Oktay Ekşi: Kaçınılmaz görev...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

SEN misin ‘‘KHK konusunda yazılmadık şey kalmadı’’ diyen? Daha üzerinden bir gün geçmeden bu defa Milli Güvenlik Kurulu'nun dün yayınladığı Bildiri nedeniyle ister istemez o konuya döndük...

Milli Güvenlik Kurulu Bildirisi'nin bizi ilgilendiren kısmı, hayli ilginç:

‘‘(....) Bilhassa bu mücadelede devletin demokratik ve laik yapısını yıkmayı, ülke bütünlüğünü bozmayı hedef alan, irticai, yıkıcı ve bölücü akımların kamu kurum ve kuruluşlarına sızmasını önleyecek ve bu faaliyete karışmış olan kamu görevlilerinin de süratle ayıklanmasını sağlayacak her türlü düzenlemenin ivedilikle yapılması hususunda tam bir görüş birliğine varılmıştır’’ deniyor.

İlginç çünkü ‘‘(....) Kamu görevlilerinin de süratle ayıklanmasını sağlayacak her türlü düzenlemenin ivedilikle yapılması hususunda tam bir görüş birliğine varılmıştır’’ ifadesi bir bakıma Sayın Cumhurbaşkanı'na ‘‘Bu konuda hükümet yeni bir kanun hükmünde kararname getirirse artık ona karşı çıkmayınız’’ der gibidir.

O zaman da ‘‘Bu konunun kanun hükmünde kararname ile değil ancak yasa ile düzenlenebileceği’’ görüşünde ısrar eden hatta bu yüzden derin bir kriz doğmasını bile göze alan Cumhurbaşkanı, bu ifadeye nasıl evet diyebilir sorusu akla geliyor.

Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde öğrenebiliriz. Çünkü hükümetin alacağı kararlar ve uygulamalar her şeyi gün ışığına çıkartır.

Bir de, hükümetin sorunu yeni bir yasa tasarısıyla çözme kararı -gerçekçi olmasa da- bildiriyle desteklenmektedir diyebiliriz.

Ama bize kalırsa ‘‘her türlü düzenleme’’ ifadesi daha çok pratik önlemler anlamına gelmektedir.

Daha önce de bu sütunda kaç defa yazdık:

Kamu hizmetine giren insan hangi ülkede olursa olsun, devletin düzenine, anayasal rejime karşı eylem yapamaz. Yaparsa bedelini ödemesi gerekir.

Ne var ki 1983 seçimlerinden sonra kurulan hükümetlerin hiçbiri bu görevi yapmış değildir. Zaten 1990'lı yıllarda Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu ile 28 Şubat kararları zoruyla teşkil edilen Başbakanlık Takip Kurulu bu ihmali telafi etme zorunluluğunun ürünüdür.

Bildirideki ‘‘her türlü düzenleme’’ belki de, tüm kamu personelini yeni bir güvenlik soruşturması süzgecinden geçirmeyi öngörmektedir.

Keza ilçe ve illerde kurulan ama bir kısmının iş yapmadığı bilinen Takip Kurullarının bugüne kadar ürettiği raporlar aynı şekilde ‘‘her türlü düzenleme’’ kapsamında işleme konulursa, bu sürpriz sayılmamalıdır.

Bir gerçeğin görülmesinde yarar var:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisini korumak zorunda. Bunun gerektirdiği önlemleri o yüzden alacak. Önemli olan bu önlemlerin hem hukuka uygun, hem de tehdit unsurlarını bünyeden kazıyıp atacak kadar etkili olmasıdır. Bu sonuca hangi yoldan gideceği hükümetin işidir.

Yazarın Tüm Yazıları