Kürt göçüne önlemde geç kalındı

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Türkiye'yi Avrupa Birliği içinde en fazla destekleyen İtalya ile Kürt göçü nedeniyle yaşanan krizin arkasında, Roma'nın şikayetlerine zamanında kulak verilmemiş olması yatıyor.

Türkiye'den İtalyan sahillerine Kürt göçü geçtiğimiz yazdan beri yaşanıyor.

Kasım ayında Strasbourg'da Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları toplantısı sırasında İsmail Cem ile görüşen İtalyan Dışişleri Bakan Yardımcısı Fassino, bu konunun üzerinde önemle durmuştu.

O hafta İtalya'nın güney sahillerine yanaşan bir gemiden üç yüze yakın Türkiyeli Kürdün çıktığını bildirmiş ve önlem alınmasını istemişti.

Türkiye'nin gündeminde Avrupa olduğu için, o sırada bu konu Türk basınına pek yansımadı.

Görüşmenin olduğu gün ben de Strasbourg'daydım ve bu konudaki soruma, Dışişleri Bakanı Cem'den ‘‘Evet bu konu konuşuldu, güvenlik birimleri arasında işbirliği yapılmasını kararlaştırdık’’ cevabını aldım.

İki ay geçti ve olay daha büyük boyutlarda patlak verdi.

İnsan kaçıran şebekeler Çanakkale ve Darıca'da şahıslara ait limanlara yanaşan gemilere yüzlerce kişiyi hiçbir müdahale ile karşılaşmadan doldurup Akdeniz'e salıverdiler.

Bu limanlardan insan ticareti yapıldığı bilinmesine rağmen önlem alınmadı.

Ya da alınan önlemler yetersiz kaldı ama göç olgusunu itiraf etmek kimsenin işine gelmediğinden fazla üzerinde durulmadı.

Ya da, daha da kötüsü, söz konusu limanlarla ilgili aralarında çatışmalar yaşamış olan mafya baskın çıktı.

***

PARASIZ pulsuz yüzlerce kişinin, kaçakçı şebekelerine biner mark ödemiş olmaları bu dalganın arkasında PKK'nın olduğu iddiasını güçlendirse de bugüne kadar bunca söylenene rağmen soruna hala bir çözüm getirilememiş olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

İster Güneydoğu sorunu deyin. İster Kürt sorunu.

Sorun ekonomik ve sosyal boyutuyla orada olduğu gibi duruyor.

Bölgenin şanslı azınlıkları arasında olan korucular bile, aldıkları maaşların yetmemesinden yakınıyorlar.

Her yeni hükümet Diyarbakır'da mutlaka bir Bakanlar Kurulu toplantısı yapıyor, ama bol vaatli konuşmalar orada masada kalıyor.

Cumartesi günkü Hükümet Zirvesi'nden de bu konuda bir şey çıkmadı.

Hükümetin düşündüğü düzenlemeler belki bakanlıklar seviyesinde ele alınacak. Umuyorum.

Ama, Türkiye'nin 1998 perspektifini yansıtan böyle bir zirveden, ülkenin en can alıcı sorunu olan Güneydoğu'da durum ve Kürt sorunuyla ilgili hiç değilse bir niyet beyanı beklenirdi.

***

EĞER bundan iki ay önce göçü önlemek için ciddi önlemler alınsaydı, bugün Türkiye'nin adı Avrupa kamuoyunun bilincinde büyük göç dalgaları doğuran Irak, ya da Arnavutluk ile birlikte anılmayacaktı.

Eğer hükümetin geniş destek bulan, ‘‘Biz sorunlarımızı Avrupa için değil kendi halkımızın çıkarı için çözeceğiz’’ açıklamaları lafta kalmasaydı, bugün Avrupa, kaçakçılık şebekelerinin sahneye koyduğu bu oyunu görür görmez ‘‘Kürt sorununuzu çözün’’ diye gürültü kopartamayacaktı.

Ve en önemlisi, Türkiye'nin Avrupa ilişkilerindeki en önemli müttefiki İtalya ile şimdi böyle bir kriz yaşanmayacaktı.



Yazarın Tüm Yazıları