Kapının arkasına saklanmayan başkan

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Belediyelerdeki personel politikaları üzerine eleştirileri dile getirmiştim.

Bugün de konuya devam edeceğiz...

* * *

Biliyorsunuz, geçen haftalarda İzmir Bornova Belediye Başkanı Cengiz Bulut, sendikanın talepleri üzerine sessiz kalmak yerine sesini kamuoyuna duyurmaya çalışan eylemlerde bulunmuştu. Sözlerinin hedefini bulabilmesi için bir açlık grevine bile başvurdu.

Doğrusu bu şimdiye kadar sık rastlanmayan bir tutumdu. Cesareti dikkat çekiciydi. İlk kez bir belediye başkanı, ucuz yolu seçmedi. Sendikanın taleplerine karşı oylarıyla iktidara geldiği belde sakinlerinin çıkarlarını savunmaya kalkıştı. Üstelik bütün bunları kamuoyunun gözü önünde, şeffaf biçimde yaptı.

Cengiz Bulut geçenlerde İstanbul’a geldi. Kendisiyle buluştuk. TBMM misafirhanesinde bir söyleşi yaptık. Bu röportaj sırasında kendisini, 'kapının arkasına saklanmayan belediye başkanı' olarak niteledi. Bundan etkilenmediğimi söyleyemem.

Cengiz Bulut ile söyleşinin bazı bölümlerini aşağıda okuyacaksınız.

Bütün belediyelerin tek bir format içine sokulamayacağını daha önce de söylemiştim. Ancak, görüşme sırasında Bulut, Bornova’nın özel sorunlarından çok, bugün neredeyse bütün belediyeleri içten içe çürüten çarpık personel politikalarına değindi.

Herhalde bunlardan herkesin alacağı ders çok olmalı...

Facia kapıda değil içeride!

Cengiz Bulut konuya önce net bir teşhis koyuyor. Gelin onu dinleyelim...

'Ben belediyemin bütçesini incelediğimde, gelirlerin yüzde 80’inin personel harcamasına gittiğini gördüm. Bunun üzerine sendikaya defalarca, 'Bu işi düzeltelim. Belediyenin bu şekilde yaşama şansı yok' dedim. Şu anda gelirlerin yüzde 80’i personel harcamalarına gidiyorsa belediye iflas etmiş demektir.

İki seneden beri sendikalara sıkıntımızın büyük olduğu, paralarımızın yüzde 80’inin gittiğini anlatmaya çalışıyorum.

Bir sene içinde tedbir almasaydım, belediyenin (gelirlerinin) yüzde 100’den fazlası personele gidiyordu. Mesaileri kıstım. Cumartesi, pazar ve bayram çalışmalarını kaldırdım. Seçildiğimden bugüne kadar belediyede çalışanlardan hemen hemen 150’ye yakın personel emekli ettik. Bunlardan 100’e yakını işçi, geriye kalanı memurdu.

Buna rağmen belediye bütçesinin hala yüzde 80’inin personele gittiğini gördüm' diyor.

Son sözü ise çok çarpıcı. Cengiz Bulut olan biteni, 'Bu bir faciadır' diye niteliyor.

Gerçekten bir facia, hem de nasıl!

Sistem çöktü

Bornova Belediye Başkanı, söyleşimiz sırasında sistemin çöktüğünü samimiyetle itiraf etti.

Üstelik, açıkyüreklilikle bunun gelir azlığından doğmadığını da söylüyor. 'Bornova Belediyesi’nin geliri çok mu düşük?' sorusuna 'Hayır' cevabını vermekte tereddüt etmiyor. Asıl sorunun şişkin personel giderlerinden olduğu görüşünü savunuyor.

Bu konuda geçmiş dönemi suçluyor.

'Seçimden önce bir toplu sözleşme yapılmış. Bunlar popülist çalışmalar olmuş. İzmir’deki bütün ilçe belediye başkanları, yarış edercesine, toplu sözleşmeleri imzaladı' diyor. Arkasından da 'Sonra onun darbesini biz yedik' diye ekliyor.

Bulut’a göre, o zaman yapılan popülist dediği toplu sözleşmeler sonucu sistem anında çökmüş.

Açıkca bu sözleşmelerle fazla maaş verildiğini söylüyor.

Uzlaşma arayışları

Cengiz Bulut uzlaşma arayışlarını da anlattı.

'Biz de sendikacılarla görüştük' diyor. Onlar 'tamam, düzelteceğiz' demişler. Bir sene de bekletmişler.

Bulut, 'Bunun üzerine benim isyanım başladı' diye devam ediyor. 'Ama istediğim noktaya bir türlü getiremedim' diye itirafta bulunuyor. 'Merak etme başkanım, biz sözleşmeyi düzelteceğiz' denmiş hep.

Sözleşme gelmiş sonunda. 'Bir baktık, bırakın düzeltmeyi, yine bir facia ile karşı karşıya kaldık' diyor.

Facia dediği teklif düz bir belediye işçisine aylık 350 milyon net ve çıplak maaş. Belediyeye bu kadarı bile işveren olarak 550 milyonun üzerinde gelmekte. 15-20 yıllık bir işçinin kıdem tazminatı bu durumda 11-12 milyar civarında tutuyor. Bu yıl emekli edilecek 100 işçinin kıdem tazminatı toplamının 700-800 milyar tutacağı hesap edilmiş Bornova Belediyesi’nde.

Ücret dengesizliği

Bir de ücret dengesizliği var ki içler acısı.

Cengiz Bulut belediyede şu anda bir ortaokul mezununun 143 milyon, lise mezununun 149 milyon, üniversite mezunu bir doktorun ise 280 milyon lira aylık net maaş aldığını söylüyor.

Sendikanın düz işçiler için talep ettiği 350 milyon liralık net maaşı bunlarla karşılaştırmak lazım aslında.

Sevgili okuyucular, bu ücretlerin tümü de az görünebilir. Ama öte yandan unutmamak gerekir ki, Türkiye bir petrol şeyhliği değil. Bize Osmanlı İmparatorluğu’ndan Karun’un hazineleri kalmadı. Aksine Cumhuriyet Osmanlı’nın borçlarını kabullenerek kuruldu. Yıllarca millet olarak dünyaya borç ödedik. Buna bir de İkinci Dünya Savaşı yıllarının fakirliğini ekleyin. Biz paranın her kuruşunu alın teriyle kazanmak zorundayız. Ortada dağıtılacak bir ulufe falan yok. Dağıtılanlar da ulufe olmuyor, apaçık haksız kazanç. Devleti ve milleti soyan hırsızlara, soygunculara tepki de bundan doğmakta zaten.

Çözüm: Sendikasızlık

Aslında insan aklı her şeye bir çözüm buluyor. Bornova Belediye Başkanı da bulmuş. İZBAŞ diye bir şirket kurulmuş. Tamamı belediyeye ait. Ama yönetimi özerk olarak oluşturulmuş.

Başkan Bulut, Bornova’da çöp toplamaktan yolları silip süpürmeye ve yıkamaya kadar akla ne kadar ağır iş ve temel belediye hizmeti geliyorsa, bunların tümünün bu şirket elemanlarınca yapıldığını söylüyor. Burada çalışan işçiler ayda 86 milyon lira maaş almaktalar. Ve tahmin edeceğiniz gibi sendikasızlar!

Cengiz Bulut insaf sahibi. 'Bornova’nın bütün yükü bu işçilerin omuzunda' diyor. 'Adamların sırtından ter akıyor' diye ekliyor.

Onlara bu maaşı veren belediyenin parasını diğerlerine yedirmeyeceğini de açık açık ilan ediyor.

İtirazı olan var mı acaba?

Yazarın Tüm Yazıları