Kafamızın içindeki düşman...

ZEKÁMIZ aynı zamanda düşmanımızdır.

Hiçbir doğal afet, salgın hastalık ya da deprem-meprem, insanoğlunun zekásının yarattığı silahlar kadar öldürücü olamadı.

Bu savaşlar, ölümler, acılar; insanlar aralarından dünyayı yönetsin diye en zeki olanları seçtikleri içindir.

Dünya yaşanmaz oldu.

Ya teknolojinin-sanayiinin yalnızlaştırdığı, mutsuz, bunalım içindeki insanlar zekánın ürünü değil mi?

*

Ben zeki insan görünce uzaktan tanırım.

Zincirsiz arabam kaymasın diye zeki kamyoncunun zekásına güvenip, Bolu Dağı’ndaki lastikçiden ödünç aldığım traktör lastiğini ağırlık olarak koymuştum bagaja.

Aşağı kuru yere inince bir hafta traktör lastiği ile dolaşmıştım.

Çünkü bu sefer traktör lastiğini ne yapacağımı, geri götürürsem bu sefer nasıl aşağı ineceğimi söyleyecek bir zeki insan lazımdı.

*

Şehir şebekesinin telinden eve kaçak elektirik almak da zeka işi.

İtalyan elektrik mühendisleri, evinin tavanına somyayı asıp, elektrik vererek evi karyola ile ısıtan zeki Türk’ün bunu nasıl yaptığını henüz çözmüş değiller.

O zeka yüzünden, somyadan soba yapan köylünün niye hálá yoksul olduğuna ise aklı ermiyordur.

Zeki insanlar Türkiye’nin on yılda tam 100 milyar dolarını alıp götürdüler, kimse farkına varmadı.

Zeki insanlardan birisini meydandaki kürsüde konuşurken dinlemiştim.

Köylülere ‘Size hür ve müreffeh bir vatan lazım mı değil mi?’ diye soruyordu, köylüler bir ağızdan yanıtlıyorlardı:

‘Lazım...’

Dünkü gazetelerde haber vardı; tam 2600 köyün yolları kardan kapalı, ulaşılamıyor.

Çünkü köylüler ‘hür ve müreffeh bir vatan için’ önce köy yolu lazım olduğunu akıl edemediler.

*

2600 köyü yan yana koyarsanız, birçok Avrupa ülkesinden büyük bir yer eder.

Zekamız sayesinde kışları oralar bizim değil.

Yolların açılmasını bekliyordur hasta çocuklar.

Bizi bu ‘zeka’ yok ediyor.

Bence kafalarımızın içinde asıl düşmanımız.
Yazarın Tüm Yazıları