Kızım yüzünden dedektifliğe başladım

Çocukların mektupları muhakkak açılır ve okunur. Özellikle arkadaşlarıyla yaptığı telefon konuşmalarına kulak kabartılır. Çantasından çıkan küçük notlar özenle araştırılıp, şifre çözülür. Galiba anne-babalık biraz da dedektiflik yapmaktır.

Nehir, salondaki koltuğa boylu boyunca uzanmış televizyon izliyordu. Ben de onun ayak ucuna ilişmiş vaziyette, okul eşofmanını kirliye atmadan önce ceplerini kontrol ediyordum. Cebinden kullanılmış kağıt mendil ile pembe renkte bir post-it çıktı. Ne olduğunu anlamak için kağıdı açmaya kalktığımda, Nehir bir atmaca gibi atılıp, elimdeki pembe kağıdı kaptı.

Böyle bir hareket beklemediğim için şaşkın şaşkın Nehir’in yüzüne baktım. Sert ve net bir ses tonuyla, "O kağıdı okumanı istemiyorum anne. O kağıt benim özelim" dedi.

Zaten şaşkındım, bu sözler üzerine biraz daha afalladım. Aramızda tamı tamına şöyle bir konuşma geçti:

- Özelim de ne demek oluyor Nehir?

- Özel oluyor ve orada yazanları senin bilmeni istemiyorum.

- Annenden saklayacağın ne olabilir ki?

- Bir şey saklamıyorum ama okumanı da istemiyorum.

- Tamam, ver o zaman çöpe atayım.

- Hayır... Biliyorum, çöpe atmadan okursun.

- Okumamı istemiyorsan, okumam.

- Olmaz anne.

Nehir, elindeki pembe kağıdı dörde böldü. Bana yırtılmış parçaları bile teslim etmedi. Sonunda bir kağıt peçetenin içine sarıp, çöpe atmam için verdi. Ben ne mi yaptım? Tabi ki çöpe atar gibi yapıp, atmadım. Nehir’in bu davranışı beni daha çok meraklandırdı.

10 dakika sonra küçük hanım uyudu. Koşturup kağıdı salona getirdim. Parçaları birleştirdim. Aslında ne bulacağımı bilmiyordum ama merak içindeydim. Kızımın benden sakladığı pembe post-it’te "Nehir artık dayanamayacağım. Seninle küs kalmak istemiyorum, lütfen barışalım" yazıyordu.

Nehir’in bu mesajı neden özellikle sakladığını anlamadım. Ertesi gün okula götürürken, akşamki davranışının nedenini sordum. Yine aynı yanıtı verdi: "Benim için özeldi, senin bilmeni istemiyorum." Sonunda onu "Ama ben gazeteciyim. Her şeyi merak ederim" diye ikna etmeyi başardım. Notu Melis’in yazdığını söyledi. Melis’in kendisine çok sık küstüğünü, sonra da barıştığını anlattı. Neyse, kızım en azından bana yalan söylememişti.

Çocuk haklarına saygı

Sonra oturup yaptıklarıma güldüm. Bir dedektif gibi davranmıştım. Ama bu kız daha 7 yaşında ve benden onun özel yaşamına saygı duymamı istiyor. Ergenlik döneminde neler yaşayacağımızı aklımın ucuna bile getirmek istemiyorum.

Anne-babalar doğal olarak çocuklarının kendilerinden bir şey saklamasından rahatsızlık duyarlar. Böyle bir olaya meydan vermemek için de sık sık çocuklarının günlüklerini okuyorlar.

Bir tanıdığım, çocuğunun günlüğünü okuyarak, eski eşinin arkadaşı olduğunu öğrenmiş, kıyamet kopmuştu. Tabii çocuk o günden sonra günlük yazmayı bıraktı, hatta kişisel tarihini yırtıp, çöpe attı.

Bu yazıyı yazdığım gün, itiraf.com’da genç bir kadının itirafını okudum. 25 yaşındaki genç kadın "Lise yıllarımdayken annem günlüğümü okumaya bayılırdı. Sırf onun okuması için ayrı bir günlük tutardım. Konular hep aynı: Matematikten daha iyi not almalıyım, edebiyat çok iyi geçti... Günlüğün üstüne de özellikle, ’Kimse okuyamaz!’ yazdım ki daha bir iştahla okusun. Oysa benim dünyam başka bir günlükte yazılıydı ve çok gizli yerlerde saklıydı" diyor.

Gördüğünüz gibi, çocuklar o kadar cinler ki, anne-babalarını parmaklarında oynatıyorlar. Bu noktadan bakınca insan kime hak vereceğini şaşırıyor.

Merakımı yenmeliyim

Nedense çocukların yaşamını denetleme amacımız nedeniyle iletişimlerine saygı duymayı ayaklar altına alıyoruz. Onların arkadaşlarıyla yaptıkları telefon konuşmalarını dinleyip, mektuplarını açıp okuyoruz. Çocuğun içinde yaşadığı fiziksel ortamın, diğer bireylerle ilişki ve iletişiminin özel olduğunu unutuyoruz.

Oysa Birleşmiş Milletler’in Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 16. maddesi şöyle diyor: "Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz. Çocuğun bu tür müdahalelere ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır."

Özetle bu madde şunu söylüyor: Çocukların başkalarıyla ilişkileri ve iletişimi özeldir. Anne-baba olarak bu özele girdiğimizde sert tepki görüyoruz. Çocuklar, özel yaşam alanlarına müdahale edildiği gerekçesiyle ebeveynleriyle çatışıyor.

Bir anne olarak, kızımın özel yaşam hakkına saygı duyuyorum ama yine de bazı şeyleri bilmem gerektiğini düşünüyorum. Doğrusunu biliyorum ama uygulamaya gelince yan çiziyorum. Ne yapayım, anneyim ve gazeteciyim... Bu iki özelliğim dedektiflik merakımı haklı gösterir mi sizce?

Bebek Şenliği

0-36 ay bebek gereçlerinde Türkiye’nin zengin ürün yelpazesi ve marka çeşidini bulunduran Joker/Maxitoys mağazalarında "Bebek Şenliği" başladı. Nisan ve mayıs ayları boyunca devam edecek olan şenlik kapsamında; 0-36 ay bebek gereçleri, oyuncak, giysi ve aksesuvar gruplarında yepyeni ürünler görücüye çıkartılıyor. Dünyaca ünlü markaların katılımıyla gerçekleştirilen şenlik süresince her 200 YTL alışverişte, 40 YTL’lik hediye çeki kazanma şansı da bulunuyor.

Biberon mağazaları

0-4 yaş arasındaki bebeklere yönelik uygun fiyatlı ürünleriyle tüm annelerin beğenisini kazanan Biberon mağazaları, bebekleriyle birlikte evden çıkamayan anneler için çok özel bir uygulama başlattı. Anneler, bebeklerinin ihtiyacı olan ürünün alışverişini www.biberon.com.tr adresinden yapıyor ve İstanbul Anadolu yakasında sipariş ettikleri ürün aynı gün içerisinde (13:00’e kadar gelen siparişlerde) annelerin bulundukları adrese teslim ediliyor. Kapıda nakit ödeme seçeneği de sunuluyor. İstanbul Anadolu yakası dışında ikamet eden bebekli annelerin ise 75 YTL üzerinde yapacakları alışverişin kargo ücretlerini Biberon karşılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları