Okurla dertleşme: Ne yapsam acaba

GEÇEN hafta içinde okurlardan gelen mektupların çoğu, salı günü yayımlanan Spor Gazetesi’nde yer alan bir harita ile ilgiliydi.

İnternetten indirilen ve en önemli basketbol etkinliklerinden biri olan ULEB Kupası ile ilgili olarak hazırlanan haberde yer alan haritada Türkiye’nin doğu bölümü yoktu. Salı sabahından başlayarak gelmeye başlayan mesajlar, duyulan rahatsızlığı yansıtıyordu. Tahminen 200 kadar mesaj geldi bana. Hepsini tek tek okudum, bazılarına cevap yazdım.Zaten olayın bir hata olduğu da daha önce okurlarla paylaşıldı; o nedenle şimdi amaç, bu konuya açıklık kazandırmak değil, biraz, sizden, okurlardan söz etmek.Dedim ya 200 civarında mesaj geldi diye... Bunlardan önemli bölümünde, yapılanın bir hata olduğuna değiniliyor ve soruluyordu: "Bu hatayı nasıl yaparsınız." Yapılmaması lazım tabii ama, hata yapılır. Hatanın tekrarlanmaması için önlemler alınır.Kalan mesajların bir bölümünde, bunun bir hata değil, kasıtlı bir eylem olduğu iddia ediliyor, bir bölümünde ise bunun da ötesine geçilerek, kasıtlı bir eylem içinde olduğuna inandıkları Hürriyet’e, Hürriyet çalışanlarına toptan küfür ediliyordu. Bu mesajlara da yanıt verdim; küfürlü mesajları gönderenlere iade ettim, Küfür edenlerin sayısı da az değildi.Bu tür mesajlar, tartışma kültürümüz ve tartışma kalitemiz ile ilgili olarak üzücü ipuçları veriyor. Hata olduğu tartışmasız belli bir durumdan vazife çıkartıp, bunun üzerine komplo teorileri kurup, eleştiriyi küfürle ifade etmek kabul edilebilir ilişki kurma şekli olamaz. Bir görüş ayrılığından söz edilemeyecek böyle bir durumda bile küfür ile eleştiri, hakaret ile tartışma ayrımı kayboluyorsa vay halimize.Bir de... Herkese bir sorum var: Çok bariz bir gazetecilik sorunu varsa, ama okurlardan bu konuda pek bir tepki gelmiyorsa okur temsilcisi ne yapmalı?Kuşkusuz kendi kendine harekete geçme yetkisi var okur temsilcisinin. Ama temsilci okurun tepkisi olmayan bir konuda değerlendirme yaparsa, kendi adına mı, okur adına mı harekete geçmiş olur? Bu köşe okur temsilcisinin ego tatmin yeri değil.Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün geçen cumartesi günü aktardığı Hürriyet içi tartışmalara okurdan pek katkı gelmemesi bunun örneklerinden biri.Kadın ve çocukla ilgili haberlerde bazen rastlanan özensizliklere okurlar genellikle duyarsız kalıyor. Gazete içindeki tartışma gruplarında ise, Hürriyet’te böyle bir haber yayımlandığında anında ateşli bir tartışma başlıyor.Geçen hafta atılan iki başlık benzer şekilde ele alındı örneğin.Biri Akdeniz Üniversitesi’ndeki olayların nedenine ilişkin "kız meselesi" tartışmasıydı ki, bunu Ertuğrul Özkök diğer boyutlarını da değerlendirerek aktardı. Diğeri ise, onun değinmediği cuma günkü Hürriyet’te yer alan "Açık göbekli sanık" başlıklı haberdi. Polislikten atılan Güniz Akkuş ile ilgili habere seçilen başlık buydu. Bir kadın polis ile ilgili davada, konu ile ilgisi olmayan açık göbeğin sanığı nitelemek için kullanılması yanlıştı. Bu da aynı "kız meselesi" başlığı gibi cinsel açıdan ayrımcıydı.Bu iki haberle ilgili çok ciddi iç tartışmalar yaşandı. Bunu size aktarmamın nedeni, Hürriyet içindeki canlı diyalog ortamını paylaşmak. Okurlardan ayrımcılık konusunda bir mesaj yağmuru yaşanmıyor olsa da, bu tartışmalar Hürriyet’i haber dilinde ayrımcılığı en aza indiren gazetelerden biri haline getiriyor.Bunu bilmenizi istedim.Bir de cevabını bilsem de, soruma sizlerden yanıt bekliyorum... Sizin ilgilenmediğiniz ama bence ilgilenmeniz gereken konularda ne yapsam acaba?O stat, bu stat, hangi stat7 Nisan’da Hürriyet’te "O stada muhalifim" başlıklı bir haber yayımlandı.Muhalif olan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, muhalif olunan Beşiktaş İnönü Stadyumu’nun yerine yenisinin yapılması... Daha doğrusu, Beşiktaş yönetiminin dillendirdiği ama henüz somut proje aşamasına gelmeyen İnönü’nün büyütülmesi projesi.Sorunumuz kimin neye neden muhalif olduğu değil. Haberde hepsi var.Sorunumuz kullanılan fotoğraf.Fotoğraftaki İnönü bugünün İnönü’sü değil çünkü; en az 6-7 yıl öncesinin fotoğrafı. Gazhane tarafındaki tribünler bir garip çelik çatı ile kapatıldı ve İnönü’nün mimari özelliği zaten kayboldu. Reklam tabelalarındaki şirketler ise çoktan isim değiştirdi. Yani yoklar.Bunlar normalde önemli olmayabilir ama haber İstanbul’un görünümünü etkileyecek bir mimari proje ile ilgili olduğuna göre, Hürriyet okurları, haberde stadın mimarisindeki değişiklikleri yansıtan en son fotoğrafını görmeliydi kuşkusuz.Belli ki atlanmış bu ayrıntılar.Kargalı haberHAFTA içinde Hürriyet’te yayımlanan bir haber başka hiçbir gazetede yoktu: "Kargayı asfalta yapıştırdılar" Haber ’Kocaeli’nin Gölcük İlçesi Kavaklı Mahallesi sahil kesiminde asfalt yol üzerinde uçamayan kargaya yardım etmek isteyen vatandaşlar, karganın ayaklarına ve kanatlarına çok miktarda deri ürünlerini yapıştırmada kullanılan bir yapıştırıcı sürüldüğünü fark ettiler’ cümlesi ile başlıyordu. Kalan ayrıntıların şimdi pek önemi yok.Nereden bakılırsa bakılsın dehşet verici bir haber. İnsani duyarlılığın, zahiri siyasi duyarlılık kadar öne çıkmadığı günlerde, bu habere bir tek Hürriyet’in fotoğrafıyla birlikte yer vermesi, ayrımcı dilin ortadan kaldırılması konusunda süren Hürriyet içi canlı tartışmalar ardından bir artı daha.
Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları