On parmağında yarımşardan yüz on marifet olan insanlar

Sevgili günlük;

Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç, AKP Grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı dinlerken YİNE uyudu.

Tam bu noktada, bir insomniak olarak, Koç’la ilgili yazdığım her şeyde, hasetin de bir parça payı olduğunu itiraf ederim. Erdoğan gibi bando-mızıka makamında esip gürleyen, höykürdü mü ölüyü diriltmeye muktedir bir adamı dinlerken bile uyuyabilmek nasıl bir lükstür Allah’ım ve hani hikmetinden sual olunmaz, isyankár tondan da çalmayayım ama bu lüksten birkaç kırıntı da bizim bünyeye niye bahşetmedin?

Başka? Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile ilgili gensoru önergesi "Surda gedik açtırmam" diyen Tayyip Erdoğan’ın (Sorma, uzaydan bir Çin Seddi bir de AKP surları görünüyor!) talimatı sağolsun, tek tük firariyi saymazsan, taş gibi tekel olan AKP’nin arka çıkmasıyla 179 kabul oyuna karşılık 344 oyla YİNE reddedildi.

Unakıtan’ın kıyamazlar oğlusunun pastörize yumurtalarının reklamları da tam gaz televizyonlarda dönüyor. Adamların tuzu kuru; hani bari kutuların üzerine, "Bizim pederin üzerinde ’hafif’ şaibe var" diye biraz çekin de nal gibi Unakıtan yazma; markanın adını "civciv yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmemiş" filan koy, değil mi? Yok... Mutluyuz, gururluyuz, unumuzu akıtır, eleğimizi de def niyetine çalarız. Çiftlik bizim, yumurta bizim, loy loy loy...

PABUCUMUN MUHALİFİ TURHAN ÇÖMEZ

Gensoruda ret oyu kullanan, pabucumun muhalifi Turhan Çömez’e de mektup yazıp özel bir ricada bulunmayı düşünüyorum. Diyeceğim ki: Allah aşkına bir daha öyle Dreyfus’tu mıreyfustu, kendinize kahraman figür atıflarında bulunmayınız. Komik olmayınız. Zira komik bile değilsiniz. Şahsen, bundan böyle greyfurt olsanız, sıkıp da suyunuzu içmem. Nerde kaldı Dreyfus...

Özellikle belirtme gereği bile duymuyorum ya hadi yine belirteyim: Erdoğan ve Unakıtan ile Deniz Baykal ve Haluk Koç, YİNE bol bol birbirine çemkirdi.

Gensorunun görüşüldüğü sırada Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu’ya "İt!" diye bağırması tutanaklara giren AKP Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar, direkt çark edip "Ben it demedim, git dedim" dedi. İsmiyle müsemma ayarcı bir abimiz kendisi. Gel gör ki, bu AK Partililerin espri anlayışı biraz kıt ve üslubu fena halde geven. Akif De Ki Bey de hangi birine yetişsin canım...

Korkum odur ki sonunda g.t demedim, düt dedimlere kadar uzayacak mevzu. Hani "Biz mecbur muyuz kafamızı size ütületmeye; bizim de canımız can, patlıcan değil" tadında, aynı yavan geven tonda serzenişler düşüyor insanın zihnine. Vasatlıkla kuş gribinin müsebbibi aynı virüs olabilir mi?

Yine bu arada, Kasımpaşa kovboyu ya, Penguen dergisine açtığı davayı kaybeden Erdoğan, "Bu meselenin peşini bırakmayacağım" diyerek deve kini andı içti. (Evet günlükçüğüm, ben de Başbakan’ın peygamber triplerinde olduğunu düşünüyorum. Fakat düşünmüyor ki bu hesaba göre heykeli de dikilemez nihayetinde. Ha, zaten dikilsin mi, bence de dikilmesin, ayrı...)

Isparta Belediye Başkanı Hasan Balaman’ın (Balaman... Dalaman... Evet sevgili günlük, soyadı bende de aynı çağrışımı yapıyor! Ehe...), tepeden şaplağı yiyince birdenbire terbiyesi geliverdi ve geçen hafta "Ama onlar da benim ayağımı uf yaptı!" şeklinde dile gelirken, neden sonra gazetecilerden özür diledi.

