Kendin pişir kendin ye...

DOKUZUNCU Golden Drum (Altın Davul) Reklam Yarışması 13 -18 Ekim tarihleri arasında Slovenya'da yapıldı.Bu yarışmaya sadece 'Yeni Avrupa' diye adlandırılan ; Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Estonya, Yunanistan, Macaristan, Kazakistan, Kırgızistan, Litvanya, Malta, Slovenya, Slovakya, Polonya, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna, Yugoslavya ve Türkiye gibi ülkelerden reklam ajanları katılabiliyor. Yarışmada, televizyon, basın-poster-ambalaj tasarımı, radyo, web sitesi, media planlama dallarında yarışan reklam ajanları, bu alanların tümünü kapsayan toplam performanslarına göre sıralanıp ödüle hak kazanıyorlar. Bu yılın ajansı Prag'dan Leo Burnett İkincisi Varşova'dan yine Leo Burnett. Üçüncülüğü ise iki reklam ajansı paylaşmış Slovakya'dan Jurac Vaculik Cretive Studio ve Polonya'dan D'arcy Masius Benton&Bowles. Türkiye'den mi? Televizyon, Radyo, Web sitesi, Medya Planlama dallarında finale (short list) kalan bile yok. Basın dalında ise sadece TBWA/İstanbul'un Pril için yaptığı 'güzellik banyosu' başlıklı reklam finale kalan 77 reklam arasına girebilmiş. Aynı reklam Türkiye'de de Kristal Elma yarışmasında ödüle layık görülmüştü. İşin özeti şu reklamda yaratıcılık konusunda 'Yeni Avrupa' ülkeleri arasında da nal toplamışız. Sizce burada da mı bir komplo var? Belki de bize bu alanda da yüzde 99'umuz Müslüman falan diye ödül vermiyorlardır ha. Ne dersiniz?Niye okullarda bit çalıp pire oynar ki?SUDAN, sabundan söz edince aklıma Duru'nun ‘‘Sabun Temizliktir, Sağlıktır’’ kampanyası geldi. Duru'nun amacı, çocuklar arasında sabun kullanımını yaygınlaştırmak. Niye? Çünkü Türkiye'de sabun kullanımı çok düşük. Yılda kişi başı 100 gr'lık 10 adet sabun tüketiyormuşuz. Her aya bir sabun bile düşmüyor anlayacağınız. Bu yüzden de birçok ilkokulumuzda bit çalıyor pire oynuyor. İlk reklam filminde de amaç çocuklara özellikle de tuvalet sonrasında temizlik için yalnızca 22 saniye el yıkanırsa ishal gibi birçok hastalıktan kurtulabileceklerini öğretmek. Bence Duru kampanyası, günün sonunda amaç sabun kullanımını arttırmak olsa da, iyi bir toplumsal sorumluluk kampanyası örneği. Ellerini sık ve gerektiği gibi yıkayan çocukların gerçekten de birçok hastalıktan, ottan böcükten korunmaları mümkün. Filmde düz bir anlatım seçilmiş. Teknik olarak doğru ama sorunu daha fazla ortaya koyucu, daha çarpıcı ögeleri içeren bir film de olabilirdi. Televizyon, çocukları bu tür davranışlara ‘‘özendirme’’ konusunda çok etkili bir mecra. Reklam filminde de filmdeki kız çok sevimli ve elin nasıl 22 saniye yıkanacağını sevimli bir şekilde gösteriyor. Filmin etkisi ne kadar sık yayınlanacağına bağlı. Eğer yeterince sık gösterilerse çok sayıda çocuk hem daha sık hem de yeterince uzun el yıkamayı bu reklamdan öğrenebilir, uygulayabilir. Reklamı gösterip çocuklarınızla reklamın mesajı üzerine konuşun, etki daha da artacaktır.(Reklam Ajansı: Medina Turgul Rating: * * *)Bu bir Sinan Çetin Reklam Filmi..ARTIK renginden, oyunculuğundan, sesinden bir reklam filminin 'Bir Sinan Çetin Reklam Filmi' olduğunu anlamak işten bile değil. İşte Türkpetrol'ün Bülü Bülü Beyli, Gazolu reklam filmi. Buram buram Sinan Çetin, buram buram ‘‘Propoganda’’ kokuyor. Reklamda yapılmak istenen uzun süredir sesi soluğu çıkmayan Türkpetrol'ün ‘‘sesini'' çıkarmak, ‘‘şapkasından’’ yararlanarak farklılığını ortaya koymak, ‘‘o şapkanın da’’, ‘‘mükemmel hizmet anlayışı ile örtüştüğünü’’ vurgulamak. Bu mesajı verebilmek için, bir öyküden yola çıkılmış. Bülü Bülü Bey ve Gazo Bey, çok çalışan bir benzin istasyonu karşısında hasetlerinden çatlarlar (Bir Türk için bu duygunun ne kadar az rastlanır olduğunu vurgulamama gerek yok sanırım! Hangimiz birinin başarısı karşısında hasetimizden çatır çatır çatlarız.Aaaa! Hiç görülmüş şey değil!). Daha sonra bu başarının nedenini istasyonun tepesindeki şapkaya bağladıklarından, şapkayı alır kaçar, derme çatma kurdukları benzin istasyonunun tepesine koyarlar. Ve şoke olurlar. Keramet şapka da değildir. Neydedir? Sinan Çetin'in tok sesinden öğreniriz ki keramet şapka çıkartan hizmettedir. Mizah dozunda, oyunculuk mükemmel, reklam güçlü bir şekilde markayı destekliyor, mesajı beğenilirliği yüksek ve anlaşılır bir şekilde iletiyor. Türkpetrole uğramayanlar için ‘‘ne değişmiş bunda?