Paylaş
Bir sabah kalkıyoruz, bakıyoruz ki, aaa, Ulus’ta Birinci ve İkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi binaları yok. Tarihle özdeşleşen Meclis binaları.
Bir sabah kalkıyoruz, bakıyoruz ki, aaa, Hipodrom alanında buldozerler, vinçler, greyderler. Tarihi hipodrom hallaç pamuğu gibi atılıyor.
Bir sabah kalkıyoruz, bakıyoruz ki, Gençlik Parkı kazma, kürek yerle bir. Başkentin tarihine tanıklık eden, kim bilir kaç kuşak insanı barındıran park.
O bölgenin içinde yer alan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası, Ulus ve çevresinde Milli Mücadele’den geriye kalan hangi bina varsa, hatta çok uzun yıllar balolara, resmi davetlere ev sahipliği yapmış Ankara Palas bir sabah kalktığımızda...
O tarihin tamamı tehdit altında.
AFET RİSKİ
Yasanın adı biraz karışık. “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi” yasası.
Türkiye deprem bölgesi. Pek çok yer deprem riski altında. Bu riski önlemek, o alanları depreme dayanıklı hale getirmek amacıyla risk altında bulunan alanları dönüştürmek gerek. Bu hafta TBMM’de görüşülmesi beklenen yasa deprem riski taşıyan alanların dönüştürülmesine ilişkin kuralları belirliyor. Yasanın gerekçesinde böyle yazıyor.
Bu haklı ve zorunlu bir yasa. Hiç tereddüt yok. Tereddüt şurada. Bu yasanın bir yerine, başka yasalarda zaman zaman yapıldığı gibi, ilgisiz birkaç madde sıkıştırılıyor. Bakın, hiç ilgisi yok:
Atatürk’ün Doğumunun Yüzüncü Yılının Kutlanması, Atatürk Kültür Merkezi Kurulması, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yasalarının bazı maddeleri afet riski yasasına eklenen birkaç madde ile kaldırılıyor.
YENİ ULUS
Kaldırınca ne oluyor?
Atatürk Heykeli, Birinci ve İkinci Meclis Binaları, Ankara Palas, kısaca Ulus’u tarihte Ulus yapan binalar ve alanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devrediliyor.
Ne alaka? Şu alaka. Bu alanlar bu bakanlığa bağlanıyor, bu alanlarda her türlü plan, proje, kamulaştırma bu bakanlığın yetkisine veriliyor.
Bir sabah kalkıyoruz, bakıyoruz ki, Çevre Bakanlığı yeni Ulus projesi için tarihi Ulus’a kazma kürek girmiş.
Neden? Ne de olsa, deprem riski var, o risk alanlarını dönüştürmek için.
GÖK’ÜN İTİRAZI
Yasa bugün, yarın Meclis’te görüşülecek. CHP milletvekili Levent Gök yasaya itiraz ediyor, mantıklı bir gerekçe gösteriyor:
“Bayındırlık Bakanlığı Deprem İşleri Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre, Ankara merkezli bir deprem hiç yaşanmamıştır. Deprem riski taşımayan Ankara’nın en önemli alanlarından birinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı insafına terk edilmesinin hiçbir dayanağı yoktur.”
Deprem riski yok, ama biz yine de dönüştürelim. Türkiye’nin bunca bölgesi deprem riski altında, orada henüz dönüşüm yok, ancak risk altında olmayan bir bölgede dönüşüm var.
CHP’li Gök devam ediyor:
“Ankaralılar günün birinde Ulus’ta tarihi binalar yerine TOKİ konutlarını görebilirler. Ankara’nın tarihi, kültürü, milli mücadele anıları, sanat yapıtları tehdit altındadır. AKP yasaların arasına gizlediği maddelerle Atatürk’ün izlerini de silmeyi amaçlıyor.”
Bütün bu alan tam 150 hektar. Levent Gök haklı, TOKİ iyi iş yapar bu alanda. Milli Mücadele Tarihini TOKİ’ye dönüştür, rövanşta bir adım daha ilerle.
AKP medyasına güvenirim ben
İLERİ demokrasinin şanlı savunucuları, şaşmaz bekçileri, hak, hukuk, adaletten dirhem ödün vermeyen yılmaz kalemler, cümle alem biliyor ki, AKP şemsiyesi altında toplanmış bulunuyor.
O nedenle ben hemen her gün AKP medyasına bakıyorum, orada şu başlıktaki haberleri arıyorum:
Uludere’de 34 insanımızın öldürülmesi, Deniz Feneri davası, Van Depreminden bu yana geçen beş ayda Van’da elde edilen sonuçlar, Erbakan Ailesinin kayıp trilyon kapışması, ILO’daki kara liste, Türkiye’nin iş kazalarında dünyada ikinci, Avrupa’da birinci olması, Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisi, ama kişi başına düşen gelirde dünyada 59. gelmesi, ihracat rekoru yanında ithalat rekoru, rektör atamalarında YÖK maceraları, bazı AKP belediyelerinde yolsuzluk iddiaları.
Ve daha şu anda akla gelmeyen pek çok haber, o haberlerin devamını arıyorum, bulamıyorum, üzülüyorum. AKP medyası bu haberleri yazmıyor, mutlaka bir bildiği vardır, onun için yazmıyor.
Yine de, o medya bir başkadır. Haktan, adaletten, doğruluktan ayrılmaz onlar. İnsanları yargısız infaz etmez, savcılardan önce davranıp masum insanların kapısını çalmaz. İktidarın nimetlerinden yararlanmaz.
AKP medyasına güvenirim ben.
Paylaş