Lozan yılı

LOZAN görüşmeleri 20 Kasım 1922’de başladı, imzalar 24 Temmuz 1923’te atıldı. Bu sene Lozan anlaşmasının 90. yıldönümüdür.

Haberin Devamı

Müzakereler 4 Şubat 1923’te özellikle kapitülasyonlar ve mali hükümler konusundaki kavgadan dolayı kesilmiş, herkes ülkesine dönmüş, 23 Nisan 1923’te müzakereler tekrar başlamıştı. Demek ki, kesinti dönemi hariç, Lozan müzakereleri altı ayda tamamlanmıştı.
Diplomasi tarihinde bu kadar uzun sürmüş bir müzakere süreci var mı, ben bilmiyorum.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, galip devletlerin mağlup Almanya, Avusturya ve Bulgaristan’la yaptığı müzakereler uzun sürmemişti.

Neden altı ay sürdü?

Lozan’da görüşmelerin bu kadar uzun sürmesinin ve bir ara tıkanıp yeniden savaşla burun buruna gelinmesinin iki sebebi var diye düşünüyorum:

Biri Avrupalı galiplerin özellikle İngiltere’deki Lloyd George hükümetinin Türk düşmanlığıdır. “En ağır ceza Türklere uygulanacaktır” diye Avam Kamarası’nda konuşmuştur. Türklerin Avrupa’dan çıkarılmasıyla “Şark Meselesi” dedikleri yüzyılların sorununu kesip atacaklarına inanmıştı Lloyd George.
Sevr bu kafayla hazırlanmıştı.

İkincisine gelince; Lozan’da Lord Curzon’a göre Türkiye “Dünya Savaşı’nın mağlubu” olarak masaya oturmuştu. İsmet Paşa’ya göre ise Türkiye “Kurtuluş Savaşı’nın muzaffer ülkesi” olarak masaya oturmuştu.
Lozan’da Türkiye’ye ‘iyileştirilmiş Sevr’ dayatmak istediler. Kurtuluş Savaşı’nın galibi Türkiye direndi; onun için çok çetin kavgalar oldu, görüşmeler çok uzun sürdü... Hatta 23 Temmuz’da imzalar atıldığında, Musul-Kerkük sorunu çözümlenmemiş, ertelenmişti.

Bu kitabı okumak

Ben hazırlamak istediğim belgeselin ilk bölümünde Sevr’i anlatacağım fakat Lozan’la Sevr’i mukayese etmeyeceğim. Çünkü Sevr’in arkasında mağlubiyet, Lozan’ın arkasında zafer vardır.

Lozan anlaşmasını kendi hedefleriyle mukayese etmeyi düşünüyorum. Yani TBMM tarafından İsmet Paşa ve arkadaşlarına verilen talimat ne ölçüde başarılmıştır?
Tamamen değil, fakat büyük ölçüde başarılmıştır.

Lozan bizim için özel bir milli öneme sahip olmakla beraber, siyasi tarih bakımından da son derece önemli ve öğretici büyük bir diplomasi kitabıdır.
Böyle bir kitabı “Zafer mi, hezimet mi?” diye polemikçi gözle okumak, onu öğrenmemizi engeller. Hatta, Lozan anlaşmasını kavramak için anlaşma metnini okumak bile yetmez. Müzakere tutanaklarını ve Meclis’teki tartışmaları okumak gerekir. Bu da yetmez, karşı devletlerin askeri, siyasi ve iktisadi durumlarını da araştırmak gerekir.

Okurlarımdan bir rica

Türkiye’de veya Avrupa ve Amerika’da bulunan okurlarımdan bir ricam var:
Ellerinde böyle bir belgeselde kullanılabilecek özel bilgi, belge ve bilhassa yayınlanmamış fotoğraf varsa göndermeleri çok ikrama geçecektir.
Mail’le veya posta ile Hürriyet adresine.
Yurtdışında akademik çalışma yapan okurlarım bu tür materyallere ulaşabilirler.
Lozan tutanaklarını, Meclis’te açık ve gizli oturumlarda Lozan’a yapılan eleştirileri, Lozan dolayısıyla gündeme gelen Kürt meselesi tartışmalarını, Meclis’te İsmet, Rauf (Orbay) ve Mustafa Kemal’in konuşmalarını inceledim. Lozan’a ilişkin akademik çalışmaları okudum.
Bana lazım olan, yayınlanmamış bilgi, belge ve bilhassa Lozan’la, Lozan dönemiyle ilişkili fotoğraflardır. Şimdiden teşekkürler.

Yazarın Tüm Yazıları