Körükte pasaport kontrolü eziyeti

Şu günlerde yurtdışına gidenlerin en çok sinir olduğu şey, uçaktan iner inmez yapılan ilk pasaport kontrolü.

Haberin Devamı

Öyle ki bu yüzden körüğün içinde yarım saat beklediğiniz oluyor.
Zaten yorucu bir yolculuk geçirmişseniz, üzerine bir de bu kuyrukta beklemek gerçekten çekilesi değil.
Çünkü sonrasında esas pasaport kontrolü için tekrar sıraya girmek var.
Aylar önce Londra’ya indiğimde rastgelmiştim bu kontrollere. Hatta o zaman sadece pasaport kontrolü yapılmamış, polis köpekleri el bagajlarımızı da koklamışlardı uzun uzun.
O zaman yolcular arasında, “Ekstra bir güvenlik durumu varmış” geyiği dönmüştü.
Hafta sonu Amsterdam’a inip de pasaport kontrolü için yine körükte uzun uzun bekleyince Türk yolcularla sohbet ettik.
Bir tanesi şöyle dedi: “Ben geçen hafta önce Luftansa’yla sonra Türk Hava Yolları’yla İstanbul’dan Almanya’ya uçtum. Luftansa’yla indiğimde hiçbir kontrolle karşılaşmadım. Ama THY ile Almanya’ya indiğimde pasaport kontrolü vardı. Bu olay sadece THY ile uçtuğun zaman oluyor sanki.”
Bir başka yolcu ise sadece Türkiye’den gelenlere yapılan bu ilk kontrol hikayesini şu gerekçeye bağladı:
“Geçen aylarda birkaç yolcu kaçak giriş yapmış. O yüzden alarma geçmişler.”
Ne olursa olsun sonuç değişmiyor.
Bir başka havayoluyla yabancı memlekete indiğinizde kontrol yok, ama THY ile indiğinizde hep bir “ekstra güvenlik” var.
Bu mantıksız güvenliği anlamak imkansız...

Haberin Devamı

İhsan Hala

Milliyet Pazar’da yayınlanan Banu Şen imzalı “Köyde yaşayan İhsan Hala” röportajı nefisti.
İhsan Hala’nın köye kendini kabul ettirmek için yaptıkları, vücudunun her bir noktasına ayrı ayrı sürdüğü kremleri, düğünlere üç-dört kıyafet değiştirerek gitmesi ve köy imamının “Ölünce seni erkekler mi yıkayacak? Oha!” tepkisini göstermesi...
Röportajcının dediği gibi İhsan Hala’nın her şeyi “tam filmlik”miş. Aslında tam Türkiye.
Umarım Bülent Ersoy’u görme sevdasıyla kanal kanal gezip kendini “şehirde” harcatmaz İhsan Hala...

HMT’den Atiye Sokak’a bir pazartesi gecesi

Pazartesi günü gazetemizin 63. yılı için kutlama partisi vardı.
Tüm çalışanlarla beraber Hürriyet Medya Towers’ın ikinci katındaki eski baskı tesisleri’ndeydim.
Peki neler oldu?
- Sahnede MFÖ vardı. Mazhar Alanson’un İtalyan gangster takımı ilginçti, “Yine Biricik Suden tasarlamış galiba” diye dedikodu yaptık. “Ele Güne Karşı” da coştuk. Özkan Uğur’un kukuriku çığlıklarında da.
- Ekler’den sevgili Şermin Terzi’nin yirminci yıl plaketi alması partinin ana konusuydu.
- Mazhar Alanson’un kendi yaşını unutup bir ara Ajda Pekkan’ın yaşına laf atması ise hiç hoş değildi. Gereksizdi.
- Ertuğrul Özkök ve Sibel Arna gecenin en şık ikisiliydi.
SİYASİ SOKAK!
HMT’deki parti sonrası Nişantaşı’na yollandım. Atiye Sokak’a...
Orada neler oldu derseniz, buyrun...
- Geçen aylarda trafiğe kapatılan Atiye Sokak’ta o gece bir Asmalımescit havası vardı.
Bütün mekanlar (Elio, Salomanje, Hardal, The House Cafe) masalarını sokağa taşırmışlar. Ortam hayli kalabalıktı.
- Sokakta siyasi sima bile gördük: Mesut Yılmaz ve eşi Berna Yılmaz. Onların geliş nedeni belliydi tabii. Oğulları Yavuz ve Hasan’ın beraber açtıkları Elio’yu görmek.
- Bu arada malum, Elio’nun yanındaki Hardal da Tansu Çiller’in oğulları Mert ve Berk Çiller’in. Ama Çiller çifti henüz Atiye Sokak civarında görülmemişler.

Yazarın Tüm Yazıları