Ne yapmalı?

Brunei Sultanlığı’nda yaşayan kadınlar aldatan kocalarının kırbaçlanması gerektiğini düşünüyormuş. Ne hoş.

Haberin Devamı

Tabii kadın dediğin enteresan varlık, bir süre sonra adam affedilir; aşktı, sevgiydi, henüz tükenmemişse bir orta yol bulunur da esas “öteki kadın”a olan haset, kin, kötülük yapma, ümük sıkma, mutsuz etme arzusu nasıl geçecek, esas onu ne yapmalı, Brunei’li kadınlara bir de onu sormalı.
? Ek yerleri görünen takma saçları ne yapmalı? Kadın önümde yürüyor, uzaktan nefis Rapunzel, azıcık yaklaşıyorum, enseden ek yerlerini görüyorum, vay ki ne vay.
Sevgili sentetik lepiska sahibi kadınlar; kısa saçlı daha güzelsiniz.
Vallahi güzelsiniz, billahi güzelsiniz.
? Beren Saat’in kaşlarını ne yapmalı? Rüyamda Beren’i bir sandalyeye bağlıyorum ve o kaşları bir bir yoluyorum.
Beren’ciğim bak ben güzel kaş alırım. Lisedeyken bütün sınıfı elimden geçirdim. Gel bana, bir sıra alıvereyim. Haydi canım. Haydi gülüm.
Bir de lütfen dudaklarını büzme sürekli, istirham ediyorum.
? Dizilerden lafı açmışken, bu yavaşlık meselesini ne yapmalı? ılerlemiyor konu arkadaş! 20 dakika bekliyorum, bitmiyor diyalog. Çıldıracağım.
? Peki kadraj sorununu ne yapmalı? Açıyorum dizilerden herhangi birini, ekranımda sürekli kocaman bir kafa! Sevgili yönetmenlerimize sesleniyorum, evimde kelle görmekten çok sıkıldım. Oyuncularımızı şöyle azıcık omuzdan alıverin ayol! Hem azıcık derinlik görelim, mekan görelim. O kadar masraf yapıyorsunuz, teee nerelere gidiyorsunuz, sonra kadrajı kelle ile sınırlıyorsunuz. Gerek var mı adamı gözeneklerine kadar görmeye? Mesela Nejat ışler’in yüzündeki detayları Berrak’tan daha iyi biliyorum, eminim...
? Bülent Ersoy’un giderek bir büste benzemesi konusunu ne yapmalı? Doğal makyajla nasıl görünürdü çok merak ediyorum. Korkmasam gidip kendim boyayacağım. Kim bilir, belki de bugüne kadar kimsenin soramadığını sorar, on numara bir röportaj da yaparım!
Fakat tarafıma kükremesini hiç istemem. Aah, ah... Belki bir gün...
? Madem Popstar Alaturka konusuna da girdik, sevgili Gülben Ergen, saçının rengi bozulmuş. Lütfen kuaförünle konuş. Sevgiler.

Esas şimdi kış geldi!

Haberin Devamı

Eğer saçına başına sinir oluyorsan,
Longtable’dan Otto Sofyalı’ya uzanan çeşitlilikte gece tozmaları yerine evinde tatlı tatlı uyumayı düşünüyorsan,
Love Actually, Holiday gibi romantik komedileri 58’inci defa da olsa tekrar seyretme arzusu hissediyorsan,
Topuklu ayakkabı giymeye, süslenmeye üşeniyorsan,
Hafif bir pus, duman kokusu alıyorsan, buna canını sıkıyorsan,
Ve...
Saatini bir saat geri alıyorsan,
ışte o zaman kış gelmiştir derim ben!
Evet, pazar günü itibariyle benim için yılın en kabus zamanı başlıyor.
Kısa bir süre sonra saat 3 dedin mi hava kararacak, herkesin suratından düşen bin parça olacak! Hele ben...
Eyvah ki ne eyvah. Nasıl bir bünyeyse, fotosentez yapıyor mübarek. Geceleri kapatıyor kendini.
Kış depresyonu yazısını da erken yazmışım, esas şimdiymiş vakti.
Diyorum ki yaz saati uygulamasında saatlerimizi ileri alalım, kış saatine geçince daha da ileri alalım! Nasıl ama? Ne akıllıyım, hah haaay!
¡¡¡
Efendim, güneş ışığının azlığı, D vitamini eksikliğinden tutun hormon salgılarında düzensizliğe, kilo artışından ruh hali dalgalanmalarına şu hassas vücudumuza pek çok zarar veriyor.
Üstelik ofislere neredeyse gün henüz ışırken giriyor, hava kararınca çıkıyoruz. Aydınlığı kaçırıyoruz.
Boşuna demiyorum, hapı yutmuşuz!
Yaz biterken yazmıştım, eğer saçını kestirmeye ya da boyamaya niyetleniyorsan olay tamamdır! Depresif haller kapıyı çalmaktadır!
Zaten önce saç batar. Sonra üstün başın batar, teninin rengi batar...
Durduk yere sinir sahibi bir insana dönersin.
Yol yakınken engelleyeceksin! Evet efem, altın formülü veriyorum.
Mümkün olduğu kadar açık havada spor yapacaksın. Ancak öldürücü soğuk ve yağmur-çamur olursa kendini spor salonuna tıkacaksın.
Öğle tatillerinde sarıp sarmalanıp iki dakika dışarı çıkacaksın.
Ve bol bol Habitus okuyacak, pamuk gibi bir insan olacaksın!

Yazarın Tüm Yazıları