‘‘ diye merak uyandırıyor. Türkpetrol ne kadar şapka çıkaran hizmet veriyor, bu ‘‘şapka çıkartan’’ hizmet anlayışı benzin istasyonu seçim tercihinde ne kadar önem taşıyor, bir an bunlara girmeyelim. Reklam kendi üstüne düşeni yerine getiriyor ve iletiyor. Benim tartışmaya açmak istediğim konu şu: Bir reklam yönetmeni kendi çizgilerini, markanın da önüne geçebilecek şekilde bu kadar bir reklam filmine yansıtmalı mı yansıtmamalı mı? Eğer yansıtırsa bu yönetmene mi yoksa markaya mı yarar? (Reklam Ajansı: Yorum Publicis Rating: * * * *) Seçmenin Merhemi Olsa!CUMA günü Hürriyet'te 'Seymen Ağa merhemi, telefon kilitledi' başlıklı haberi okudunuz mu? 'Asmalı Konak' dizisinde Seymen Ağa Özcan Deniz, rol gereği, yanmış, onu rol gereği iyileştiren merhemin formülünü almak isteyen izleyiciler ise yapımcı şirketin telefonlarını kilitlemişler. Senaryo yazarı Meral Okay'da açıklama yapmak zorunda kalmış: 'Bu yalnızca bir öyküydü, böyle bir ilaç yok '. Düşünebiliyor musunuz bir hafta sonra sandık başına gideceğiz ve 'bana bu ilacın formülünü verin' diye arayan 'üstün zekalıların' oyu da bir oy sayılacak, benim oyum da. Ve biz buna demokrasi diyeceğiz. Bu hafta suya sabuna dokunmadan siyasi partilerin bugüne kadar yaptıkları reklam kampanyalarına şöyle bir göz atacaktım, vazgeçtim. Nasıl vazgeçmem? Benim de oyum bir oy sayılacak, bu 'üstün zekalıların' da.... Ve ben güzel güzel, mantıklı mantıklı oturmuş normal insan gereksinimlerinden yola çıkarak parti reklamlarını 'şöyle yapmışlar, böyle yapmışlar, yapmasalarmış' diye inceleyeceğim. Oysa bu 'üstün zekalı seçmenin' yanığına sürecek bir merhemi bile yok. Ve biz buna demokrasi diyoruz. Onların da oyu bir oy sayılacak benim de..Valla dayanamıyacağım artık. Ağlamak istiyorum! Ciddi ciddi söylüyorum,şöyle hüngür hüngür, doya doya ağlamak istiyorum. Düzeltme: Geçen 'hafta verdiğim televizyonların partilere ayırdığı süreler tablosunda bir satır kaymış. ATV,Kanal D'de. TGRT'de Genç Parti haberi yok. % 43 Genç Parti kapsamı, Kanal 6'ya ait. Doğrusunu isteyenler lütfen e-posta göndersinler.. ‘Kek gibi’ mi? YanılıyorsunuzATIF Hoca şu Ülker Dankek reklamı için ‘‘Amma kek gibi reklam olmuş yazsa da içimizin yağları erise’’ diye düşünüyorsunuz değil mi? Yazmayacağım işte. Çünkü ben bu reklamı çok beğeniyorum. Markayı öğrettiği ortada ama ondan öte marka bir ‘‘alt kültürde’’ kendini ifade etme aracı haline geliyor. Sözünü ettiğim alt kültür 16-22 yaş grubunun bir yerlerinde bir kültür. ‘‘Wayne's World’’ü anımsarsınız. Saturday Night Live'da yaratıldı, sonra , sinema oldu, hala da biryerlerde yaşıyor ve yaşatılıyor. Galiba bu reklamda, garajından televizyon yayını yapan bu gençlerden esinlenilmiş.. 16-22 yaş grubu erkekleri düşünsenize. Uçuk kaçık, kendi söylediğine kendi gülen, zihni sinir bir yığın tip işte! ‘‘Dan, dan.. Kek.. Kek’’de bu sinirliği, kaçıklığı çok güzel yansıtıp, gittikçe de beğenilir halde yansıtıp, o ‘‘sinir, kaçık, anlamsız’’ yaşam biçiminin vazgeçilmez bir nesnesi olma yolunda hızla ilerliyor. Çok beğeniyorum. Çünkü bende hala kendimi sıklıkla uçuk, kaçık, sinir ve anlamsız buluyorum. Aslında kendimi değil hayatı. Kek gibi bir hayat işte! Dan...(Ajans: Medina Turgul Rating: * * * *).ÇekirgelikZamanını seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme (Gabriel Garcia Marquez)
Yazarın Tüm Yazıları