Kara mizah

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, Türkiye'de her alanda bir kara mizah yaşıyoruz. Gülelim mi, ağlayalım mı, şaşırıp kalıyoruz.

Şimdi size dünkü tarihi taşıyan bir belgeden söz etmek istiyorum:

‘‘5 şubat 1998. TC Ziraat Bankası İç Sirküler... Genel müdür yardımcıları arasındaki iş bölümü 5 Şubat 1998 tarihinden geçerli olmak üzere ekli listede belirtilen şekilde yeniden düzenlenmiştir. Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim. Selçuk Demiralp. Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür.’’

Ekli listede, 7 genel müdür yardımcısına verilen görevler tek tek sıralanıyor.

Bütçe Kontrol, Halkla İlişkiler, Satınalma, Matbaa, Haberleşme, Planlama, Dış İlişkiler, Sağlık Hizmetleri, Bölge Müdürlükleri, Kooperatifler vesaire...

Bunlar her genel müdür yardımcısının isminin altında tek tek belirtiliyor.

Genel Müdür Yardımcısı Metin Tunçsu'ya verilen görevler, koskoca Ziraat Bankası'nın belkemiğini ve en önemli olanlarını oluşturuyor:

Ticari Krediler, İstihbarat Müdürlükleri, Krediler Kanuni Takip Müdürlüğü, Kurumsal Bankacılık Müdürlüğü, Bireysel Bankacılık Müdürlüğü...

Yani trilyonların döndüğü bölümler.

***

Lütfen ‘‘Bunlardan bize ne’’ demeyin ve birkaç saniye daha sabredin!

Yukarıda sözünü ettiğim Metin Tunçsu'nun ismi, Susurluk raporunda açıklanan ‘‘banka çetesi’’ bölümünde tam üç kez geçiyor. Hatırlayınız, o raporda kamu bankalarının paralarını birilerine peşkeş çektiği iddia edilen bir banka ekibinden söz ediliyordu.

Bunlar isim isim sıralanıyor, ekip olarak devleti ve milleti büyük zarara soktukları anlatılıyordu.

Metin Tunçsu, onlardan biriydi. İsmi Şekerbank, Halk Bankası ve Ziraat Bankası'nda geçiyordu.

***

Susurluk raporunu hazırlayan, devletin Başbakanlık Teftiş Kurulu. Bu raporda Metin Tunçsu ağır biçimde ve ismi de verilerek suçlanıyor.

Ziraat Bankası da bir devlet kuruluşu... Ve bu bankanın genel müdürü, Metin Tunçsu'ya bankanın en önemli görevlerini dünkü tarih itibariyle veriyor!

Bu ne demektir?

1- Susurluk raporunda bu konuda yazılanlar tamamen yalan ve yanlıştır. O halde hükümet, bunu kamuoyuna açıklamak zorundadır.

2- Raporda yazılanlar doğrudur ama Ziraat Bankası Genel Müdürü Selçuk Demiralp'in rapordan haberi yoktur.

3- Genel Müdür raporu okumuştur ama takmamıştır.

4- Birileri -çete ekibi- devreye girip genel müdüre bastırmışlar ve Tunçsu'nun para ve kredi işlerinin başında kalmasını istemişlerdir.

Hangisi?

Ben size doğru yanıtı hemen vereyim:

Bu bir kara mizahtır. Devletin ve hükümetin de içinde bulunduğu komedi, rezalet ve ciddiyetsizliğin somut örneğidir.

Devletin bir kurumu bir banka yetkilisini ağır biçimde suçlamakta, öbür kurumu ise aradan bir hafta geçtikten sonra, aynı şahsı ödüllendirmektedir!

***

Şimdi bu komedinin biraz da gerisine bakalım! Metin Tunçsu, aynı zamanda bu bankanın yönetim kurulu üyesi idi. Bir süre önce süresi dolmuştu... Ve Güneş Taner, onun süresini uzatmak için kararname sevk etmişti.

Kararname tam Baba'nın önüne gitmişti ki, Susurluk Raporu patladı. Metin Tunçsu'nun ismini raporda gören Taner telaşlandı ve kararnameyi geri çekmek zorunda kaldı.

Metin Tunçsu olayı, gerçek bir kara mizahtır. Türkiye'nin hangi ciddiyetsiz kadrolar tarafından nasıl yönetildiğinin en güzel örneğidir.

Şu anlattığım olay, bir ibret belgesi değil midir?

MECLİS YOLSUZLUĞU

Meclis yolsuzluğunda bir arpa boyu gelişme yok. Devletin Mesa-Nurol ortaklığından büyük kazık yediği ortada. Ancak, bugüne kadar olayın önemli bir boyutunu hep atladık.

Bu boyut, Maliye Bakanlığı ve vergi ile ilgili.

Meclis olayında kullanılan ithal malların, örneğin koltuk ve halıların devlete satış fiyatları ile ithal fiyatları belli oldu. Arada korkunç fark var. Bu kazancın en az yüzde 46'sının vergiye tabi olması gerekiyor.

Acaba Maliye Bakanlığı, bu anormal fiyat farklarının, bu şirketlerin muhasebe kayıtlarına kazanç olarak yansıtılıp yansıtılmadığını denetledi mi?

Başka bir deyişle, yediğimiz bu kazığın hiç değilse vergisi ödenecek mi? Yoksa araya naylon faturalar falan girebilir mi?

Sakın böyle olmasın!

İkincisi, Mesa-Nurol ortaklığına verilen süre uzatımı, niçin 14 Ocak 1998 tarihine sarkıtılmıştı?

Bu olay, bu şirketlere büyük bir vergi avantajı sağladı. Ödeyecekleri vergi 1999 yılına ertelendi. Yani bir yıl süre kazandılar. Bu konuda devlet kesesinden ikinci bir kıyak mı yapılmıştı?

Maliye Bakanı Zekeriya Temizel bir emir verse de, müfettişler şu konuların üzerine bir gitseler... Belki oradan da petrol fışkırır!

AÇIKLAMA

Devlet Su İşleri Genel Müdürü Prof. Dr. Doğar Altınbilek'in 4 Şubat tarihli yazımla ilgili açıklamasını özetliyorum:

‘‘DSİ'de ihaleler, İhale Kanunu uyarınca yapılır. En yüksek indirim veren firma işi alır. İhale sistemi ancak yasalarla değişebilir. Fiyat artışı ve işlerin zamanında bitmemesi olayı şöyledir: Yüksek enflasyon, yüksek fiyat farklarına neden olmaktadır. Yatırım bütçeleri kısıtlı olduğu için yıllık ödenekler yeterli değildir. Bu yüzden süre uzatımı olmaktadır.

Yetkililerin müteahhitlerle ilişki kurup pay aldıkları ifadesi haksız ve ağırdır.

DSİ bugüne kadar 187 baraj ve santral bitirmiş, 2 milyon hektar tarım alanını sulamaya açmıştır. Halen 100'den fazla baraj, 150 gölet ve 850 bin hektar sulama işi yürütülmektedir.’’













Yazarın Tüm Yazıları