalar yapıyorum. Bir faydası olup olmadığını henüz fark edemedim.

* * *

‘‘Peki bütün bunlara rağmen neden beraberliğinize bir son vermiyorsun?’’ diyeceksiniz.

Bir gün ondan öncekileri de anlatırım, sorunuzun cevabını kendi kendinize verirsiniz.

Ayrıca alışkanlığı da yabana atmayın. Üstelik ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. Bir de onu dinlemeli.

Bitirmeden ilginç bulduğum bir tarafından bahsetmek istiyorum ki, bu hemen hemen hepsinin ortak özelliği. Boş günlerinde doktora gidiyor. Bunu adeta hobi haline getirmiş. Bir torba ilaçla geliyor, ‘‘Neyin varmış?’’ diyorum. ‘‘Bilmem abla, hiç sormadım, doktor da söylemedi, bunları verdi.’’

‘‘Bunları verdi’’ derken çok mutlu. İlaç yazmayan doktoru doktordan saymıyor. Ayrıca ne kadar çok ilaç verilirse kendini o kadar adam yerine konulmuş hissediyor. Bunu gözlerinden okumak mümkün.

MIŞ-MUŞ

Kriz nedeniyle İstanbul'dan kaçan kaçanaymış.

Boşuna. Bu kriz denen şey Azrail gibi, nerede olsanız bulur sizi.

*

Mahir'in internetteki saltanatı kısa sürmüş.

O burnuyla uzun bile sürdü.

*

İstanbul Arkeoloji Müzesi uzmanları, kendi müzelerinden çalınan eserleri tanıyamamışlar.

Doğaldır. Bir gün merak edip de müzeyi gezmişler mi, sorun bakalım.

*

Yapılan ankete göre Kemal Derviş bugün parti kursa yüzde 41.5 oyla tek başına iktidar olacakmış.

E, şu anda da durum farklı değil. Adam tek başına iktidar, ötekiler figüran.

Yazarın Tüm Yazıları