Mevsimlerin çivisi

YAZ buralarda dehşet kavurucu ve feláket susuz; oralarda ise tam tersine, müthiş dondurucu ve áfet sulak geçiyor ya, aklıma anneannemin "mevsimlerin çivisi çıktı" láfı geldi.

Demek ki rahmet istemiş, nur içinde yansın.

* * *

EVET, ilk çocukluğumdan itibaren onun ağzından hep yukarıdaki cümleyi işittim.

Diyelim ki, ez kázá hava erken serinledi ve de Ekim ortalarından itibaren "Şakir Zümre" sobayı yakmak ihtiyacı hasıl oldu.

Anneannecik derhal, "ah ah, nerede o eski sonbaharlar! Biz şimdilerde, elimizde yelpaze, açık faytonla Çamlıca mesiresine giderdik" diye yakınırdı.

Yahut aksine, ılımlı bir Şubat mı yaşıyoruz. Bu defa da, "nakıslara düşmeyen Kánûn -i Sáni mi vákiymiş? Haliç buz tutardı da, Istaranca balkanından kurt inerdi" derdi.

Sonra da aynı "Rabb’ım hayır eyleye, mevsimlerin çivisi çıktı" sözünü eklerdi.

* * *

EH, bu takdirde çok doğal olarak şu sonuca varmam gerekir:

Demek ki, "ekolojist" tanımlı çevrecilerin ve "klimatolog" sıfatlı mevsimbilimcilerin istatistik grafiklere, uydu fotoğraflara, buzul kazılara dayandırarak anneannemden sonsuz defa daha "álimáne" (!) biçimde çaldığı alarm zillerini ben en az yarım yüzyıldan beri işitiyorum.

Başka bir deyişle, aynı anneannenin son tahlilde kendi ampirik yöntemini kullanarak geliştirdiği "mevsimlerin çivisinin çıktığı"na dair "teori" (!) pek bir eskilere uzanıyor.

Bırakın onu, örneğin Evliya Çelebi’nin Tuna boyuna veya Doğu Anadolu’ya ilişkin "meteorolojik gözlemleri" okuduğumuzda, onlar ne bugünle, ne de dünle benzeşir.

Dolayısıyla da, "anormallik"i çok, çok daha gerilerden başlatmamız gerekecektir.

Artı, Yunan bilgelerinin yıllara yaydığı veya Ortaçağ keşişlerinin deftere kaydettiği iklim değişimlerine de uzanmak zorundayız ki, bu defa iş tam zıvanadan çıkar.

Ve de tabii ki insan, "ne çivisi çıkmaz mevsimmiş, bre" demekten kendini alamaz.

* * *

FAKAT
ben yine de demiyorum. Ama şu kesin ki, o "ekolojist" ve "klimatog"ların ortalığı vaveyláya vererek iklim konusunda yarattığı dehşet paniğe de kapılmıyorum.

Hele hele, şimdi pek medyatik ve pek şık sayılıyor ya, bu tür "yobazlar"ın tüm "suç" ve "sorumluluk"u insan uygarlığına yüklemesine ifrit oluyorum. Nevrim dönüveriyor.

Amenná ve doğrudur, daha iyi yaşamak arzusundaki o bütün insanlık çevreyi kirletti.

Dolayısıyla da, çok muhtemelen "mevsimlerin gidişátı"nı kısmen etkiledi.

Ancak kısmen ve yine çok muhtemelen, devede kulak kábilinden!

* * *

ÖYLE ve zaten illá aksini iddia eden "ekolojist yobazlar"a ben de şunları sorarım:

O vakitler silme çimenlik olduğu için, şimdi buzulunda ot dahi bitmeyen bir Grönland’ı Vikingler "Yeşil Diyar" diye vaftiz ettiğinde, dünya atmosferini fabrikalar mı ısıtıyordu?

İklim ılımanlığından dolayı üzüm bağları bugünkü enlemlerin dört - beş paralel kuzeyine uzandığında, ozon tabakasını otomobil egzozları mı delmişti?

Yoksa tersine, Sahra çölü küçücük kaldığında ve bunun sayesinde de, genişleyen Nil havzası Mısır medeniyetini yarattığında, bilinmeyen bir el gökten yağmur mu yağdırmıştı?

* * *

EVET, çevre kirlenmesine ve doğa yağmasına mümkün mertebe dur demek gerekiyor.

Ancak, sanki yeniymiş gibi, mevsimlerin "çivisinin çıkması"ndan insanlığı sorumlu tutan ve uygarlık düşmanlığı yapan "ekolojist yobazlar"ı da fazla ciddiye almamak gerekiyor.

Mevsimler evrimin kaosunda hep dönüşerek aktı; hem dönüşerek akıyor ve "dünyanın çivisi çıkmadığı" takdirde de, hep dönüşerek akacak.
Yazarın Tüm Yazıları