Keşke gidebilseydi

ANKARACUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün Diyarbakır gezisini ertelediğini duyduğumda böyle düşündüm.

Keşke Cumhurbaşkanı bayram namazını Diyarbakır Ulu Cami’de kılabilse, çarşıda vatandaşıyla kucaklaşsaydı. Diyarbakır’dan gelen haberler hepimize bayram ettirseydi. Ne güzel olurdu!

* * *

Sakın bu geziye verdiğim önemi yanlış anlamayın. Diyarbakır’ı asla "kaybedilmiş toprak" saymam, zaten Abdullah Gül de komşu ülkeye giden "barış elçisi" değil. Açıkçası benim derdim Diyarbakır’ın haksız yere katlandığı imajıyla ilgili.

İmaj denilince... Mesela Diyarbakır "terör başkenti" değildir... Son on yılda asayişi İstanbul’dan bile düzgündür.

Yine sıkça düşülen yanlış, Diyarbakır’ı öteki siyasi haritanın parçası sanmaktır.

22 Temmuz seçiminde Türkiye’nin diğer bölgelerinde kim hangi partiye oy attıysa, Diyarbakır’da da aşağı yukarı aynısı oldu. AKP oylarını üç katına çıkarttı, 190 bin seçmenin teveccühünü kazandı.

Türkiye’nin dört bir yanında ne konuşuluyorsa, Diyarbakır’da da gündem odur. Kalıbımı basarım ki şu sıralar sur dibindeki kahvelerde işsizlik, durgunluk, düşük tarım fiyatı muhabbeti yapılıyordur.

Peki, mademki Diyarbakır ve halkı bu kadar tanıdık...

Abdullah Gül’ün gezisine neden önem/anlam veriyorum?

Sebebi yakın mazide gizli.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır gezisini hatırlayın.

Kıymeti kendisinden menkul siyasi muhtarların "sakın gelmeyin" saçmalığı... Ziyaret sırasında tehditle indirtilen kepenkler, çocukların eline tutuşturulan taşlar. Medya merceği sayesinde büyüyen olaylar.

Diyarbakır’ı tanımayanın aklında kalan resim ne yazık ki bundan ibarettir.

Cumhurbaşkanı’nın ziyaretiyle işte bu haksız itham/imaj ortadan kalkabilirdi.

* * *

Dediğim gibi benim önceliğim Diyarbakır... Ama Ankara’yı unutmuş değilim.

Ankara soru kılığında dolaşan tezvirat muhtelif... Örneğin deniyor ki; Başbakan’ın kötü karşılandığı yerde, Cumhurbaşkanı’na iltifat, Türkiye’nin terörle mücadelesine zarar verir mi?

Veya iddia ediliyor ki; Kürt meselesinde Başbakan "şahin", Cumhurbaşkanı "güvercin" olduğu için bu oyun tezgáhlanıyor, tuzağa düşmemek gerekiyor. Hatta daha ileri gidenler, gezi iptalini Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında önceki gün yapılan görüşmeye bağlayanlar bile çıkıyor.

Hemen söyleyeyim... Bu dedikoduları, itibar ettiğim, inandığım için sıralamadım.

Tam aksine, fısıltı gazetesiyle kulağınıza gelirse vakit kaybetmeyin istedim. Çünkü;

1) Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan on yıllardır birlikte çalışıyor. Mutlaka görüş ayrılıkları vardır; ama anlaşmazlık boyutu devlet idaresine yansımaz.

2) Cumhurbaşkanı aynı zamanda başkomutandır, MGK’nın başıdır. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün Güneydoğu ve Kuzey Irak’ta uyguladığı politikanın onay makamıdır.

Ayrıca bırakın teknik izahı bir yana...

Velev ki, Başbakan’ı protesto eden Diyarbakır, Cumhurbaşkanı’nı kucaklamaya hazırlanıyordu.

İnsanların yanlıştan dönme hakkı yok mudur?

İki gün sonra bayram...

Hangimiz affı hak etmedik ki?
Yazarın Tüm Yazıları