Neler gördü tarih...

‘‘Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, 14 Aralık 2003'te, gizlendiği delikte, ABD askerlerince, saçı başı birbirine karışmış durumda yakalandı.’’

Böyle dandik bir ifadeyle olmasa da tarih kitapları bunu yazacak.

Sahi tarih kitapları ne alemde acaba?

Ders kitaplarından bahsediyorum... Hálá Otlukbeli'nde mi?

Oysa kimsenin boş durduğu yok, habire tarihe malzeme çıkarıp duruyor devletler. Özellikle ABD... Karınca gibi maşallah.

Gerçi bilmiyorum üzerinden kaç yıl geçmesi gerekiyor bu hadisenin tarih kitaplarına girmesi için ama artık epey kalınlaşmış olması lazım.

Aslında öğrenci açısından bakarsanız adaletsizlik tabii. Gittikçe bilmem kaç cilt mi olacak bu kitaplar? ABD'nin bunu da gözönüne alması lazım. İnsaf yani. Otursun biraz oturduğu yerde.

Neyse konuyu saptırmayayım.

Diyeceğim bugünler tarihi günler. Şimdi oracıkta tarih yazılırken, benim de buracıkta bir köşem varken, bu konudan iki satır olsun laf etmezsem, tarih değilse de torunum torbam yargılamaz mı beni?

‘‘O günlerin gazetelerini bulduk, dünya Saddam'la çalkalanırken sen g-string don muhabbeti yapmışsın’’ demezler mi?

Sırf bu sebepten Saddam olayına gireceğim. Don muhabbetini ise, ‘‘Hayata dair ciddi yazılar’’ yazanlara bırakıyorum. Onlar devam etsinler.

*

Saddam'ın yakalanacağını anlayınca intihar etmesi gerektiğini savunanlar var. Onuru kurtulurmuş böylece.

Önce şunu söyleyeyim, hiçbir diktatörden yana değilim. Ama onur konusunda değişik düşünüyorum. Esas onurluluk başına geleceklerden korkmamak değil midir Saddam gibi biri için? Nitekim hiç ‘‘Acıyın bana’’ bakışı falan görmedik gözlerinde.

‘‘Fare gibi’’ yakıştırmalarına da katılmıyorum. Kendi açısından en akıllıca işi yapmış o delikte saklanmakla. Ne yani, vızır vızır aranırken, saklanmak için şanına yaraşır 5+2 daire mi arayacaktı emlakçı emlakçı gezip?

Kabul edelim ki Saddam zeki biri. Belki de ‘‘Nasıl olsa artık paçayı kurtaramam, bari öldükten sonra kahraman olayım’’ diye düşünüyordur. Yani ABD kendisini astığı an kahraman olacağını biliyordur. Niye intihar etsin o zaman?

Saçı sakalı bile bilhassa koyvermiş olabilir. Bakın birçok kişi acımaya başladı. Acımanın arkası korumak, savunmaktır. ABD dünyaya dağıttığı o görüntülerle kendi halkını istediği yönde etkilemiş olabilir, ama bu taraflardaki insanların hamuru farklı. Ters tepti nitekim. Kendi kazdığı kuyuya düştü ABD.

Zaten kim haklı kim haksız o da tam belli değil. Kimyasal silah falan da çıkmadı ortaya.

Belki de bu yakalama filmin sonu değildir, ne bileceğiz.

Ne diyordu Mustafa Sandal?

‘‘Tarih 'bitti' yazana kadar.’’

Daha çok var tarihin bitmesine. Neler gördü bu tarih...

MIŞ-MUŞ

Türkiye'de okuma yazma bilmeyen 7 milyon kişiden 6 milyonu kadınmış.

Kadın kısmı okumaz yazmaz ama konuşmayla idare eder durumu evvel Allah.

Saddam'a düzenlenen operasyonla ilgili her yeni bilgi eskisiyle çelişiyormuş.

Tarihte değil ‘‘Şehir efsaneleri’’nde yerini alacak bu gidişle.

Denktaş, ‘‘Uzlaşmaz lafı benim için şereftir’’ demiş.

Yakında madalyalardan görünmez hale gelecek.

Pilotlara ‘‘Gezegeni UFO sanmayın’’ dersi verilecekmiş.

Darısı elinde taşla bekleyen köylümüzün başına.

İçecekler de şişmanlatıyormuş.

Son kale de düştü.

Birinci eşini yaralayan, ikinciyi öldüren İngiliz kadın, üçüncü eşini öldürürken yakalanmış.

Bilimadamları, ‘‘Erkek nesli tükenecek’’ diyorlar ya, kadıncağız bilime katkıda bulunuyor, ne yapsın.

ABD'de bir internet sitesinin yaptığı araştırmaya göre ideal kadın ve erkek flörtten hoşlanıyormuş.

Çok şükür, memleketimizde ortalık ideal kadınla erkekten geçilmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları