‘Kaybeden yok’ yılı

YENİ yıla birbirimize mutluluk, sağlık ve huzur dileyerek girdik. Huzur deyince biraz duralım. 2004’ü huzur içinde kapadığımız pek söylenemez.

17 Aralık Avrupa Birliği zirvesi sayesinde kavga edecek yeni bir konu bulduk. Aslında yılın son iki haftasında yaşadığımız tartışma, uzun süreli bir çatışmanın AB zirvesi nedeniyle tepe noktasına vurmasıydı.

AB meselesi ya da başka konular olsun, keyfimizi bozmadan, çatışma yaşanan durumların üstesinden gelmenin bir yolu yok mudur? Engellenme duygumuz ve kızgınlıklarımızla nasıl baş edeceğiz? Bunlara yol açan çatışmaları nasıl çözeceğiz? Çatışma ortamına giden yolların paradigmalarımız, yani kalıplaşmış düşüncelerimizle döşenmiş olduğunu hiç düşündük mü?

Biz Türkler büyük çoğunluğumuzla savunduğumuz bir mesele masaya geldiğinde o konuya ‘Ben kazanacağım, o kaybedecek. Aksi halde başarısız sayılırım’ mantığıyla yaklaşıyoruz. Hayatın her alanındaki yaklaşımımız genellikle böyle.

* * *

Hayat bir spor karşılaşması değil ve ‘kazanmak’ sizin gerçekten galip taraf olduğunuz anlamına gelmiyor. Siz kazanıyorsunuz; ama karşınızda size olan sevgi ve saygısını yitirmiş olan biri var.

İster ikili ilişkilerimizde, ister iş hayatında, ister diplomaside olsun karşınızdakini kaybetmek pahasına da olsa bir tartışmayı kazanmak istemek akıllı bir yaklaşım mı? Etkili iletişim ‘koç’u dostumuz Melek Bar Elmas şirket yönetimlerine eğitim verirken totaliter yaklaşımların değişmesi gereği üzerinde duruyor. Evde, işte ya da diplomasi masasında çatışma çözerken ille de kendi istediğinin yapılmasında ısrar eden, karşı tarafı etkin biçimde dinlemesini bilmeyen taraf, o masadan kazanmış gibi kalksa bile bir süre sonra kaybeden durumuna düşebiliyor. Ebeveyn-çocuk ilişkisi için de durum böyle. Melek Bar Elmas’ın eğitimini verdiği Thomas Gordon metodunda tarafların iki tarafı da tatmin edecek çözüm bulmaları gerekiyor.

* * *

‘Kaybeden yok’
demek istiyorsanız gayret göstermek gerekiyor. Öncelikle sorunu doğru teşhis edeceksiniz. İkinci aşamada bir değil birkaç çözüm yolunuzun birden olması gerekiyor. Bunun ardından da çözüm yollarını tartışıp, herkesi fazla memnun edenini bulacaksınız. En iyi çözümde anlaşmış olmak da yetmiyor, marifet bunu uygulamaya koymakta.

‘Bu kadarı yeter artık ama’ dediğiniz noktada bir kural daha devreye giriyor. Eğer taraflardan biri uygulamadan hoşnutsuz kalırsa çözümü gözden geçirmeniz de şart!

Yeni yılın ilk sabahı küçük bir ‘kaybeden yok’ ya da ‘kazan/kazan’ alıştırmasına ne dersiniz?

2005’in hepimiz için gerçekten huzur içinde geçmesini diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları