Muhtıra faturası

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

İktidarın askeri ve sivil kanatları arasında patlak veren kavga mali piyasalarda endişeli bekleyişe yol açtı. Borsa düştü, faiz yükseldi...

Peki askeri ortağı tasfiye etmeye uğraşırken muhtıra kadar sert yanıt alan hükümetin geleceği var mı? Ufukta erken seçim mi gözüküyor? Seçim ekonomisi vatandaşın cebini nasıl etkiler?

Bu soruları cumartesi gecesi NTV'de yayınlanan ve Nuri Çolakoğlu'nun yönettiği Enine-Boyuna programında Ekonomi Bakanı Işın Çelebi'ye yönelttik.

Çelebi, mali piyasalardaki tedirginliğin bu hafta da sürmesi yönündeki beklentisini saklamadı. Seçime hiç sıcak bakmadığını ortaya koydu:

- Enflasyonla ilgili son derece ciddi kararlar aldık. Hasta ameliyat masasında yatıyor. Ameliyatın tamamlanması lazım. Yakın gelecekte seçim, istikrar programı uygulanması şansını ortadan kaldırır.

***

Bakan Işın Çelebi'ye göre enflasyonla mücadelede ilk sonuçlar mart ayında alınacak. Örneğin Çelebi'nin Migros ve Beğendik gibi büyük mağazalardan topladığı rakamlar umut veriyor. Geçen aylarda yüzde 5-10 arasında yükseliş gösteren fiyatlardaki artış mart ayında yüzde 1'in altında kaldı.

1998'in ilk üç aylık dönemine ilişkin hedeflerin tutturulduğunu anlatan Çelebi yılın ikinci çeyreğine ışık tuttu:

- Geçen yıl ikinci üç ayda fiyat artış hızı yüzde 18'i bulmuş. Bu yıl yüzde 10'u geçmemesine çalışacağız. Yine ilk üç ayda faiz hariç 350 trilyonu bulan bütçe fazlası ikinci çeyrekte 500 trilyona yükselecek. Hazine'ye 3 katrilyon dolayında iç borcun yeterli olacağını düşünüyoruz.

Çelebi ve DPT yönetiminin yılın ikinci üç ayına ilişkin hedefleri 25 Mart tarihli Yüksek Planlama Kurulu'nda tartışılacak. Onaylanırsa Başbakan Mesut Yılmaz tarafından kamuoyuna açıklanacak.

***

Petrol fiyatlarındaki düşüş, hükümetin ekonomi politikası açısından doping etkisi yaratıyor. Çelebi, geçen hafta kendisini ziyaret eden Irak Dışışleri Bakanlığı Müsteşarı'nın sürpriz petrol önerisini aktarıyor:

- Tankerle taşınan petrolde fiyatı 2.5 dolara kadar indirdiler. Ay sonunda teknik bir ekibi Irak'a göndereceğiz. Ardından ben gideceğim.

***

İki saat süren TV programında Bakan Çelebi ile iş dünyası temsilcisi İsak Alaton arasında ilginç bir diyalog süreci yaşandı. Çelebi ve Alaton ekonomiyi Ankara'nın batırdığı konusunda görüş birliğine vardılar. Çelebi düzeltmek için süre istedi, Alaton sabırsızlığını gizlemedi.

Her türlü ekonomik melanetin sorumlusu sıfatıyla Ankara'yı taşlamak son birkaç yıldır pek moda... Ama kimse Ankara'nın borç denizinde yüzmesinde İstanbul sermayesinin payını düşünmüyor.

İstanbul, Ankara'ya vergi ödedi mi? İstanbul çalıştırdığı işçinin sigorta primini yatırdı mı? İstanbul en ufak kriz emaresinde dövizini bavuluna tıkıp İsviçre'ye tüymedi mi? Haydi bırakın bunları... Daha önemlisi Ankara'yı hep İstanbul seçmedi mi?

***

Özetle Türkiye ekonomisi bu yıl da batmayacak!

Şaka bir yana ufukta döviz krizi gibi büyük tuzaklar da gözükmüyor.

Zaten tarihte büyük krizler kişilerden bağımsızdır. Örneğin, Türkiye 1994 krizini yaşamak zorundaydı. Hatta 28 Şubat sürecinde asker ve sivil hesaplaşması da kaçınılmazdı. Ama merkez sağa gönül verenlerin yanıtlaması gereken kritik soru belli:

- Tansu Çiller'in foyası 1994 krizinde ortaya çıktı. Peki 20 Mart muhtırasına yol açan gerilimde Mesut Yılmaz'ın sorumluluğu ne orandadır, kriz yönetimini becerebildi mi?

Uzun uzun düşünmek zamanıdır.













Yazarın Tüm Yazıları