Kurthan Fişek: İçime sinmiyor anlayışıma sığmaz uysa da, uymasa da!

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

SAYIN başbakanımın DİSK yöneticilerini fırçaladığını ögrenince meseleyle ilgilendim, sözlerini iki kere okudum... Mealen şöyleydi.

‘‘Burada sınıflararası eşgüdüm ve uyumu sağlamaya çalışıyoruz, siz toplantılara bile gelmiyorsunuz... İçime sinmiyor, anlayışıma sığmaz...’’

Buraya kadarı doğru... Sayın başbakanım yerden göğe kadar haklı...

Sosyal demokrasi veya demokratik sol diye bilinen solumsu-solumtrak çizginin özü devlete yanaşmak, onunla bütünleşmektir.

Muhterem Engels de, vaktiyle, aile efradının, devletin ve özel mülkiyetin kökenlerini izah ederken, sosyal demokrasiyi icat etmişti.

‘‘Devlet elbette egemen sınıfın tahakküm aracıdır. Sınıf çatışması esastır, ama, tarihte öyle dönemler gelir ki, sınıflar birbirlerini katledecekken araya devlet girer, barış-uzlaşma aracı olur...’’

* * *

Konuşma metnini okurken, görüntüleri görsel medyadan izlerken, bir şey daha gözüme ilişti, yarım ceviz aklıma takıldı.

‘‘1963 yılında sendikal hak ve özgürlükleri ben tanıdım, çalışma bakanıydım o zaman... Siz neredeydiniz?’’

* * *

Orada duralım sayın başbakanım...

Siz çalışma bakanıyken DİSK yoktu, marjinal eylem ve söylemler dışında, sınıf bilincini henüz keşfetmemişti işçi sınıfı...

TİP'le keşfetti, DİSK'le kıvama erdi.

Türkiye'nin 35 milyon metrekarelik arazisinin Amerikan işgalinde olduğunu onlardan öğrendik. 15-16 Haziran eylemini gerçekleştirdiler, askerle ilk defa burun buruna geldiler. Ölen öldü, kalanlar darbe yaptı. 1 Mayıs'ta topluca katledildiler.

O tarihlerde, aklınız, bedeniniz neredeydi sevgili başbakanım?

DİSK sınıfsal uzlaşmaya yanaşmıyor. Doğru...

Sendikal hak ve özgürlükleri sizin de içinde bulunduğunuz hükûmet getirdi. O da doğru...

Söylediklerinizin ikisi de doğru, ama, lütfen, beni bağışlayın...

Durmuş saat bile günde iki defa doğruyu gösterir.

* * *

Bilgisayar ekranına devamlı bakmaktan miyop-astigmat ilerler mi?

İlerler... Peki, bilgisayar kullanmaktan doğan bu ‘‘görüş gerilemesi’’ meslek hastalığı sayılır mı? Yargıtay kararlarına göre hayır...

Daha peki, hayatını fuhuşla kazanıp vergisini tıkır tıkır ödeyen ‘‘hayat kadını’’, sorumsuz bir müşterisi yüzünden belsoğukluğuna yakalanırsa, bu durum iş kazası mıdır? Yargıtay'ın müstakar içtihatlarına göre hayır...

DİSK'e söylenmekten vakit ayırabilirseniz, kısa bir soru-cevap muhabbeti yapalım sayın başbakanım...

* * *

1 ‘‘Sağlık hakkı’’ 1961 anayasasında kutsaldı. 12 Eylül anayasasından bu hüküm çıkarılınca, ilgili mevzuat da ona göre değiştirildi, işverenlere bazı haklar tanındı. Mesela?

a. İş kazasında ölenin eş ve çocuklarına bakmak

b. ‘‘Verdiğim işi yapamaz’’ diye işçi kovmak

c. Her çalışana hayat sigortası yaptırmak

d. Bütün tedavi masraflarını karşılamak

2 Kanunlarımıza göre, kömür madenlerinin çalışma bakanlığı müfettişlerince yılda iki kere denetlenmesi gerekir. ILO'nun yalancısıyım. Türkiye'deki işyerlerinin kaçta kaçı denetleniyor?

a. Hepsi b. Üçte ikisi

c. Yarısı d. Yüzde 5'i.

3 Doktor bulunmaksızın, mevzuata uygun olarak, yapılabilecek tek sağlık kontrolü hangisidir?

a. Belsoğukluğu

b. İşyeri sağlık-güvenlik denetimi

c. Prostat muayenesi

d. Doğum

4 Bütün patronlar ‘‘işçi babası’’ kesildi. Oysa, bir tanesi, 1989 yılında ‘‘İşyerinde hekim bulundurmayı külfet sayıyorum’’ demişti. Kim?

a. Cem Boyner b. Halit Narin

c. Besim Tibuk d. Sakıp Sabancı

CEVAPLAR: 1) b, 2) d, 3) b, 4) b.

Yazarın Tüm Yazıları