Pakize Suda: Cevap veriyorum


Pakize SUDA
Haberin Devamı

Eylülll (Rumuz mu bu?)

Aşkını dile getirdiğin satırları aynen yayımlıyorum. Ancak bir yandan da ‘‘Bir bahar akşamı rastladım size’’ ve benzeri şarkılarla büyüyen kuşağın, ifade tarzın üzerine ‘‘şak’’ diye düşüp bayılacağından korkuyorum.

Ne diyeyim, Allah onları korusun, sana da bir parça ‘‘aşk dili’’ ihsan eylesin.

‘‘Ben karşıki dairedeki vatandaşa acayip bir şekilde tutulmuş durumdayım, üstelik benimkisi sadece platonik bir olay, yine de onu her gördüğümde heyecandan kaçacak delik arıyorum.’’

Duygularını ‘‘karşıki dairedeki vatandaş’’a nasıl açacağına dair soruna gelince, bir gün elinde jiletle kapısını çal, açar açmaz kendini muhtelif yerlerinden jiletle. Onu sevdiğini ‘‘şıp’’ diye anlayacaktır.

* * *

Sevgili Polat Dilmen.

E-mail yoluyla arkadaşlık etmemizi isteyen o kadar çok okur var ki. Senin şahsında hepsine cevap vermiş olayım.

Vaktim yok. İşi gücü bırakıp kendimi buna adamam lazım. ‘‘Emekliliğimde inşallah’’ diyeceğim ama o zaman da siz beni ne edeceksiniz.

* * *

Sevgili Nebahat Dayoğlu.

Ben sizi ‘‘ayrılık’’ yazımla ağlatmışım, siz de beni mektubunuzla ağlattınız. Bir nevi ödeşmiş olduk.

Okuduğum anda size ulaşmak, acınızı paylaşmak için yoğun bir istek duydum ama ne bir adres ne bir telefon vardı.

İnanın çok çok üzüldüm. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Şairin dediği gibi. Kelimelerin kifayetsiz olduğu zamanlardan biri galiba.

* * *

Sevgili Ebru.

Neredeyse Nebahat Hanım'la tanıştığınıza ve gözümün yaşını dindirmemek için sözleştiğinize inanacağım.

Anneciğiniz nur içinde yatsın.

* * *

Sevgili Efe Güler.

Çok haklısın.

Senin yaşında bir gencin okuyacağı pek bir şey yok gazetelerde. İleriye dönük umutları, hayalleri, yaşama sevinci olması gereken gençlerin karşısına habire krizle, yolsuzlukla, faciayla, kavgayla çıkmanın onların ruhunda yaratacağı yaralanmaları kimse akıl etmiyor.

Bu arada, belki övünmek gibi olacak ama, benden ve Ertuğrul Özkök'ten hoşlanıyor olmandan ben çok gurur duydum, Ertuğrul Bey'in de bu çok hoşuna gidecektir, eminim. Ve bu satırları okursa senin sesine kulak verecektir, bundan da eminim.

* * *

‘‘Aşk’’çılara...

‘‘Aşkın Restorasyonu’’na çok mail geldi. Sayamadım. Her birine cevap vermem imkánsız. Neler dediklerini merak eden varsa...

Kimi ‘‘aşk’’ı korumak için işbirliği teklif ediyor.

Kimi, hálá seksle aşkı karıştırıyor.

Kimi, avuçlarını terleten bir aşk yaşamakta olduğunu müjdeliyor.

Kimi, ‘‘Aşk öldü, bir daha dirilmez’’ diyor.

Kimi, İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde yok olmaya yüz tuttuğunu, ancak Anadolu'da hálá eski haliyle varlığını sürdürdüğünü iddia ediyor.

Kimi... Yok, bu hanımefendinin ismini vereceğim. Nedret Saraç 60 yıl önce yaşadığı platonik aşkından geriye kalan mektupları paylaşmak istiyor.

Memnuniyetle Nedret Hanım. Mektuplarınızı bekliyorum.

Velhasıl aşk hepimizin çok ilgisini çekiyor. Hatta her şeyden.

MIŞ-MUŞ

Koç, ‘‘Derviş gönderildi’’ demiş.

Evet, gökten zembille...

*

Erdoğan'ın partisi hazırmış.

Parti çok da, bunca hengámeden sonra seçmenin varlığı konusunda şüpheliyim.

*

Eşini aldatan erkekte kalp krizi riski yüksekmiş.

Bu, evli kadınların çıkardığı bir söylenti olabilir.

*

Bayan Derviş evini sevmiş.

İsabet. Gazetecilerden dışarı çıkamayacak zira.

*

Havada fazla kalmak hafıza kaybı yapıyormuş.

Bu durumda pilotlara güven olmaz; siz tedbir olarak indiğiniz yerde ‘‘Hemşerim burası neresi?’’ diye bir sorun.

Yazarın Tüm Yazıları