Lokomotif çekmeyince...

BAŞBAKAN, Türkiye'deki siyasi sistemin lokomotifidir. Hem çekici, hem de itici gücüdür. Hemen her şey başbakanda biter. En önemli kararları o verir, bütün olayları o yönlendirir.

Ortalığı bir orkestra şefi gibi idare eder.

Bizdeki gibi ‘‘danışmanlık’’ olayının her alanda çok zayıf, ya da göstermelik olduğu bir ülkede, karar veren, yönlendiren, politika belirleyen başbakan çok önemlidir. Hele koalisyonlarda, sürekli çekişmeyle geçen gerilimli ve karmaşık ortamlarda, bu işlev daha da önem kazanır.

Ecevit'in sağlığı uzun süredir bozuk. Bunu anlamak için doktor olmaya gerek yok. Normal vatandaş gözüyle de anlaşılıyor.

Onun sağlık durumunu siyasal çıkar konusu yapanlar var. Hatta özellikle son olay sonrasında alay etmeye yeltenenler bile var. Siyasal kin ve nefretler, özellikle dinci basında şimdi Ecevit'in sağlığı üzerinden kusuluyor.

* * *

Ecevit'
in sağlık sorununa iki açıdan bakmak gerekiyor.

1- Kendisi açısından:

Dileğimiz, bir an önce sağlığına kavuşmasıdır. Ancak pek kolay olmayacağı anlaşılıyor. Olayları iyi izleyemediği, sözlerinde sık sık yanlışa düştüğü, meramını ifade edemediği, ülkeyi yönetecek güçten epeyce yoksun olduğu görülüyor.

Pazar günü Başkent Hastanesi'nden taburcu edilirken, hastanenin önüne kurulan kürsüden yaptığı kısa konuşmada bile çok sayıda hata yapıyor. Örnekler vereyim:

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'a teşekkür edecek. Haberal'ın unvanını bir türlü çıkaramıyor ve sonunda ‘‘hastane başkanı’’ diyor. Sonra ‘‘teşekkür ediyorum’’ ya da ‘‘şükranlarımı sunuyorum’’ diyeceğine ‘‘şükran ediyorum’’ diyor.

Rahatsızlandığı gün maden sektörü temsilcileriyle konuşuyordu. Onlardan ‘‘denizciler’’ diye söz ediyor.

İstanbul'daki Çeçen eylemcinin otel baskını için ‘‘suikast’’ diyor.

Ayrıca olayın gerçekleştiği otelin ismini de karıştırıp yanlış söylüyor. The Marmara yerine İnterkontinental Oteli diyor.

Bunlar, sadece birkaç dakika içinde, hastaneden taburcu olurken tanık olduklarımız.

Bülent Ecevit
saygın bir insandır. Türkiye'ye büyük hizmet vermiştir. Her insan gibi onun da sağlığı kutsaldır. Bazılarının yapmaya çalıştığı gibi, alay edilecek, ya da siyasal sömürü amacıyla kullanılacak bir husus değildir. Unutmasınlar, bugün onunla alay edenler de yarın hasta olabilir.

Sağlık durumuna onun adına üzülüyorum, Allah'tan şifa diliyorum.

* * *

2- Türkiye açısından:

Olaya sadece insanlık boyutuyla ve Ecevit açısından bakmak yetmiyor. O sıradan bir insan değil, başbakan. Onun sağlık durumu, 65 milyonu ilgilendiriyor.

Türkiye'yi en zorlu bir ortamda yöneten kişi. Kimlerle çalıştığı, hangi sorunlarla boğuştuğu belli. Örneğin cumartesi günü hastaneye getirildiğinde, Sağlık Bakanı da hastaneye geliyor ve çıkışta yaptığı açıklamada ‘‘Ecevit yoğun bakımda’’ diyor. Hemen ardından, Ecevit'in doktoru Prof. Dr. Turgut Zileli bir açıklama yapmak zorunda kalıyor: ‘‘Hayır, yoğun bakımda değil.’’ Gerçekten de değil.

Sağlık Bakanı nasıl böyle sorumsuzca konuşuyor? O gün tatil değil de iş günü olsa, onun bu sözlerinden sonra borsa tepetaklak olacak, döviz zıplayacak, ortalık karışacak.

Yani Ecevit bu kadrolarla, böyle bakanlarla çalışıyor. Üzerine sağlık koşulları da eklendiğinde, Türkiye bu işten zararlı çıkıyor.

Ortada sağlıklı bir başbakan olmaması, ciddi bir sorun olarak Türkiye'nin karşısında duruyor. Siyaset, belki de kısa vadede geleceğimiz, Ecevit'in sağlığına endekslenmiş durumda.

Peki ne olacak? Kendisinin sağlıksızlık -ya da hastalık- durumunun Türkiye'ye zarar verdiği artık kesin. Devlet çarkı elbette durmuyor ama Ecevit yıpranırken, Türkiye zarar görüyor.

Sağlıksızlığı ve bu yüzden yaptığı gaflar, ülkemizin dış ilişkilerine de olumsuz biçimde yansıyor.

* * *

Öyle bir siyasetçi ki, her şey karısıyla kendisine emanet! Partide yetiştirdiği kadrolar, gerektiğinde ortaya çıkacak kimseler yok. Varsa yoksa kendisi ve Rahşan Hanım. Padişahlık gibi, aile boyu siyaset!

Kendisini bırakalım bir yana, Türkiye şimdi bunun zararını çekiyor.

Bugün şu veya bu nedenle görevi bıraksa, yerine kim gelecek? Belki de partisi dağılacak.

Bu tutumundan acaba pişman mı? Hatalarını anladı mı? Bilmiyorum. Kimse bilmiyor.

Ecevit sağlıksız. Onun adına elbette üzülüyoruz, iyi olmasını diliyoruz. Türkiye adına, siyaset adına ise büyük kaygı duyuyoruz. Duymak zorundayız; çünkü lokomotif arızalı olunca bütün vagonlar sarsılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları