Örtülü ödenek rezaletini unutmayalım

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, bir haftalık aradan sonra sizlere yeniden ‘‘Merhaba’’ diyebilmek gerçekten çok büyük mutluluk.

Kaldığımız yerden atışa devam!

Bugün çok önemli bir konuya değinmek istiyorum. Hatırlayınız, bundan bir süre önce Tansu'nun iki adet örtülü ödenek vukuatı olmuştu.

İlkinde, Tansu başbakan olduğu dönemde, örtülü ödenek parasından tam 500 milyar Törkiş lira ‘‘kalk gidelim‘‘ yapmış ve ortadan kaybolmuştu. Bu paranın nereye gittiği belli değildi. Yapılan araştırmalardan hiçbir sonuç çıkmamıştı.

Biliyorsunuz, örtülü ödenek parası çok özeldir. Yasa uyarınca sadece devletin gizli istihbarat ve güvenlik giderleri için harcanabilir. Bu paranın sınırı yoktur. Sadece ve sadece Başbakan'ın emrine verilmiştir. Harcama için fatura, fiş, makbuz, imzalı belge vesaire aranmaz.

Trilyonları bulan örtülü ödenek paraları Başbakan'ın namusuna, şerefine ve anasından emdiği süte havale edilmiştir. Eğer bir başbakan hırsızlık yapmaya niyetlenmişse, bu parayı pekala cebine atabilir.

Şimdi gelelim şu 500 milyar olayına ve unuttuğumuz hadiseyi bir kez daha anımsayalım.

Mesut Yılmaz, mart 1996'da başbakanlık görevini Tansu'dan devralıyor. Aradan bir süre geçiyor, mayıs l996'da Refah Partisi milletvekili ve Necmettin Bey'in sağ kolu Şevket Kazan Kocaeli'de bir açıklama yapıyor. Diyor ki: ‘‘Tansu Çiller başbakanlık görevini Mesut Yılmaz'a devretmeden bir gün önce örtülü ödenekten 500 milyar para çekti...’’

Tansu bu lafa çok kızıyor ve hemen ertesi gün ‘‘Bu lafı ortaya atanlar şerefsizdir, milliyetsizdir’’ diyor.

Kamuoyu olayın üzerine gidiyor. Muharrem Sarıkaya, mayıs 1996'da bu 500 milyar liranın örtülü ödenek hesabından çekildiğine ilişkin belgeyi Hürriyet'te patlatıyor. Ortalık birbirine giriyor.

Aynı günlerde, Başbakan Mesut Yılmaz derhal soruşturma başlatıyor... Ve olayın doğru olduğu ortaya çıkıyor.

Nereye gitmiştir bu 500 milyar? Günümüzün parasıyla 1 trilyondan fazla parayı Tansu nereye, kime, kimlere vermiştir?

Bu örtülü ödenek parasını ancak belli kuruluşların kullanması mümkündür. Hangileridir onlar?

MİT, Genelkurmay, Dışişleri Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı.

Bu dört kuruluşa da resmen soruluyor. Parayı bunların almadığı, nereye gittiğini bilmedikleri ortaya çıkıyor.

Aynı soru kamuoyunda ısrarla Tansu'ya soruluyor. Fakat Tansu yanıt veremiyor... ‘‘Örtülü ödenek parasını başbakan istediği yere harcar. Bu para devletin çıkarı için kullanılmıştır’’ gibi yuvarlak laflarla işi geçiştirmeye kalkışıyor.

İşin üzerine biz de gidiyoruz. Sonra köşeye sıkışıyor. Az buz değil, günümüzün değerleriyle 1 trilyondan fazla bir para. Bunun nereye harcandığını hiçbir devlet yetkilisi, hiçbir devlet kuruluşu bilmiyor ama bir tek Tansu biliyor! Olacak şey değil.

***

O sırada çok ilginç bazı gerçekler de ortaya çıkıyor!

1- Tansu bu parayı örtülü ödenek hesaplarının bulunduğu banka şubelerinden bir gece geç saatlerde çektiriyor.

2- Paralar bavullarla taşınıyor ve Başbakanlık Konutu'na getiriliyor. Sonrası bilinmiyor! Faili meçhul!..

3- Paranın çekiliş tarihi de çok ilginç!.. Tansu başbakanlık görevini bir gün sonra Mesut Yılmaz'a devredecek! Para o gece bavullarla Konut'a taşınıyor.

Peki daha sonra neler oluyor?

Şimdi yakın geçmişi bir düşünelim ve yine hep birlikte anımsayalım.

Tansu bu konuda sıkışıyor ve paranın hesabını veremiyor. En sonunda Neçmettin Cevheri tarafından şu açıklama yapılıyor:

‘‘Bu paranın nereye harcandığını söylersek savaş çıkar...’’

Bu lafı Tansu da aynen yineliyor!

Yani bu mantığa göre Tansu devletin ve milletin -günümüzün değeriyle bir trilyondan fazla- örtülü ödenek parasını öyle bir yere harcamış ki, bilinirse savaş çıkacak! Fakat böylesine önemli, hatta savaş çıkmasına neden olacak bir harcamayı Cumhurbaşkanı, MİT, Genelkurmay, Dışişleri ve İçişleri bilmiyorlar!

Olacak şey midir?

Bunu beş yaşındaki çocuğa anlatsanız, yutturmak mümkün olur mu?

İş o boyuta varıyor ki, Tansu bir gün Demirel'e gidiyor ve çıkışta ‘‘Harcama dökümünü Cumhurbaşkanı'na verdim. Kendisi ikna oldu’’ diyor. Hemen ardından Çankaya tarafından yapılan çok sert bir açıklamada, Tansu'nun bu sözleri yalanlanıyor.

***

Şimdi burada çok iddialı olarak yazıyorum:

Bu paranın hesabı sorulmalıdır.

Eğer Tansu'dan bu hesap sorulmazsa, o paranın nereye gittiği açığa çıkarılmazsa, bundan sonra Türkiye'de hiçbir yolsuzluğun üzerine gidemeyiz. Derhal soruşturma açılmalıdır.

***

Dün öğle yemeğinde, o günlerde bu olayların içinde yaşamış olan çok önemli bir siyasetçi ile birlikteydik. Ertuğrul Özkök, İsmet Solak, Muharrem Sarıkaya ve Bekir Coşkun'un yanında aynen şöyle dedi:

‘‘O paranın çekildiğini ve sonra nereye gittiğini Tansu Hanım bilmiyordu. Ben kendisiyle olay açığa çıktıktan hemen sonra konuştum. 500 milyardan haberi yoktu. O yüzden Şevket Kazan'ı milliyetsiz ve şerefsiz olmakla suçladı. Benim anladığım kadarıyla, bu paranın nereye gittiğini Özel Kalem Müdürü Akın İstanbullu ve Özer Çiller biliyor...’’

Siyasetçi boşa konuşmuyor, şaka yapmıyordu.

Türkiye bu konuyu, bu rezaleti açığa çıkarmakla yükümlüdür.

Eğer bugünkü hükümet bu hesabı Tansu'dan sormazsa, biz işin peşini bırakmayız ve hükümetten hesap sorarız.

Yazarın Tüm Yazıları