Olimpiyat ateşi

ÖNCE Universiade’ın ve sonra da Formula 1’in ağustos ayında spor gündemine oturacağını belirtmiştik. Medyamız ve ilgililer her zaman olduğu gibi bunların önemini tren kaçarken anladılar.

Futboldan kurtulup bu gibi çok önemli organizasyonlara geniş yer ve zaman ayırmalarına yine de çok şükür diyoruz. Ancak olayın büyüklüğünü ve yapılan organizasyonların perde gerisinin muazzam bir planlama ve hacim gerektirdiğini kimsenin söylediğine veya yazdığına rastlamadık.

Günde 30 bin kişiye yemek

Universiade gibi oyunlarda organizasyon çok önemli bir yer tutar. En hassas olanlar ise yemeklerin ve müsabakaların zamanında yapılabilmesidir. Kahvaltı da dahil olmak üzere her gün Universiade’da 30-35 bin kişiye yemek verildiğini tahmin ediyorum. Bunların bir kısmı köyde, diğer bölümü ise lunch box olarak sporculara, hakemlere, organizasyon sorumlularına ve gönüllülere değişik yerlerde dağıtıldı. Ayrıca yaklaşık 11 bin kişinin İzmir Havaalanı’na inip hemen kapanış töreninden sonra ülkelerine hiçbir problemle karşılaşmadan döndüğünü belirtirsek, ülke olarak nasıl başarılı bir organizasyon yaptığımızı anlayabiliriz. Yemek işini yapan Bilintur’dan aldığım bilgiye göre her gün yenen yumurta 15 bin adet, ekmek 20 bin. Tüketilen meyve miktarı ise 10 ton. Bunlar kolay işler değil. Dileriz organizasyon komitesi bu gibi istatistikleri hazırlayıp dağıtır ve Türkiye yapılan organizasyonun hacmini anlayabilir.

Valilikler müthiş çalıştı

Aynı durum Formula 1’de de yaşandı. Ancak bu kez yaklaşık 50 bin otomobil meraklısı İstanbul’a geldi ve havaalanından hiçbir izdiham yaşamadan ülkelerine döndü. Anımsamanız için yazıyorum; Şampiyonlar Ligi finalinde de geliş ve dönüşlerde önemli bir kargaşa yaşanmadı.

Bunların hepsi uzun zaman içinde önceden yapılan planların sonucudur. Güvenlik açısından da hem İzmir ve hem de İstanbul’da hiçbir sorun yaşanmadı. İzmir ve İstanbul Valiliği bu konuda müthiş bir çalışma yaptılar. Emeği geçen herkesi kutlarız.

Formula 1’de yarış alanına girişte ve çıkışta uzun zaman kaybedilmesi aynı Atatürk Olimpiyat Stadı’nda olduğu gibi haksız eleştiriye uğradı. Formula 1 bizim anlı şanlı futbol üstatları tarafından takip edilmediği için, eleştiri normal ölçülerde gerçekleşti. Ancak her zaman söylediğimiz gibi 80-100 bin kişi tarafından izlenen bir spor organizasyonuna Mecidiyeköy’deki evinizden çıkarak gidemezsiniz. Ayrıca sinema veya tiyatro değil, spor arenalarına onbinlerce insan geliyor. Bu gibi spor tesislerini şehir içinde tutmak ise tam bir şehircilik faciasıdır. Şehir içi trafiği saatlerce atıl kalır. En az iki veya üç saat önce yola çıkılır. İşte bunu anlayacak evrensel yapıya sahip olmayan kişiler, Atatürk Olimpiyat Stadı’nı ve Formula 1 yarış alanını eleştirir.

Dünyadaki örneklere bakın

Spor bir sevgi ve tutkudur. Bu tutkuyu büyük bir arenada onbinlerce insanla yaşamak çok daha heyecan verici bir olaydır. Yapılan tesisleri eleştirmeden önce, dünyada mevcut emsallerine bakalım ne olur.

Çok başarılı bir şekilde organize edilen Universiade ve Türkiye Formula 1 yarışından sonra Türkiye’nin gözü olimpiyata döndü. Kuşkusuz çoğumuzun içinde bir olimpiyat ateşi yanıyor. Ancak olimpiyatları almanın Universiade ve Formula 1’i almak kadar kolay olmadığını bilmeliyiz.

Ciddi çalışmak gerek

Bunun için ciddi bir çalışma gerekli. İstanbul Ticaret Odası Başkanı’nın heyecanına katılıyorum, sözlerini destekliyorum. Bu müthiş ilginin sözde kalmaması gerekir. Biraz da bilgi sahibi olmak şarttır. Doğru bilgilere ulaşmadan yanlış beyanlar vermek kişilerin inandırıcılığına kuşku düşürür.

Formula 1, yarış pisti olarak 300 milyon dolara mal oldu. Tabii belediyenin çalışmaları ve yeni yapılacak ağaçlandırma hariç. Atatürk Olimpiyat Stadı kredi kullanıldığı için 140 milyon dolara inşa edildi. Yani yapılan yollar ve park düzenlemesi hariç, İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’nun toplam harcaması ise 324 milyon dolar. Bunun yüzde 90’ı yani 290 milyon dolar spor tesislerine harcandı. Ayrıca yüzde 5 de ülkemizde yapılan spor organizasyonlarına ve olimpiyatlara gidecek sporculara ve federasyonlara destek olarak kullanıldı. Bu kaynak ciddi bir yapılanma getirdi. Belediye ve devlet zaten bu organizasyonun içinde. Şimdi İstanbul Ticaret Odası gibi özel kurumları bekliyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları