Kore mutfağının dayanılmaz çekiciliği

Kore yemeğini ilk kez bundan neredeyse 20 yıl kadar önce, Taksim-Tarlabaşı’nda Te-Gik isimli bir Kore restoranında tatmıştım.

O damağımda kalan ilk lezzeti bir daha Kore’de gittiğim restoranlarda bile bulamadım.

Te-Gik ilk günlerindeki kalite ve lezzetini zamanla kaybetti ve sonunda, galiba geçtiğimiz yıl kapandı.

Sevgili dostum Ali Esad Göksel "Taksim’de yeni bir Kore restoranı açılmış, sahibi bizi yemeğe davet ediyor" deyince hiç itiraz etmedim.

Eski Twenty ve 19’un hemen karşı çaprazında, ismi Gaya.

Eşim Lale, Ali Esad Göksel ve eşi Gülfem ile kapısından girdiğimizde sahibi ve işletmecisi John Kim ile eşi Young Hii Lee bizi kapıda karşıladı.

Kore’den esintiler taşıyan modern dekorasyonlu, ferah mekanda Koreli’lerin çoğunlukta olduğu bir müşteri kitlesiyle karşılaştık. Sigara dumanını tamamen çekecek kadar güçlü havalandırmaya rağmen iştah açıcı bir yemek kokusuyla selamlandık.

Kore mutfağı bizim Türk damak tadına hitap eden lezzetler barındırıyor.

Örneğin sarımsak ve soğan neredeyse tüm yemeklerin vazgeçilmez malzemesi. Bizdeki domates salçasının Kore mutfağındaki karşılığı ise kırmızı biber salçası ile soya püresi.

Her öğünün vazgeçilmez unsuru Kimçi’ye de bizim turşunun kardeşi diyebilirsiniz.

Yemekten önce sundukları yeşil çay enfesti. 80 derecenin altında ılık suyla demledikleri çay, kaynar suyun yok edeceği narin aromaları barındırıyor. Koreliler bu ılık çayı yemeğin yanında su niyetine de içiyorlar.

Ali Esad yanında Pamukkale’nin Shiraz Rezerv 2004’ünü de getirdiğinden enfes yemeklerin yanında çay ya da sıradan bir şarap yerine nefis bir şarap da içebildik.

Gaya’nın şarap mönüsü şimdilik zayıf. Ancak yakında Ali Esad Göksel’in uzman yardımlarıyla zenginleşecek. Korelilerin yemekleri kadar misafirperverlikleri de biz Türkler’i aratmıyor.

Birbirinden leziz o kadar çok çeşit yemek sundular ki, hepsini anlatmaya olanak yok.

Ama Kore mutfağının tipik temsilcilerinden olan ikisine değinmeden edemeyeceğim. Mussam, Koreliler’in tipik soğuk giriş yemeklerinden. Merasimi açısından bizim lavaşlı çöp şiş dürüm tabağını ya da Meksikalıların Fajitas’sını andırıyor. Farkı soğuk olması ve lavaş ekmeği yerine çok ince kesilmiş turp yapraklarının kullanılması.

Bizim yediğmiz Kujulpan olarak adlandırılan, dokuz çeşitli türüydü.

Ortaya gelen tabakta yan yana dizili söğüş soğuk etten, mantara, kibrit gibi doğranmış ince sebzelerden çeşitli bitkilerin filizlerine kadar malzemelerden istediğiniz kadar alıp bu zar gibi kesilmiş turp dilimlerine sarıyor ve ufak kaplardaki soslara banarak yiyorsunuz. O kadar nefisti ki, ikinci bir tabağı isteme yüzsüzlüğünü bile yaptık.

Bibimbap ise tipik bir Kore ana yemeği. Kalın taştan yapılmış derin bir tabakta haşlanmış pilav üzerine resim gibi dizilmiş rengarenk malzemeler ve bu malzeme piramitinin tam tepesine kondurulmuş çiğ yumurta sarısından oluşuyor.

Yemeden hemen önce üzerine susam ve soya sosu döküp karıştırıyorsunuz. Lezzet ve sağlık şöleni. Lüks ve lezzetli bir akşam yemeğinin planınızda olduğu bir gün Gaya Kore Restoranı’nı denemenizi öneririm.

Olağanüstü bir Türk şarabı

Daha önce de değinmiştim; Pamukkale Anfora Shiraz, fiyat/kalite oranı açısından Türkiye’de bulabileceğiniz en iyi şarap.

Tek kusuru, şarabın lezzet ve aroma doruğuna çıkış süresinin her şişede farklılık göstermesi. Ve bazen, ender durumlarda hiç çıkamaması. Genç şaraplarda pek rastlanan bir durum olmayan bu fenomenin nedenini anlayabilmiş değilim.

Pamukkale şimdi de bu enfes sofra şarabını, rezerv kalitesinde bir çeşitlemeye giderek taçlandırmış.

Gaya restoranı anlatırken de değindim. Ali Esad Göksel yemeğe yanında getirmiş. Hepimiz hayran kaldık.

Şeri esintileri estiren ama tatlıya hiç kaçmayan çok enteresan bir şarap. Biraz Kaliforniya’nın eşsiz Zinfandel’ini andırıyor. Hem baharatlı hem çok aromatik. Ama Zinfandel’in aksine tatlı değil. Başka hiçbir şarapta bulamayacağınız bir karakteri var. Bu da şarabı enteresan ve değerli kılıyor.

O akşam baharatlı Kore yemeklerinin yanında çok iyi gitti. Şarapla pek uyum sağlamayan domates soslu makarnaların, pizzanın (özzellikle de pepperonili) ve en önemlisi kebapların yanında harika uyum sağlayacak bir şarap.

Kebapçılarımıza duyurulur...
Yazarın Tüm Yazıları