Muhabir Necati, kızı için ne yazardı acaba

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Genç Cumhuriyet'in daha ilk aylarıydı. 1923 seçimlerinde oluşan yeni Meclis'te toplanan Halk Fıkrası Grubu'nda hararetli bir tartışma yaşandı.

Tokat Milletvekili Emin Bey ve 51 arkadaşı, hayat pahalılığı gerekçesiyle maaşlarına 100 lira zam istedi.

Ancak maaş zammına karşı çıkanlar da vardı.

Tartışma büyüdü, zam isteyenler muhaliflere, ‘‘İstemiyorsanız, artış sizlerin maaşlarınıza uygulanmasın’’ diye rest çekti. Bu rest, ‘‘Razıyız, şerefli ile şerefsizler ayrılır’’ yanıtıyla görüldü.

Kozan Milletvekili Ali Saib kürsüye çıktı, ‘‘Yetişmiyor, zammı fazla görenler dairelerine bağışlasınlar’’ diye kestirip attı.

Kamuoyu, 20 Ocak 1924 tarihli bu ilginç tartışmayı ertesi günkü Vakit Gazetesi'nde Ankara muhabiri Necati'nin kaleminden öğrendi. Haberde milletvekili Ali Saib'in fotoğrafı da vardı.

***

O yılları Cumhuriyet Gazetesi'nde yazan Mustafa Baydar'dan Hikmet Çetinkaya'nın aktardığına göre, Necati Bey maaş zammını şu satırlarla eleştirdi: ‘‘200 lira memleketin durumuna göre oldukça mühim bir paradır. Mebuslar (milletvekilleri) adaylıklarını koyarken maaşın 200 lira olduğunu biliyorlardı. Şimdi kendilerine tevdi edilen bütçeyi kendi menfaatlerine göre kullanmak istemeleri doğru değildir.’’

Bu satırlar Vakit Gazetesi'nde fotoğrafı yayınlanan Ali Saib'i çileden çıkartmaya yetti. 22 Ocak günü Kozan Milletvekili Meclis koridorunda rastladığı gazeteciye ‘‘Necati sen misin?’’ diye sordu. Kimlik tespitinin ardından arkadaşlarıyla birlikte gazeteciyi dövdü.

***

Bu ilginç öykünün gerisini Toplumsal Tarih Dergisi'nin mayıs sayısında Hasan Türker imzasıyla çıkan makaleden izleyelim:

‘‘Muhabir Necati Bey'in Ali Saib tarafından dövülmesinden sonra Ankara'daki İstanbul gazeteleri muhabirleri Vatan, Tanin, Vakit, Tevhid-i Efkar, Akşam, İkdam ve İleri gazetelerine gönderdikleri telgraflarda saldırıyı şahsi değil, basına yönelik bir tecavüz olarak gördüklerini ve bu nedenle de üç gün süreyle Ankara'dan İstanbul'a haber göndermeme kararını aldıklarını açıklayarak protestoda bulundular.’’

Muhabir Necati'yi döverek hırsını alamayan Kozan Milletvekili Ali Saib, ertesi gün Tanin Gazetesi'nde bombayı patlattı:

- Daha göstereceğim. Düello hakkını temin edeceğim. Bu hususta teklif-i kanunide (yasa önerisi) bulunacağım...

28 Ocak günü düello usulünün kabul edilmesi için yasa önerisi veren Ali Saib, Genel Kurul kürsüsünden tehdit yağdırdı:

- ...Bunun sonu anarşidir, ihtilaldir. Çünkü şerefle oynanınca bugün tokattır, yarın silahtır efendiler...

Meclis muhabirlerini düelloda öldürmek için harekete geçen asabi milletvekilinin kanun teklifi komisyona sevk edildi ve tarihin arşivinde unutuldu.

***

Sonra soyadı kanunu çıktı. Meclis'te gazeteci döven milletvekili Ali Süab kendisine Ursavaş soyadını uygun gördü.

Muhabir Necati ise Çiller soyadını aldı. Aradan yıllar geçti, kızı Tansu Çiller üniversiteden arkadaşı Özer Uçuran'la evlendi.

Muhabir Necati'nin kızı büyüdü profesör, başbakan ve çok zengin oldu.

Necati Çiller'in dayak yediği Meclis bu servetin kaynağını araştırdı. Damat Bey'in Meclis'i sahte evrakla aldatmak istediği anlaşıldı.

Acaba Necati Bey yaşasaydı eski başbakanla ilgili bu haberi nasıl yazardı. Dayaktan, hatta kurşundan yılar mıydı?













Yazarın Tüm Yazıları