Kriter dün çıktı…

AB ile ilişkilerin perde arkasını ayrıntılarıyla ele alan aylık KRİTER adlı dergi dün RADİKAL gazetesiyle birlikte yayınlandı. Bu köşede okuyacağınız yazıyı KRİTER için hazırladım. Ancak, öylesine güncel ki, sizlerin de ilginizi çekeceğini tahmin ettiğim için buraya aldım.

Haberin Devamı

11-12 Aralık’ta, AB ülkelerinin dışişleri bakanları Brüksel’de bir araya geldiklerinde son 6 yıldır olduğu gibi yine en heyecanlı gündem maddesi, “Türkiye ile ilişkiler” olacak. Dışişleri bakanları, Kıbrıs konusunda herhangi bir anlaşmaya varılamazsa (ki, Rumlar’ın bu yaklaşımıyla bir sonuç alınması mucize gibi) 14-15 Aralık doruk toplantısı öncesinde,Türkiye’ye kesilecek cezanın pazarlığı yapılacak. Avrupa, Türkiye konusunda bir karar veremediği sürece de, bu böyle devam edecek. Türkiye, hemen her doruk toplantısına damgasını vuracak.

 

Bu defaki tartışma konusu, Türkiye ile müzakerelerden kaçının askıya alınması olacak. Brüksel’de şu sıralarda, işte bu sorun konuşuluyor.

 

Haberin Devamı

Avrupa Komisyonu’nun, Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, son İlerleme Raporu ve uyguladığı taktik ile (Türkiye konusunda herhangi bir tavsiyede bulunmama kararı alarak) dev bir tren kazasını önledi. Aksi halde, Türkiye ve Avrupa trenleri Brüksel garında çarpışacaklar ve çok kan dökülecekti. Her iki taraftan da ölü-yaralı olacak ve kaza mahalli uzun süre tekrar trafiğe açılamayacaktı.

 

Bu kaza önlendi.

 

Ancak, iş bununla bitmiyor.

 

Şimdi, Fransa-Avusturya-Kıbrıs ve Yunanistan, Türkiye’ye hiç değilse bir ceza kesilmesini istiyorlar.

 

Türkiye, tüm baskılara rağmen limanlarını Rum gemilerine açmadı. Karşılığında mutlaka bir ceza görmesi gerektiği görüşü var.

 

Avrupa Komisyonu ile üye ülke başkentleri arasındaki pazarlık bu cezanın oranıyla ilgili.

 

Olli Rehn, 3 müzakere başlığının askıya alınmasıyla yetinilmesini istiyor. Gümrük Birliği, Malların Serbest Dolaşımı ve Ulaştırma  başlıklarının, limanlar konusuyla doğrudan ilişkili olduğu gerekçesiyle  askıya alınmasını öneriyor.

 

Haberin Devamı

Kıbrıs-Yunanistan-Fransa-Avusturya-Hollanda (HAYIR cephesi) ise, bu cezanın çok yetersiz kaldığını ve en az 15 başlığın askıya alınmasını istiyorlar.

 

‘Hayır’cı 5’lerin karşısındaki 20 ülke de, Türkiye’ye bir ceza verilmesini kabul etmekle birlikte, 15 başlığı abartılı buluyorlar.

 

Bu pazarlık, 12 Aralık’a kadar sürecek. Sonunda da bir orta yolda anlaşmaya varılacak.

                                 *                               *                               *

KAÇ BAŞLIK ASKIYA ALINIRSA NE OLUR?
 

Müzakerelerin tümünün askıya alınması, bu sürecin dondurulması anlamına gelir. Yani üyelik görüşmeleri kesilmiş olur. Bu siyasi anlamda tam bir kopmadır.Belirli sayıda başlığın askıya alınması ise, müzakere sürecinin devamıdır. Bu iki olasılık arasında çok önemli bir fark vardır. Dolayısıyla, tren kazasının önlenmiş olması, müzakere sürecinin devamı anlamına gelmektedir.

 

Haberin Devamı

Peki, belirli sayıda müzakere başlığının askıya alınması ne anlama gelecektir? Müzakeler üstünde ne oranda olumsuz etki yapacaktır?

 

Bu olasılığı iki ayrı açıdan değerlendirmek gerekir.

 

1.TEKNİK AÇIDAN ele alındığı taktirde, 35 müzakere başlığından bazılarının askıya alınmasının bir sakıncası yoktur. Yeter ki,Türkiye, askıya alınma sürecinde, bu başlıkların içini doldurabilsin. Daha açık bir ifadeyle:

 

Örneğin, Ulaştırma başlığının askıya alındığını varsayalım. Bu başlık daha önce “taramadan” geçtiği için, Türkiye ile AB arasındaki farklar yani, Türkiye’nin AB düzeyine gelebilmesi için neler yapması gerektiği biliniyor olacak. Bu başlık askıya alınsa dahi, askı süresince Türkiye farkları ortadan kaldırabilir. Başlık tekrar müzakereye açıldığında, Türkiye hazır olacağından dolayı, hiç zaman kaybedilmeden görüşme tamamlanabilir.

 

Haberin Devamı

Bu işin teknik yönü, ancak bir de siyasi yönü var.

 

2.SİYASİ YÖNDEN ise, 2-3 başlıktan fazlasının, özellikle 10-15’inin askıya alınması, Türkiye’yi hemen her yönden yaralar. 35 başlıktan birkaçı sorun yaratmaz. Ancak, Fransa’nın istediği gibi 10-15 başlığın birden askıya alınması, hem içerde hem de dışardaAB’nin Türkiye’yi cezalandırması” şeklinde algılanacaktır. Askıya alınan başlık sayısı arttıkça, bu izlenim daha büyüyecek, Türkiye’de toplumun inancı ve desteği daha da düşerken, dışarda daTürkiye’nin tam üyeliğinin uzaklaştığı izlenimi yaygınlaşacaktır. Türkiye-AB ilişkileri yaralı ördeğe benzeyecek, müzakere süreci heyacanını, kamu ve özel sektör ilgisini kaybedecektir.

 

Haberin Devamı

Bu seçenek, müzakerelerin tümüyle askıya alınmasından daha ehven-i şer görülse dahi, askıya alınacak başlıkların sayısına göre, aynı zararı verebilir.

Yazarın Tüm Yazıları