ATIYOSSSUUUOOON TEVFİK DİKER

Vakt-i zamanın Yolsuzlukla Mücadele Derneği Kurucu Genel Başkanı, eski milletvekili Tevfik Diker, Uzan’ın partisi Genç Parti’ye Genel Başkan Yardımcısı oldu. (Hayır, ısrar etme, soyadıyla ilgili bir yorum yapmayı hepten reddediyorum!) Ve "Uzan ailesiyle ilgili soruların muhatabı ben değilim" gibi, karşılığında "Atıyosssuuuooon"dan öte hiçbir şey söylenemeyecek harikuláde bir açıklama(ma) yaptı.

Bu arada, "rüşvetin belgesi mi olur lan p.venk" dönemleri geride kaldı, rüşvetin artık adı bile yok. Adı var da kendisi yok daha doğrusu. Beyaz Enerji davasında verilen "bilirkişi" raporuna göre, bürokratların müteahhitler tarafından "kadın ikramıyla" (Tepside kadın: Kusmak istiyorum.) otelde ağırlanması, Rolex saat, gerdanlık, ziynet eşyası gibi hediyeler kabul etmesi "rüşvet sayılmaz"mış.

Hukukçular "Sanıklara ceza değil, ödül verin bari!" diye kazan kaldırmış. Tabii ki o kazan, kalktığı gibi inecektir. Bu ülkede hangi haklı isyanın bir yere vardığı görülmüş? Yarın bir gün, evet efendim, ödül de verilecektir. Rüşvetten sayılmayan türden...

Neden olmasın? Gül gibi 3.1 ton uyuşturucu yüklü Kısmetim-1 gemisi denize gömülmüş olan Nejat Daş, Karadeniz’de, pardon Akdeniz’de gemileri batmış, mağdur bir insan olduğu için, daha önce firar etmiş bir tutuklu olduğu hálde, yeniden yargılanmasında, 5 yıl 10 aylık hapis cezası, yeni TCK ve "iyi hál" nedeniyle 1 yıl 8 aya indi meselá.

Hadi geçmiş olsun, sayılı gündür, çabucak geçer. Çıkınca ona bir de cici transatlantik alınır, hoş olur...

BÖYLE HÜKÜMETE BÖYLE KADIN YAKIŞIR

"Hep siyaset hep siyaset nereye kadar?" mı diyorsun? Peki iki gözüm günlükçüm; olmazsa olmaz bir magazin geyiğiyle bağlayayım bari:

Şarkı söylüyorum hesabına tıksıran az mankenimiz vardı, soyunmasa şaşardık, şimdi de Tuğba Özay şarkıcılığa soyunuyormuş. Bunlarbir şeye soyunduğunda, laf nasıl da anlam kazanıyor, değil mi?.. On parmağında yarımşardan yüz on marifet olan hanımefendi, her şeyde olduğu gibi bunda da iddialı tabii. (Olmasa şaşardık.) İlk şarkısı bile hazırmış: Hükümet Gibi Kadın.

Böyle hükümete böyle kadın... Yakışır.

Sevgili günlük. Haklısın, bu ülkede hiçbir şey değişmiyor.

Al işte Absürdistan’da bir haftayı daha geride bıraktık. Elimizde mide ekşimemize, beyin hummamıza merhem olacak ne var? Sıfır.

Şikáyetin haklıdır; ben de aynı haltları yaşayıp durmaktan, hayat denen şeyi pranga cezası gibi çekmekten ve bunları senin üzerine kusmaktan çok sıkıldım. Sende beyaz sayfa bol da yazacak bir şey yok; heyhaaat...

Sözüm söz ama bak, yakın bir gelecekte aşık olup üzerine çişli aşk şiirleri yazmayı planlıyorum. Belki kasete de okur, kedi-eti-yedi modelinden aşk şairi olmaya soyunur, yolumuzu buluruz, ne dersin?..

Dingillik etme be sefil günlük! Sensin bayat!
Yazarın Tüm Yazıları