Bu dizeler Ankaralı şair Metin Altıok’un. On yedi yıl önce 2 Temmuz’da Madımak Oteli’nde öldürüldü. Polis merkezine, garnizona yürüme mesafesinde, yani “tekin” olması gereken bir yerde... Ölümünü önceden tanımlamış sanki: “İbret için... yakılan...” Ağır yaralı olarak GATA’ya getirdiler. Orada ayrıldı dünyadan: “Yani benim gözlerimin bunca yıl gördükleri Bir gün benimle birlikte Yok olup gidecekler öyle mi?” * * * Ankaralı şair Behçet Aysan da... Doktordu Numune Hastanesi’nde. O da ölümünü “yaşamıştı” dizelerinde: “Sen bu şiiri okurken Ben belki başka bir şehirde ölürüm.” * * * Ve Muhlis Akarsu: “Üstümüzde duman vardır dağ gibi Her yandan kuşatmış sanki ağ gibi.” O da: “Boğulma ve yanma” sonucu... * * * Karikatürist Asaf Koçak da. Ankaralı her yayına, ücretsiz karikatür çizen. Ve daha nice sanatçı, aydın. Kimi yazardı, kimi çizerdi, kimi söylerdi, kimi “hayat”ı çekerdi filme, fotoğrafa... * * * Satırlar, notalar, karikatürler, resimler, fotoğraflar kaldı onlardan geriye. Bir de yaşamını 20’li yıllarında Madımak’ta noktalayan Gülsün Karababa’nın güncesine, Ölü Ozanlar Derneği filminden aktardığı şu cümle: “Ölüm saati geldiğinde hiç yaşamamış olduğumu hissetmem ne acı.” * * * Madımak Oteli kütüphane olacaksa, herşey “satır satır” okunabilmeli orada.